39. Bölüm "Yeniden Gözlerini Dünyaya Açmak"

6.4K 875 166
                                    

Zaman yaklaşıyor. Hazır olun... 

Kadim dildeki fısıltı ele geçirilmiş zihinlerde yankılandı. Buz iblislerin istila ettiği insan bedenleri zihinlerinde yankılanan kelimelerin adeta tadına bakıyor bir an duraksayıp gözlerini kapattılar. Bir saniye süren bu duraklamadan sonra işlerine devam ediyorlardı. Mesaj açıktı. Çok ama çok uzun zamandır bekledikleri o gün gelmek üzereydi.

Dian'ın bedenini ele geçiren iblis odanın penceresinden geceye baktı. Yıldızlar hiç olmadıkları kadar parlak görünüyordu. Yine de tahtında otururken gördükleri gibi değildi. Hiçbir deneyim o zamanlarda yaşadıkları ile yarışamazdı. 

Daha önceden tahtının olduğun kuzeye baktı. Yıkılan krallığının izleri gece göğüne serpiştirilmişti. Kardeşinin ihaneti sonucunda ikisi de güçlerini kaybetmişti. Şimdi yıllar sonra anlaştığı insanın bedeninde vakit kaybetmeye tahammülü yoktu. Ondan büyük bir beklentisi olmamıştı ama insanın yaptığı plan ağır ilerliyordu. O sadece kendine amaçlarına ulaşmak için bir kabuk aramıştı. Dian'ı bulduğunda daha çocuk olmasına rağmen ona yardım edeceğini anlamıştı. Sadece adam güçlenene kadar sabretmesi gerekecekti.

Çağlar boyunca beklemişti. Birkaç insan yılkı onun için önemsizdi. 

Bazen, insan bedenindeki ruhu zayıfladığında adamın zihni onu geri itmeye çalışıyordu ama buna şimdilik engel olabiliyordu. Çok uzun süre bu bedende kalmasına gerek olmayacaktı.

Kardeşinin geride bıraktığı gücünün kokusunu alabiliyordu. Sadece onu ele geçirmesi gerecekti. O zaman yeniden Kuzey'in Krallığı eski gücüne kavuşacaktı. Bu sayede kardeşi yaptıklarının bedelini geçte olsa ödemiş olacaktı.  

Çok yakında çağlar öncesinin intikamı alınacaktı.

Çok yakında.

Rüzgar bahar mevsimine uygun olmayan bir soğuklukta esmeye başladığında adam korkutucu bir gülümseme takındı. Bir zamanlar insanların birbirlerini uyarmak için söylediği sonra ninniye dönüşen o dörtlüğü mırıldanmaya başladı.

Doğudan esen rüzgar iyilik ve uğur getirir

Batıdan esen rüzgar soğuk getirir

Güneyden esen rüzgar düğün getirir

Kuzeyden esen rüzgar ölüm getirir. 

***********

Panzehrin hazırlanacağı o bir hafta kadını sevenler için tam bir ızdırap gibi geçiyordu.

İper bir çora olmasına rağmen Turina'nın yanından bir an olsun ayrılmıyor, sürekli yatan kadının kollarına ve bacaklarına masaj yapıyordu. Odanın havasında merhemin içinde kullanılan otların kokusu hakimdi. Maltızlarda ateşlerin sönmemesi için durmadan odun taşıtıyor kadının bedeninin sıcaklığını korumasını sağlıyordu. Onu et suyu gibi sıvı besinlerle besleyerek hayatta kalmasına yardımcı oluyordu. Yanından bir olsun ayrılmıyor, şifacılar geldiğinde akupunktur yaparken onların yanında duruyordu. 

Şifacılar kadının yavaş ama sabit atan nabzını günde beş defa kontrol etmeyi ihmal etmiyorlardı. Genç kadın cariyenin yanındayken ona sarayda olanları anlatmayı da ihmal etmiyordu. Ziyarete gelen kim olursa olsun -buna prenste dahildi- kadının bulunduğu odadan ayrılmıyordu. Artık insanlara güvenmediğini açıkça belli etmeyi ihmal etmiyordu. Cariye uyandığında ise kadına yaptıkları için sitem edecekti. Kendini zehirlemekte neyin nesiydi?

Panzehir hazırlanırken kadını ziyarete gelenler oluyordu.

Cariyeyi ziyaret edenlerin en başında Sowa vardı. Kız kardeşi gibi sevdiği kadına bakarken İper'in elini sımsıkı tutuyor ve eğer genç kadın panzehrin nasıl yapıldığını anlatan notu bırakmasaydı ne olurdu diye düşünerek kendine işkence ediyordu. Zehir ne olursa olsun panzehir bilinmediği sürece işler ters gidebilirdi. Üstelik Asihna'nın tarihinde yer alan bu zehir şifacılar için yeni bir bilgiydi. Şükür ki Ayana hepsinden daha akıllıydı. Bir daha kadını kaybettiğini düşündüğü andaki o acıyı yaşamamak için elinden geleni yapardı.

Cariye'nin İkinci HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin