²⁷ synantíste me ta ximerómata

1.5K 184 270
                                    

Merhabalar,

Ben Amélie

Kafamın içine hoşgeldiniz, burası son zamanlarda epey gürültülüydü.

Bölüm yaklaşık 14k oldu. Yani iki normal bölüm uzunluğunda. Başlamadan önce bir önceki bölüme göz atarak olayları hatırlamanızı tavsiye ederim.

Ah, burayı ne çok özlemişim.

Daha fazla konuşmadan bölüme geçelim en iyisi.

Sizleri seviyorum, yorumlarda buluşalım.

İyi okumalar

♥︎

"Son gördüğünüz rüyadan bahsedin efendim."

Önüme bıraktığı bir bardak bitki çayını dudaklarıma götürürken yanıtımda aceleci olmadım. Bağın bana bahşettiği yetileri paylaşmak konusunda hala biraz tereddüt ediyordum. Bir kader eşinin neler yapabileceğini duymaya pek hevesli olsalar da elimdeki gücü takdir edip itaat edebilecekleri gibi benden faydalanmak da isteyebilirlerdi. Henüz burada bir misafir mi yoksa bir rehine mi olduğumu kestiremediğimden bilmeleri gerekenden fazlasını anlatmamaya gayret ediyordum.

"Pek hatırlayamıyorum." diye lafa girdim.

Biraz nefes almak için odadan ayrıldığım esnada beni gafil avlayan genç kıza baktım. Kader eşini yakından görebildiği için son derece heyecanlı olduğunu çoktan defalarca kez dile getirmişti ve bana bakan iri gözlerindeki ışıltılar da bunu kanıtlıyordu. Belki benden yaşça küçük oluşu belki benim de onun türüne olan merakım yüzünden konuşma isteğini geri çevirememiş ve beni bu odaya sürüklemesine izin vermiştim. Bir süredir ise eski kanepede karşısında oturup bana ikram ettiği çayı yudumluyor ve sorularına üstü kapalı cevaplar veriyordum.

"Onları sahiden merak ediyordum, yazık oldu." dediğinde kucağında birleştirdiği elleri ile oynuyor ve sahiden hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu. Ona geleceği görebildiğimi söylemekle hata etmiştim. Uzun gümüş saçları dik kulakları ve kocaman gözleriyle masumiyeti dilimin çözülmesine sebep olmuştu.

Pes eder gibi derin bir nefes verirken "Sanırım bolca kan içeriyordu." dedim. Rüyamdan söz etmemle heyecanla başını kaldırmış ve kulak kesilmişti.

"Gökyüzü kızıla boyanmıştı ve ayaklarımın kana bulandığını gördüm."

Doğum günümü kutlamak için gittiğimiz kulübede gördüğüm rüyadan bahsetmemle kaşları çatıldı genç Daria'nin. Koridorda karşılaştığımızda bana ismini bahşetmişti. Daria da tıpkı bağ eşim gibi bir elfti. Konuşmaya başladığımızdan beri gözlerimi parlak saçlarından ve kar beyazı teninden ayıramıyordum. Jungkook'un güzelliğini hangi ırka borçlu olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum.

"Kan mı? Kan görmek uğursuzluktur. " diye fısıldadı.

Karamsar düşüncelere teslim olmuş gibi gittikçe kararan bakışları odanın dört bir yanında dönüp duruyordu. Gerginliği beni de tedirgin edince bir süredir ısınmak için elimde tuttuğum bardağı yere bırakıp yayvan oturuşumu düzelttim.

"Elflerin çok fazla batıl inancı olduğunu duymuştum. " dedim kendimi de inandırmak ister gibi.

Korkularını hafife alışım onu şoka uğratmış gibi genişleyen gözlerle aniden bana döndü.

"Bizleri tanıma şansınız olmadığı için inançlarımızı lüzumsuz bulmanızı anlıyorum. Fakat elfler iyi birer rüya tabircisidir ve atalarımdan duyduğum kadarıyla kan her zaman kötüye alamettir."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 21 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

OLTREMARE | TAEKOOKWhere stories live. Discover now