14. KÜRKÇÜ DÜKKANINI ATEŞE VEREN TİLKİ

10.3K 490 300
                                    

Selam tilkilerim, nasılsınız, neler yapıyorsunuz? Uzun süredir bölüm beklediğinizin farkındayım ve beklettiğim için çok üzgünüm. Elimde olmayan bazı sebeplerden dolayı aksayıp durdu ama bunu telafi etmek adına uzun bir bölümle karşınızdayım.

Umarım keyifle okursunuz.

Lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın🤍

Lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın🤍

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


KÜRKÇÜ DÜKKANINI ATEŞE VEREN TİLKİ

  Thurisaz - Years of Silence 

Balmorhea - Remembrance 

Beynimin içinde kurulan idam sahnesinin ortasında kırık ayaklı bir taburenin üzerinde, boynumda özenle düğümlenmiş bir halat, elimde henüz yeni yeni soğumaya yüz tutmuş kan ile bana verilen sahneyi kusursuzca oynamaya çalışan bir kukla gibiydim. Karşımda duran geçmişim bana küstahça sırıtırken dudaklarında sadece birkaç kelimeyi fısıldayıp duruyordu.

Ölmeme izin verme.

Geçmiş, kırık ayaklı tabureye hafifçe dokunduğunda tabure yerle bir olurken boynumda hissettiğim keskin acı soluğumu kesiyordu. İçime çektiğim nefes her geçen saniye beni boğarken bedenim bir buz kütlesinin içine sıkışmış gibiydi. O an düşündüğüm tek şey ellerime bulaşan kanın sahibiydi. Ölmek umurumda değildi ama değer verdiğim birinin ölümüne sebep olmak ölümden daha da korkutucuydu.

"Ölmesine izin verme," diye fısıldadım tekrardan ama sesimin birine ulaştığına emin değildim.

Çevremde büyük bir kargaşa vardı, bunu anımsıyordum ama hiçbir şeyi tam olarak anlamlandıramıyordum. Beynimin içindeki tilkiler sessizdi. Ne kadar süre bir boşluğun içinde takılıp kaldığımı bilmiyordum.

Kollarımı sertçe kavrayan bir çift elle bedenim öne arkaya doğru sarsıldı. Tutuşu canımı yakıyordu ama ona karşı koymadım. İçine düştüğüm bu bataklıktan çıkmak için bedenimi saran acıya ihtiyacım vardı.

"Hera!" diye bağırdı tanıdık ama bir o kadarda yabancı bir ses.

Gözlerimin önündeki sis perdesi hafif hafif aralanırken bana doğru eğilmiş beni sertçe sarsan siluet gitgide daha görünür kılınıyordu. Kahverengi göz, esmer ten, siyah saçlarıyla bu siluet geçmişten kopup gelmiş gibiydi.

"Gurur?" dedim şaşkın bir tınıyla.

Burada ne işi vardı? Hayal mi görüyordum? Bakışlarım hemen arkasındaki boşluğa kaydı. Duvardaki kan lekesinden başka bir şey yoktu. Poyraz neredeydi?

HERKESİN EFENDİSİWhere stories live. Discover now