Merhabalar,Kafamın içine hoş geldiniz
İçerisi şu sıralar biraz karışık
Ben Amélie
Sizi seviyorum
İyi okumalar
♥︎♥︎
24 yıl önce
Kış mevsimi tabiatı terk etmeye hazırlanırken arkasında yoğun bir tahribat bırakıyordu. Üzerlerine yağan kilolarca karın etkisiyle beli bükülen dallar yapraklarını dökmüş, kuruyarak göğe uzanmıştı. Soğuk havaya rağmen gökyüzünde tek bir bulut yoktu ki bu halk arasında havanın kar topladığı şeklinde yorumlanırdı. Fakat o sene yaşanan kıtlığı düşününce daha fazla kar görmeye hiçbir köylünün tahammülü kalmadığı söylenebilirdi.
Yerleri örten karın üzerine günün son ışıkları vururken geceyi karşılayan kuşların cıvıltıları ve esmeye başlayan akşam melteminin hışırtıları dışında etrafta tek bir ses duyulmuyordu. Kraliyet sarayının bahçesine ve hatta sarayın misafirlerinin ağırlandığı o görkemli salonuna da benzer bir sessizlik hakimdi.
Esen rüzgarın etkisiyle salonun geniş camına belirli aralıklarla çarpan dallara gözünü çevirdi genç kadın. Gözleri saatle cam arasında mekik dokuyor sıkıntıyla oflamamak için kendini zor tutuyordu.
"Kusura bakmayın Kontum. Size karşı çok mahcup etti bu oğlan beni."
Kralın yaşlı gözlerine birkaç saniyeliğine bakıp tekrar saate göz attı. Prens Lancélot'u görmek için babasıyla birlikte saraya gelmişti fakat Prens ortalarda görünmüyordu. Zaten huysuz bir adam olan babasının her geçen dakika sertleşen ifadesinden onun da bu durumdan pek hoşnut olmadığını anlıyordu.
Yine de zoraki bir tebessüm eşliğinde "Dert etmeyin Kralım. Herhalde veliahtın bu buluşmayı kaçırmasının altında oldukça mühim bir neden yatıyordur." demişti.
Hafif iğneleyici tonunu fark etse de pek oralı olmadı Kral. Zira genç kızın babası son derece soylu bir beyefendiydi ve senatoda onun gibi varlıklı bir adamın desteğini almak Kral için son derece önemliydi. Oğlunun sorumsuzluğu yüzünden bir müttefikini kaybetmeyecekti.
Çok değil yalnızca birkaç dakika daha sabreden Kont üst üste attığı bacaklarını ayırıp sağ elindeki yüzüğü düzeltirken "Neyse ki bu çocukların ilk tanışmaları değil. Zaten çocukluk arkadaşıyla evlendiği için bu buluşmayı pek de önemsememiş olmalı." demişti.
Yavaşça oturduğu koltuktan kalktığında ceketini düzeltti.
"Bize müsaade Kralım. Yeterince bekledik fakat Prens hala ortalıkta görünmüyor."
Kral iyiden iyiye kararan ifadesiyle ayağa kalkıp Kontun elini sıktı. Hemen arkasından giydiği midi eteği düzelterek kalkan genç kız babasının ardından kralın önünde hafifçe eğilerek selam verdi.
Kral zihnindeki faşist fikirlerine tezat bir sıcakkanlılık ve babacan tavırla kızın omzunu patpatlayıp kaldırdı.
"Hoşçakalın Leydi Beatrice. Oğlumun kabahatini bağışlayın." dediğinde Beatrice başını hızla iki yana sallayarak sorun olmadığını söyledi.
Lancélotu da babasını da çocukluğundan beri tanırdı fakat bu adamdan hala çekiniyordu. Savunduğu fikirler ve ırkçı söylemleri onu irite ediyor bu faşist yaklaşımın günün birinde krallığın dağılmasına yol açacağını düşünüyordu. Nitekim öyle de olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLTREMARE | TAEKOOK
Fantasy"O Lucian Jungkook Jeon'du. Ruhunuzu ürpertecek kadar soğuk ve ancak bir şeytan kadar masum görünüyordu fakat yine de avuçlarına kalbinizi seve seve emanet ederken tereddüt etmezdiniz." Bu kitap cadıları ele alan fantastik bir kurgudur. Bölüm uzunlu...