²⁰ parelthón

2.4K 291 164
                                    

Merhabalar,

Kafamın içine hoşgeldiniz

Ben Amélie

Bölümümüz biraz kısa fakat daha fazla uzatamadım.

Sizleri seviyorum

İyi okumalar

♥︎




Günün ilk ışıkları yatak odasının geniş camından içeri süzülerek gözlerimin üzerine vurduğunda yattığım yerde rahatsızca kıpırdandım. Aralık ayının sonuna yaklaşırken güneşin bu denli yakıcı olmasını sabah huysuzluğumun da etkisiyle şanssızlığıma bağladım. Yüzümü iyiden iyiye yakıp kavuran günışığına daha fazla katlanamayacağımı fark ettiğimdeyse uyanmak zorunda kaldım.

Göz kapaklarım aralandığında beni ilk karşılayan aralık bıraktığımız, bir yorgan gibi katlanarak yere dökülen perdeler oldu. Sürekli kapalı halleri içimi daralttığından uyumadan önce onları kenara çekmiştim fakat bu kararı vermeden önce belki de odanın doğu cephesine baktığını hesaba katmalıydım.

Elimi güneşle yüzüm arasında tutarken başımı yasladığım yerden kaldırdım. Bu da aslında başımın altındakinin yastık değil Prensin geniş göğsü olduğunu anlamama neden oldu. Kaz tüyü yumuşacık ipek yastığım hemen sağ tarafımda duruyordu ve tek bir kırışıklık dahi olmayan kumaşı gece boyu neredeyse hiç dokunulmadığını belli ediyordu.

Onun geniş göğsünde sabahladığımı idrak etmemle yanaklarım hafiften ısınırken tıpkı bir ahtapot gibi etrafına sardığım kollarımı da çözdüm. Zavallı adamı öyle bir kıskacıma almıştım ki anne vergisi bir tutam gümüş saçı terden alnına yapışmış, açılan düğmelerinden gördüğüm kadarıyla teni de nemlenmişti. İlk gecemizden onu bunaltmış olmalıydım. Buna rağmen kan ter içinde kalan o değilmiş gibi tek koluyla beni sımsıkı sarmış, diğer elini ise başının altına götürmüştü.

Onu uyandırmamaya özen göstererek yatağın içinde doğrulduğumda hemen yanımda uyuyan bedeninden gözlerimi alamıyordum. Uyuyan bir Prens Jeon'un uyanık halinden binlerce kat daha çekici olduğunu kim bilebilirdi? Saten geceliğin altından sert göğüs kasları görünüyor, şişkin pazuları geceliğin kollarını darlaştırıyordu. Hafif aralık dudakları kurumuş ve şişmişti. Bu haliyle öylesine davetkârdı ki şimdiye dek varlığından haberdar olmadığım bir takım cinsel arzularımı uyandırıyordu.

"Yeterince izledin mi?" diyen sesle irkilerek yerimde sıçradım. Yeni uyandığından ses tonu normalden daha kalındı. Yüzünde ukala bir gülümsemeyle gözlerini aralayıp bir süredir uyanık olduğunu belli ederek doğrudan gözlerime baktı.

Yakalanmanın verdiği o tatlı utanç dört bir yanımı sardığında benden beklediği gibi sessizleşerek başımı eğmek ve rezilliğimle onu eğlendirmek yerine çok daha cüretkâr bir ifadeye bürünerek onu şaşırtmaya karar verdim.

Bu cüretkârlığımın sebeplerinden biri elbette sabah çekiciliğiyle beni etkilemiş ve bir takım arzularımı açığa çıkartmış olmasıydı. Bir diğeri ise bir parça kordan yaratılmış alımlı bedeniyle yanımda uzanan bu adamla artık evlenmiş olmamdı. Tüm bunlardan aldığım cesaretle lafa girdim.

"İzledim." dedim.

İşaret parmağımı açıktaki göğsü üzerinde ufak bir gezintiye çıkarırken devam ettim.

"Ve gördüklerimi çok beğendim."

Beni utandıracağını düşünmüş olacak yaptığım ters köşeyle imalı bir sırıtış eşliğinde dilini yanağının içinde gezdirirken başını yana çevirmişti.

OLTREMARE | TAEKOOKWhere stories live. Discover now