35. "ÖL DEDİĞİNDE ÖLECEĞİM"

3.9K 237 114
                                    

Selam nasılsınız efendilerim, ne yapıyorsun, hayat nasıl gidiyor?

Bölüm biraz geçikti ama sonunda uzun bir bölümle karşınızdayım. Çok küçük bir şeye değinip sizi bölümle baş başa bırakacağım.

Son zamanlarda yorumların azlığı gerçekten canımı sıkmaya başladı. Neden böyle olduğunu bilmiyorum ve ne yapmam gerektiğini de bilmiyorum. Bu durum gerçekten beni üzüyor. Lütfen bu bölüm bol bol yorum yapar mısınız? En azından bu konu hakkında görüşlerinizi de bildirebilirsiniz. Çünkü gerçekten çok motivasyon kırıcı bir şey.

Seviliyorsunuz. Öpüldünüz.

Oy ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar.

ÖL DEDİĞİNDE ÖLECEĞİM

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

ÖL DEDİĞİNDE ÖLECEĞİM

Beynimin içinde yankılanan cümleler birer çağrı değil de birer yakarış gibiydi. Bilincim her ne kadar karanlığa çekilmeye devam etse de karanlığın içinde yankılanan her cümle ruhum aksi yönde ilerlemeye çalışıyordu ve bu zıt çaba beni tamamen paramparça etmek üzereydi.

Ne yaparsam yapayım hiçbir şeye karşı koyamıyordum. Bir kukla gibiydim. Tanrı'nın eline verilmiş ne yöne çekerse o yöne gidiyor, ne oynamamı isterse onu oynuyordum.

Ne kadar süre geçtiğine emin değildim ama yavaş yavaş kaybettiğim kontrolün bana geri verildiğini anımsıyordum. Artık boşlukta süzülmüyor aksine ayaklarımın üzerinde duruyordum.

Ağır ağır gözlerimi açıp nerede olduğumu anlamaya çalıştım ama gözlerimi açtığımda beni karşılan şey büyük bir karanlıktı. Etrafımda dönerek herhangi bir şey aradım ama karanlıktan başka bir şey yoktu. İçimde bir ses ilerlemem gerektiğini söylüyordu ama ilerlemekten korkuyordum. Bilinmezlik beni korkutuyordu.

"Korkma," dedi bir ses. Ses küçük bir erkek çocuğunun sesini andırıyordu. Nereden geldiğini anlamam zordu. Sanki ses boşluk içinde yankılanıyordu.

"İlerle," dedi aynı ses. Sesin sahibini göremesem de içinde bir yerlerde ona karşı bir güven duyduğumu hissettim. O kadar yoğun bir güvendi ki bu benim bile korkusuzca bilinmezliğe doğru adım atmamı sağlıyordu.

İleriye doğru temkinli bir şekilde adımladığımda ayaklarımın altında bir su birikintisi var gibiydi ama yine de hiç ıslaklık hissetmiyordum. Ne tarafa gideceğimi bilemiyordum bu yüzden rasgele bir yöne doğru ilerlemeye başladım. Bu karanlıktan herhangi bir çıkış yolu olup olmadığına emin değildim ama varsa onu şu an bulmam gerekiyordu. Neden bulmam gerektiğini bilmiyordum ama bunu istiyordum.

Karanlığın içine doğru ilerlemeye devam ettim. Sanki mümkünmüş gibi her yer daha da karanlık oluyordu. Ne kadar yürüdüğümü bilmiyorum ama kısa bir sürenin ardında karanlığın içinde küçük bir ışık belirdi. Büyük bir heyecanla ışığa doğru ilerledim. Adımlarım yavaş yavaş hızlandı ve sonunda koşmaya başlamıştım. Ben koştukça sanki ışık da aynı hızda benden uzaklaşıyordu. Bu yüzden daha hızlı koşmaya başladım. Çünkü o çıkışta birinin beni beklediğini hissediyordum. Kim olduğunu ya da neden beni beklediğini bilmesem de birinin varlığını iliklerime kadar hissediyordum.

HERKESİN EFENDİSİWhere stories live. Discover now