2. Bölüm "Kırlangıç Kuşunun Kanatlarında"

16.2K 1.2K 70
                                    

Dian kuru bir ağacın yanına geçerek elini yavaşça gövdesinde gezdirdi. Elinin geçtiği her nokta da buzdan dikenler ortaya çıktı. Sonra etrafımızı çembere alacak şekilde elini gezdirerek zor görünen bir kubbe gibi buz etrafımızı sararken hızla kımıldayan dudaklarından onun büyü yaptığını anlayabiliyordum. Kimsenin o güçleri bilmediğinin farkındaydım. Ben bile şans eseri öğrenmiştim. Ölmeden beş dakika önce ama Dian'ın rahat tavrına bakılırsa Turina bu bilgiye sahipti.  Turina'nın yanında ne kadar pervasız davrandığına bakılırsa ona güveniyordu. Bu kadının nasıl onda böyle güven oluşturduğunu merak ediyordum. Benim yapamadığım ne yapmıştı? Şimdi Turina'yı merak etme zamanı değildi. Dikkatli olmalıydım.

Dian bana döndüğünde ela gözleri daha rahatlamış gibiydi. Daha fazla güven duymasını istiyordum. Ona ihanet etmeyeceğim emin olmalıydı. 

Ellerini yumruk yaparak bir an canı acıyormuş gibi gözlerini kapadı. Bir saniye sonra ifadesi normale dönmüştü. Dian benim yanımda olduğundan o kadar farklıydı ki sanki bir ikizi ile karşı karşıyaymış gibi hissediyordum. "Etrafa bariyer çektim. O buz çölüne çağırmasının başka bir nedeni olduğunu düşünüyorum," dedi ve elleri arkasında bağlayarak bana bakmaksızın konuşmasına devam etti. "Belki de o kadının arkadaşlarını sorgulamalıyım. Onun yanından biran olsun ayrılmazlardı. Bir şey biliyor olmalılar."

Sowa'nın başı yuvarlanarak ayaklarımın ucuna geldiği  o  an zihnimi ele geçirdi. Uzağında olmama rağmen fışkıran kan beni kırmızıya boyamıştı. Neden Turina'nın hiçbir anısına ulaşamıyorken en karanlık anılarım tazeliğini koruyordu? Bunun nedeni intikam için geri dönmek istememdi sanırım. Ona dair her anıyı saklıyordu zihnim. Acı vericiydi ama yine de iyiydi. Bir an bile bana ne yaptığını unutamazdım.

'Sakin ol'  dedim kendime. 'Bu adamın senin kim olduğunu bilmesine olanak yok.' İşte o zaman kalbimin yavaş yavaş buz tuttuğunu hissettim. Sanki kara dikenlerin altında buz tabakası kalbimi sarmıştı. Duygularım yavaşça köreldi.  

"Onlar bir şey bilmiyorlar," dedim kendimden emin bir sesle. Arkadaşlarıma bir daha asla zarar veremeyecekti. Bunun olmaması için elimden geleni yapacaktım. "Ayana öldüğünde bunun sebebi olarak beni düşündüler," diye ekledim. Eğer Dian'ın dikkatini onlardan çekemezsem gerekirse onların kaçması için her şeyi arkadaşlarıma anlatırdım ama onların gerçekleri öğrendikten sonra yapacaklarından korkuyordum. İki açıdan beni çaresizliğe düşüren bir durum vardı karşımda. 

Dian başını salladı ama onun gizliden gizliğe ikiliyi takip ettireceğini biliyordum. Onlardan uzak durmak iyi olacaktı ki bu da benim planlarıma uyuyordu. "Sanırım önce senin hazırlanma sürecini hızlandırmalıyız." Kararını vermişti. Bana baktığında sonunda işlerin benim yararıma ilerleyeceğini anladım.  "Çok az zamanımız kaldı. Bir askerden cariye yaratmak zor olacak."

İşin zorluğu umurumda bile değildi. Dian'ı ikna etmeyi başarmıştım. Şimdi dikenli çalıların arasında yürüyormuş gibi dikkatli davranmalıydım. Benim anlattıklarıma ne kadar inandığı belli değildi. O tam bir oyun ustasıydı. Bana inanmış gibi davranarak hiç ummadığım bir anda sırtımdan da vurabilirdi. 

Ayana'yken onun güçlü karakterinin hayranı olmuştum. Ne olursa olsun hatta ölümü bile durdurabilecek kadar güçlüydü gözümde. Ona sığınmak için bir fırsat çıktığında ikinci defa düşünmemiştim bile. Neden bu kadar güçlüydü? Neden gözlerini kan bürümüştü şimdi daha iyi anlıyordum. Her çağda onlara isyan etmek için uğraşan Asihna beyliğinin ilk çocuğu imparatorluğa on sene boyunca yaşamak için gönderilirdi. İkinci erkek çocuk ise beyliğin başına geçerdi. Dian on sene boyunca imparatorlukta kalmıştı. Başına ne geldiğini bilmiyordum ama her ne yaşadıysa insanlığını çocuksu masumiyeti ile beraber kaybettiği kesindi. Bunu o zaman görebilseydim her şey farklı olur muydu? O zaman kalbimin aşk ile atmasına engel olabilir miydim? 

Cariye'nin İkinci HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin