¹¹ aftopepoíthisi

3.4K 508 460
                                    


Merhabalar,

Kafamın içine hoş geldiniz

Ben Amélie.

Bölüm adı Étienne'imiz biraz özgüven kazandığı için özgüven manasına geliyor. Yani umarım o manaya geliyordur 😅

Bu bölüm üst üste ikinci 6k'lık bölüm oldu ve bence kısa bir sürede yazdım gibi ha ne dersiniz? 😌😌

Başlamadan Oltremare'yi eklediğiniz okuma listelerini gördüğümü belirtmek isterim. Bazılarınız benim de çok severek okuduğum kitapların altına Oltremare'yi de eklemişti. Biraz duygulanmakla birlikte çok hoşuma gitti. Oltremare'yi gerçekten başarılı kitapların olduğu listelere layık gördüğünüz için çok teşekkür ediyorum. 🫂💕

Sizi seviyorum

İyi Okumalar

♥︎





Misafir odasının penceresi karlı tepelere, iri gövdeli çamlarıyla balta girmemiş ormanlara, berrak suyu ve süzülen kuğularıyla hoş bir gölete açılıyordu. Pencere pervazının önünde tek bir kişinin sığabileceği kadar ufak bir alan bulunuyordu. Az önce elime aldığım kötü günler için sırt çantamın ön gözünde sakladığım tek dal sigaram ile pencerenin önüne oturmuş rüya gibi manzarayı seyredalmıştım. Tek bacağımı aşağı uzatmışken diğerini göğsüme çekmiş sırtımı ise soğuk duvara yaslamıştım. Günün doğmasına yarım saatten az kalmıştı ve şafak vaktinin neden olduğu gökyüzünün alacalı rengi huzur veriyordu. Bırakmaya niyetlendiğim tütün içine düştüğüm melankoliden uzaklaşmak için ilk durağım olmuştu. Çoktan yarısına geldiğim sigaradan bir nefes daha aldığımda araladığım camdan yüzüme esen serin sabah meltemine doğru üfledim. Duman temiz havaya karışıp yükseldi.

Başımı da ardımdaki duvara dayayıp gözlerimi yumduğumda dün sabahtan beri evirip çevirip bin kere düşündüğüm an tekrar gözlerimin önüne geldi. Öfkeli bakışlarına ağır laflarına rağmen onu haklı çıkarmak için çırpınan zavallı bir tarafım vardı. Dün bütün bir gün kimse tarafından kapım çalınmamış ben de tıpkı bir ölü gibi uzandığım yatakta saatlerce tek bir noktaya bakarken düşünecek bolca vakit bulmuştum.

Vardığım sonuç birbirimizi birçok konuda yanlış anladığımızdı. Asıl sorun kader bizi kavuşturana dek ikimizin de çok fazla yara almış olmasından kaynaklanıyordu. Ben özgüvensizlikle boğuşurken o da güven problemleri yaşıyordu. Kardeşi Leo'nun bahçede yürürken bana dedikleri aklıma düştü bir anda.

"Bu saraydakiler için soldurmak ve kökünü kazımak bir rutin." demişti. Gözlerimi araladım ve bunca yıl kader eşime yuva olan duvarlara baktım. Annesini kaybettiğinde, baba şefkatini tadamadığında, kardeşlerine bile güvenemediğinde tüm o yalnızlığıyla minicik bir çocuk olan Jungkook bu duvarlarla konuşmuş, onlara ağlamış olmalıydı. Dün peşimden gelen de akademinin aşina olduğu buzlar prensi değil, hala içinde bir yerlerde yaşayan korkak ufak çocuktu sanıyordum. Çok kez düşmüş çok kez kendi başına yeniden kalkmak zorunda kalmış olmalıydı. Çığlıklarını duyan imdadına yetişen birinin olmamasının nasıl berbat hissettirdiğini bildiğimden empati yapmakta pek de zorlanmıyordum.

Bu yönden baktığımda beni affedememesini, korkularımı anladığı halde alınganlık göstermesini ve küskün bakışlarını anlıyordum. Tüm bu yalnızlığın içinde bir kader eşi olduğunu öğrendiğinde sesini duyacak yaralarını saracak güvenebileceği sadece ve sadece ona ait bir eşin hayalini kurmuş olmalıydı. Fakat beni bulamadıkça daha beter yaralar almış ve çığlıklarını duyduğum halde kulak tıkadığım için hayal kırıklığına uğramıştı.

OLTREMARE | TAEKOOKWhere stories live. Discover now