11. PORSELEN FİNCAN

13.3K 688 157
                                    


Selam kuzularım, nasılsınız ne yapıyorsunuz? Ben binbir zorlukla yazdığım bölüm ise karşınızdayım. Benim pek içime sinen bir bölüm olmadı. Çünkü hala üzerimdeki o kara bulutu atamadım. Sırf sizi daha fazla bekletmemek için paylaşıyorum. Umarım beğenir ve desteklerinizi esirgemezsiniz. 🖤

Oylar verildiyse keyifli okumalar dilerim.🤍

PORSELEN FİNCAN

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

PORSELEN FİNCAN

"Uyan!"

Küçük bir kız çocuğunun acı feryadı kulaklarımı tırmalıyor, sürüklendiğim bilinmezliğin içine daha da sokulduğumu hissediyordum. Küçük ellerini bedenimde hissettiğimde bedenim daha da donuklaştı.

Küçük elleri bedenimi sarsarken hiç hareket etmiyor, bütün uzuvlarım itaatsizlik ediyordu. Ne kadar çabalarsam çabalayayım hareket edemiyordum. Küçük kızın elleri bedenimden ayrıldı.

Kendimi karanlık bir yolda kaybolmuş yalnız, korkak bir kız çocuğu gibi hissediyordum. Ellerimi tutmasını istiyordum; kaybolmama engel olması için ona yalvarmak, beni burada bu karanlıkta bırakmaması için ona sıkıca tutunmak istiyordum.

Küçük kız kimdi? Neden buradaydı?

Bunlar önemsiz sorulardı. Çünkü şu an ona ihtiyacım vardı. Onun beni kurtarmasına ihtiyacım vardı.

Gözlerimi açmaya, savaştığı karanlığı yenip aydınlığa ulaşmaya çalıştıkça daha da karanlığa gömülüyordum.

Küçük kızın bedenimden ayırdığı elleri artık yüzümdeydi. Küçük, soğuk, titrek parmakları yüzümü okşuyor, sanki bir annenin kızına gösterdiği şefkati gösteriyordu. Onun parmaklarından akan şefkat ruhuma akıyor, ruhum alışık olmadığı duyguyla kaynıyordu.

Parmakları yanaklarımdan gözlerime kadar çıktı. Kirpiklerim parmaklarına takılıyordu. Biraz göz kapaklarımın üzerinde oyalanıp iki parmağıyla göz kapaklarımı aralamaya çalıştı ama ne kadar zorlarsa zorlasın birbirine dolanan kirpiklerim çözülmüyor, her denemesi canımı daha da yakıyordu. Canımı yaktığını fark etmiş olmalı ki parmaklarını hızlıca çekti. Eli yine yanağıma kaydı. Akan gözyaşlarımı parmağıyla sildi. O sildikçe gözyaşlarım daha da hızlı akmaya ve ona meydan okumaya başladı.

Sonunda pes edip parmaklarını yanağımdan çekiyor ve küçük kollarını bedenime dolayıp beni yattığım parkelerin üzerinden kaldırmaya çalışıyor, bedenimin ağırlığı altında eziliyordu. O küçük bir kızdı, ceset torbasını andıran bedenimi kaldırmayı başaramamıştı. Bunu beklemek elbette ki aptalca olurdu. Biraz daha çabalayıp en sonunda çabalamaktan vazgeçti.

Ona durmamasını söylemek, beni burada, bu bilinmezlikten, bu karanlıktan ve hareketsizlikten kurtarması için yalvarmak istiyordum. Hiçbir şey yapamıyor, kaskatı kesilen vücudumla kendimi bir tabutun içinde ölüme sunulan bir ceset gibi hissediyordum.

HERKESİN EFENDİSİOn viuen les histories. Descobreix ara