11. Bölüm "Geçmiş Tülden Bir Örtü"

7.9K 1.1K 56
                                    

Cariyeler masalarına yerleştiğinde Prens Yewan'ın bakışları istemsizce Asihnalı kadının üzerinde dolaştı. Donuk bir ışıkla parlıyor gibiydi. Onun diğerlerine göre kendisinden uzak olmasından hoşlanmamıştı. Belki biraz daha yakın olsa bu tören zımbırtısı daha rahat geçebilirdi. Kadında merakını alevlendiren bir şeyler vardı. Bu his davranışlarından mı kaynaklanıyordu yoksa gözlerinde saklı olan gizemden mi emin değildi. 

Yuel ve Taoji arkasında dikilmek yerine yanında otursalar daha iyi olabilirdi ama hayır insanlar eğlenirken arkadaşları ona eşlik ediyordu. Bir ihtiyacı olması durumunda sorunu halletmek için hazır duruyorlardı. Meydanda saray insanları, askerler ve bir dolu hizmetçi vardı. Askerlerin üzerinde silahları yoktu. Ziyafetlere -özellikle başka ülkelerden gelen kadınların olduğu ziyafetlere- silah sokulmaması özellikle istenirdi. Barışçıl bir ortam olması önemliydi. 

Yeniden kadına bakmaktan kendini alamadı. Diğerlerinin aksine olduğu yerden memnun olmadığını belli ediyordu. Arkasında dikilen iki asker hazır ol halinde duruyordu. Önlerinde ise cariyenin hizmetçisi olduğu belli olan genç ve zayıf bir kadın vardı. 

"Sıkılıyor musun prens?" diye sordu imparatoriçe. Yan tarafında oturuyor ve durmadan bir şekilde onu rahatsız edecek bir yol buluyordu.  Kadın konuşmasa bile varlığı insanı huzursuz etmeye yeterdi. Eş seçeceği bir ziyafetten kadının olması ise kesinlikle manidardı. Daha ziyafetin ortasına gelmeden başı ağrımaya başlamıştı. 

"İyiyim majesteleri umarım sizde eğleniyorsunuzdur," diyebilecek kadar mide bulantısına engel olmaya çalıştı. Kadın ona bir örümcek gülümsemesiyle baktı ve tek kelime etmeden önüne döndü. Prens iç çekmemek için kendini zor tuttu. 

Sonunda müzisyenler çalmaya başladığında işareti almıştı. Uzanıp bardağını eline aldı ve ilk yudumu içti. Bu şekilde herkes yemeklerini yemeğe başladı. Prens Yewan içkisinden kocaman bir yudum alıp masasına bardağı geri koydu. Önünde birçok lezzetli yemek vardı ama hiçbirini yemek istemiyordu. Namına uygun eğlenceye düşkün bir adam gibi davranmak adına gülümsedi. Gecenin sonuna gelmeden yüzüne keskin bir ağrı gireceğinin farkındaydı. İçki şişesine uzanıp hizmetçinin dehşet dolu bakışları altında bardağını doldurdu. Ardından bardağı dudaklarına götürüp tek seferde içkiyi midesine yuvarladı. Bu geceyi atlatmak istiyorsa bol bol içmesi gerekecekti. 

Yemek yeme sürecinin sonuna doğru meydanın kenarında duran danışmanına başını salladı. Onun işaretini alan adam müzisyenlere doğru ilerledi. Bir an önce cariyelerin yeteneklerini göstermesini ve gecenin sonlanmasını amaçlıyordu. Onca derdin arasında bununla uğraşmak oldukça boş geliyordu. 

Danışman müzisyenlere ulaşarak onlara kenara geçmelerini bildirmesini izledi. Başka bir hizmetçi de Agram cariyesine doğru ilerliyordu. Önce Agram Krallığı başlayacaktı. Bu sürecin biran önce bitmesini diledi. 

Agram cariyesi hikaye anlatmaya başladığında gecenin belki de o kadar da kötü geçmeyeceğini düşündü. Ne de olsa bilmediği bir halk hikayesiydi ve kadın ülkesinin geleneklerini en iyi şekilde göstererek hikaye anlatıcılığını hakkıyla yapıyordu. Prens Yewan kendini hikayeye kaptırmıştı. Kadın gerçekten yetenekliydi. Sonunda hikayesi bittiğinde prens gibi herkes ondan etkilenmişti. Kadın yerine geçerken prensin bakışları Asihnalı cariyenin arkasında duran adama kaydı. Belinde bir kılıç asılıydı. Yewan Agram cariyesini alkışlarken kaşları çatılmıştı. Yuel'e döndüğünde arkadaşı hemen yanına geldi. 

"Asihnalı askerin belinde neden kılıç var kimse ona geleneklerden bahsetmedi mi?" diye sordu hızlıca. Yuel onu dinlerken bakışlarını askere dikmişti. 

"Meydana girilmeden bakıldı. Kör bir kılıç. Ch'Yen için lazım olduğu söylendi," dedi hızlıca. Yewan anladığını belirtircesine başını sallayınca Yuel eski yerine döndü. 

Cariye'nin İkinci HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin