Penceremin sesini duymuştum. Saçlarımı tararken duymuş ve kim olduğunu anlamıştım. O öpücükten sonra buraya yeniden geleceğini de az çok tahmin etmiştim.
O yüzden şaşırmamıştım...
Giyinme dolabıma yaslanıp ellerini cebine yerleştirmiş ve beni izlemeye başlamıştı. Yataktan kalkıp silahı komidinin üzerine indirdim.
Özellikle onun için koymamıştım. Ateş'in mekanlarını bastığım günden bu yana yastığımın altında silah saklardım. Her an her şeyin olabileceğini düşünen biriydim.
"Adamlara yakalanmadan girmeyi başarmışsın ama şu an seni yakalatmayacağımın garantisi var mı?"
"İstediğini yap Arzu, ama önce ben soru sordum. Nereye gidiyorsun?"
Adımlarımı ona yöneltip tam karşısında durdum. Garip bakışları vardı, kaşları çatıktı ama o ifadenin altında farklı bir çehre olduğunu görebiliyordum.
"Beni öptün çünkü buna ben izin verdim. Beni öpmene izin vermiş olmam benim sana birşeyler ya da senin bana birşeyler hissedebileceğin anlamına asla gelmiyor. Vermiş olduğum izin seni cesaretlendirdiyse eğer hayatının hatasını yapıyorsun."
Gereken açıklamayı yapmıştım ama bir gariplik vardı. Onu gördüğümde sınıra ulaşan öfkemi bastıran bir sakinlik vardı.
Bakışlarını bedenimde gezdirip yeniden gözlerime dönmüştü.
"Yani demek istiyorsun ki, bu cezbedici bedenimi ve kan kırmızısı dudaklarımı ilk defa sana sunmadım."
Güldüm, beni kışkırtıyordu.
"Beni kışkırtmaya çalıştığının farkında değil miyim sanıyorsun? İstediğini söyle, istediğin imalarda bulun Ateş Turnaz. Beni şu an asla öfkelendiremezsin."
Kaşlarını alayla kaldırıp dudaklarıma baktı.
"Amacım zaten seni öfkelendirmek değil Arzu."
"Amacının ne olduğunu en başta söyledim zaten. Cevabını da aldığına göre gidebilirsin yoksa tek bir çığlığıma bakar hayatını bitirmek. Git, annene dön."
Sessiz kalmıştı, dudaklarını ıslatıp yaslandığı yerden doğrulmuş ve başıyla makyaj masamın üzerindeki kutuyu işaret etmişti.
"O kutu-"
Sözünü devam ettirmesine izin vermeden kolumu boğazına dayayıp konuştum.
"Sakın bana o kutuya pis ellerini sürdüğünü söyleme."
İstediğini almış gibi sırıtmıştı.
"Sözünün fazla eri değilsin."
Kolumu boğazından çekip cevap verdim.
"Buradan gitmen için dana on saniye veriyorum."
Sözümün ardından arkamı dönüp yatağıma ilerlerken kolumdan tutup saniyeler içerisinde beni kendine çekip belimi tüm gücüyle kendine bastırarak dudaklarımızın arasında milim bırakmıştı.
"Bir kez daha Arzu..." dedi hipnoz olmuş gibi çatallaşan sesiyle.
"Bir kez daha öpmek istiyorum, bir kez daha dudaklarının tadına bakmak istiyorum. Sonra söz veriyorum gideceğim ve sen beni bulmak isteyene kadar karşına çıkmayacağım."
"Katiline mi aşık oluyorsun?"
"Hayır, sadece seni arzuluyorum."
Hiçbirşey söylemeden ve hiçbirşey düşünmeden dudaklarımı dudaklarının arasına bıraktığımda elini yanağıma yerleştirip beni daha sıkı kendine bastırmış ve alt dudağımı dişleyerek sert öpücükler bırakmaya başlamıştı.
أنت تقرأ
ANNEMİN İNTİKAMI🩸(+18) (TOXİC SERİSİ II)
قصص المراهقينİşaret ve orta parmağımı birleştirmiş uzun yemek masasına sürterek usul usul gezdirirken keskin, rahat ve bir o kadar da tehditkâr bakışlarımı masada oturan adamın yüzünde gezdirdim. "Yani anlattıklarına göre Rasim çok büyük ve tehlikeli bir adammış...
