²

738 68 123
                                    

"Gözünüz haritada olsun ulan, adamlar sağdan giriyor!"

Jisung'un bağırışı iyiden iyiye beni gererken, ekranın üst köşesinde duran küçük haritaya baktım göz ucuyla. Gördüğüm iki kırmızı nokta ile ağzımdan belli belirsiz bir küfür yuvarlarken, hedefimi değiştirip kuleyi indirmeye çalışan iki düşmanın olduğu yere doğru hareket ettirdim kahramanımı.

"Yettim ulan, şimdi okudum canınızı sizin!"

Düşmanların üzerine Osmanlı yeniçerisi gibi atılırken, ellerim ışık hızında hareket ediyordu. Luo Yi'nin yin-yang kombosu attığım an yarım kalmış canları çerez gibi uçup giderken, üstte beliren 'İKİDE İKİ' yazısı ile yarım ağız sırıttım.

İşte bu kadar, dedim içimden.

Kalan birkaç minyonu da hallettikten sonra hız kesmeden ilerlemeye başladım düşman kulesine doğru. Jisung ve Chaewon orta koridorda ilerlerken, Sanha sol koridorda ilerliyor ve destek rolünü üstlenen Jaemin de koridorlar arası koşuşturup duruyordu. Oynadığımız maç sıralı olduğu için, hataya yer yoktu.

"Lan! Şerefsiz pusu kurmuş, öyle kolay lokma mıyım oğlum ben?.." Sanha'nın eğlenen sesi kulaklarıma ulaştığında güldüm kendi kendime, karşıdaki düşman her kimse hayatının en büyük hatasını yapmıştı çünkü.

Sanha'ya bulaşırsanız, maç boyu size takacağı anlamına geliyordu. Ve Sanha olabilecek en canavar oyunculardan biriydi.

"..İşte bu kadar! Böyle yığılırsın işte yere!"

Hepimiz bu tepkiye gülerken, Jisung'un konuşması ile hepimiz hemfikir olup biraz daha asıldık kulelere.

"Sıktı artık, çabucak bitirelim maçı."

Hepimiz bir elden kuleleri tek tek indirirken, yaptığımız takım çalışması ile karşı takıma boş yer dâhi vermiyorduk. İlerleyen dakikalarda uygun bir vakit bulup lordu da indirdiğimizde, maçı alacağımız kesinleşmişti artık. Şimdi yapmamız gereken tek şey, hep beraber hareket etmekti.

"Jaemin! Kolla bizi, orta koridordan giriyoruz üsse!"

Estes kullanan Jaemin, Jisung'un komutu ile aramıza katılırken; lord eşliğinde ilerlemeye başladık üsse doğru. Karşı takım korku içindeydi, bunu ekran başından bile hissedebiliyordum. Hepsi üs etrafında toplanmış oradan oraya hareket edip duruyorlardı, aralarındaki takım ruhu uçup gitmişti sanki.

Korku baskın gelmişti.

"Baram! Yin-yangı at çabuk, ortada tutuyorum hepsini!"

Jisung'un sesi ile ellerim bu anı bekliyormuş gibi komboyu yaptı ve yin-yang işareti belirirken beş düşman da saldırının etkisi ile ortada sabitlendi. Düşmanların sabitlenmesi ile Chaewon, Jisung, Sanha ile beraber saldırdığımızda, Jaemin'in de arkadan açmış olduğu ultisi ile düşmanların beşini de teker teker saf dışı bırakmış olduk. Heyecan iyiden iyiye bedenime yayılırken, üs sınırına girmiş olan minyonlarımız ve lord ile beraber hız kesmeden saldırmaya başladım üsse.

"Hadi çok az kaldı!"

Vurulan son darbe ile üs parçalara ayrılırken, hepimiz yerimizden fırlayıp zafer nidaları atmaya başladık. Birbirimize sarılırken, seslerimiz odayı inletiyordu.

"İşte budur be!"

Sanha'nın coşkulu tepkisine hepimiz gülerken, zafer coşkumuza ara verip yeniden oturduk yerlerimize. 'ZAFER' yazılı ekrana sırıtırken, ekrana basarak sonuçlar arayüzüne giriş yaptım. Koca bir MVP yazısı sonuçlarımda belirirken, gülümsedim genişçe.

"Oo Baram Hanım, bakıyorum da kapmışsınız MVP'yi?"

Jisung'un konuşması ile ona bakıp elimle saçımı arkaya doğru savurdum havayla. Takım arkadaşlarım hareketime gülerken, ben de onlara katıldım. Oyundan çıkıp kilit ekranını kapatırken farkettim parmaklarımın ağrıdığını. Telefonu kenara bırakırken, diğerlerine döndüm parmaklarımı ağrıyla hareket ettirirken.

"Parmaklarım ölmüş resmen." dedim dudaklarımı büzerken.

Bunun üzerine onların da dikkati kendi parmaklarına kaydığında, hepsinin kendi halinde parmaklarını esnetmeye başladığını gördüm. Bir süre öylece yakınıp sızlandıktan sonra hepimiz oturduğumuz yerden kalkmış ve bir de oturmaktan canı çıkmış olan vücutlarımızı esnetmiştik.

"Çocuklar.."

Chaewon'un endişeli sesi ile hepimiz ona döndüğümüzde, gözlerinin irice açılmış şekilde bize baktığını gördük. Ne olduğunu anlamak için kaşlarımızı çatıp ona bakmaya devam ettiğimizde, söylediği şeyler kafamıza bir saksı gibi düşmüştü.

"..Proje ödevi..?"

Hepimiz birbirimize 'aha sıçtık' bakışı atarken, aynı dakika içinde beşimiz birden yerimizden fırlamış ve koşar adımlarla Jisung'un odasından çıkıp teslim tarihi yarın olan proje ödevini yapmak için işe koyulmuştuk. Ödev kaosuna boğulmadan önce konuşan son kişi de Sanha olmuştu, sonrası ise ortam âdeta bir savaş alanıydı..

"Hay tüküreyim böyle işe.."

Şansımız varsa iyilik perileri yanımıza uğrar ve ödevi bitirirdik, yoksa sonunda ne olacağı belliydi.

Dönem sonuna kadar telefon yasağı.

_____________

Kitabı Mobile Legends üzerinden yürütüyorum, ha oyunda pro muyum hayır değilim ama elimden geldiğince güzel şekilde yansıtacağım.

Arada hatam ya da 'oyunda böyle bir şey yok' dediğiniz yerler olursa bilin ki kafamdan uydurmuş ve kendim katmışımdır, baştan söyleyeyim yani :D

Ben bölüm atmayacaktım bölümler iyi bir birikene kadar, ama bi arkadaş dedi ki at ben de dedim ki neden olmasın

Kararlılık seviyem ektedir.

Umarım beğenirsiniz, Yūgen iyi günler diler~ 💛

Ikigai | Hwang Hyunjin Where stories live. Discover now