24. Bölüm "Bahar Çiçeğinin Unutulmaz Güzelliği"

7.3K 961 193
                                    

Önümdeki kızarmış ördek etinden bir ısırık alıp ağır ağır çiğnedim. Sowa dikkatini önündeki koyun etine vermişti. İper her öğün Sowa'nın sevdiği gibi koyun etini mutlaka masada bulundururdu. İper çayını gergin bir tavırla yudumlarken Jutan'da kırmızı fasulye kekini yemekle meşguldü. Onun için yemek tatlılardan ibaretti. Asihna'da çok fazla tatlı çeşidi yoktu ama sarayda istediği kadar tatlı yiyebiliyordu. Bundan oldukça memnundu.

Yuel ise çayını yudumlarken aldığı karardan pişman gibiydi. Yaralı ve güçlü görünen ellerinde çay fincanı o kadar minik duruyordu ki gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmak zorunda kalıyordum. Nereden geldim buraya bakışını biraz daha takınmasını istesem de biraz daha sessiz kalmamız her an masadan kalkmasına neden olabilirdi. Oysa ben onun uzak durmasını istemiştim. Şimdi ise rahatsız ve yalnız görünümünü yok etmek istiyordum. Her zaman ciddi bir görünümü vardı. Onun bir kere bile kahkaha attığını sanmıyordum. 

"Eee Jutan sonuçta kadınla evlenecek misin? Ona göre hazırlıklarımızı yapmalı mıyız?" diye sordum konuyu açarak önceki sohbete dönmeyi amaçladım. Bu sayede Yuel'in rahatsızlığını gidermeye çabalayacaktım. Belki bir düşük bir ihtimal olsa da onu sohbete bile dahil edebilirdim. 

Jutan kaşlarını çatarken birden panikledi. "Hayır, evlilik söz konusu falan değil," dedi hızlıca. İper kıs kıs gülerken tabağıma yemeklerden biraz biraz koyuyordu. "O kızla yakın olan tek erkek ben değilim emin olun. Sadece dizginlemek için beni kullanmak istiyorlar."

Ona cevap vermek için dudaklarımı araladığımda Sowa beni şaşırtarak sohbete katıldı. "Bu gidişle kendini bir an da evli olarak bulacaksın." Bana baktığında göz kırptı. Benim ne yapmak istediğimi anlamış olmalıydı. Normalde sohbetlere katılan biri değildi. Ona bu davranışı için teşekkür etmek istedim. Arkadaşım her adımımda yanlış veya doğru yapsam da yanımda duruyordu. Bunun için ona minnettardım. 

Jutan Sowa'ya baktığında huysuz bir ifade takındı. "Sen de evlenmek için beklerken yalnız kalacaksın," dedi ve bakışlarını İper'e çevirdi. Sowa'yı sinir etmek istediği belliydi. "Sana yaptığım teklifi düşünmelisin," laubali bir sesle. 

Sowa kaşlarını çatarak arkadaşına baktı. Elindeki çubukları öyle bir tutuyordu ki her an Jutan'a saplayabilecek gibiydi. "Bence o teklifi devam ettirmeyi bir daha düşünmelisin," diyerek uyarıda bulundu. 

İkilinin çatışmasını izlerken çayımı yudumluyordum. Yuel ise şaşkın bakışlarla tartışmanın fırtınasına kapılmış gibiydi. İkilinin arasında başını çevirip duruyordu. Elindeki çayı unutmuş gibiydi. Onun bir kere bile bu anı yaşamadığını düşündüm. Bazen arkadaşlar arasındaki tartışmalar ilişkileri güçlendirirdi. Yuel, prens ve Taoji ile arkadaş olarak görünüyordu ama onların eğlendiğini düşünmüyordum. Daha çok prensin eğlenmesini engellemek için onun yanında duruyor gibilerdi. O kadar kendini düşünen biri için bu insanları kullanmak bile aşağılık bir davranıştı.   

Jutan sıkılmış bir tavırla nefesini verip sandalyesinin arkasına yaslandı. "Bence bu tartışma çok uzadı. Bir erkeğin evliliğe sürüklenmesi çok yanlış. Eğer erkek evlenmek istiyorsa önünde kimse duramaz zaten," dedi ve destek ararcasına Sowa'ya baktı ama arkadaşından istediğini desteği göremeyeceğini biliyordu bu yüzden masadaki diğer erkeğe döndü. "Sende öyle düşünmüyor musun yaralı yüz? Seni biri evliliğe zorlasa arkana bakmadan kaçmaz mıydın?"

Jutan'ın ona taktığı lakap gerilmeme neden oldu. Yuel'in yaralarının onu sadece fiziksel değil ruhsal olarak da zarar verdiğini biliyordum. Onu gücendirmek en son istediğim şeydi. Sowa'nın da çubukları tutan eli havada asılı kaldı. İper ise nefesini hızla içine çekti. Bir suikastçıyı masamıza davet ederek iyi yapmamıştım. 

Cariye'nin İkinci HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin