³⁶

473 59 39
                                    

"Hazır mısınız? Her şey tamam mı? Telefonlarınızın şarjını kontrol edin."

Menajerimizin telaşlı sesi ile hepimiz koşuşturmaca içinde telefonlarımızı kontrol ettik ve geri kalan her şey tamam mı diye belki de altmışıncı kez falan gözden geçirdik. Üzerimizde büyük bir heyecan vardı, kalplerimiz depar atıyordu sanki.

Maç günü bugündü.

"Her şey tamam gözüküyor hyung."

Jaemin'in menajere doğru konuşması ile menajer baş salladı ve kol saatine baktı.

"Pekâlâ, yaklaşık bir saat kaldı. Her şey tamamsa, geriye Hyunjin'i ve maç saatini beklemek kalıyor."

Üzerimde büyük bir heyecan, gerginlik vardı. Ellerim hafiften titriyordu heyecan yüzünden, göğüs kafesim ise dar geliyordu ciğerlerime. Öyle fazla heyecanlanan, gerginliğe kurban giden biri değildim ben; ancak, bu durum hepsinden çok çok farklıydı.

Geçmişim ve geleceğim söz konusuydu.

Sıkıntıyla derin bir nefes verdim ve oturma alanına gidip koltuğa oturdum, bir yanım beni rahatlatmaya çalışırken diğer yanım başaramayacağımı söylüyordu. Ben ise sessizce dinliyordum onları, hiçbir tepki vermeden.

"Baram, iyi misin?"

Beni içimdeki kargaşadan uzaklaştıran ve yanıma oturan Chaewon'a baktım ve gülümsedim, ne kadar başarabilirsem.

"Bilmiyorum Chae, çok gerginim.."

Chaewon iç geçirerek kolunu omzuma attı ve desteklemek için patpatladı omzumu.

"Merak etme, biz hepimiz senin zaferi elde edeceğine inanıyoruz. Namgil kimmiş, ucubenin teki! Ne olmuş sanki onunla maç atacaksan? Sen dört yıl önceki Baram'dan çok daha güçlüsün bunu biliyorsun, ayrıca bence asıl Namgil korkmalı senden.."

Hemen ardından imalı bir gülümseme belirdi yüzünde.

"..Hem ayrıca, Hyunjin de yanında olacak. Hyunjin varken sırtın yere gelmez, Namgil'in ucube kuzeni varsa; bizim de canavar Hyunjin'imiz var hm?"

Güldüm bu söylediklerine istemsizce, başımla onayladım onu.

"Haklısın Chae, teşekkür ederim. Sayende biraz daha rahat hissediyorum.."

Chaewon sıkıca bana sarıldı, sonrasında ise ayağa kalktı ve bana doğru döndü.

"Rica ederim şekerim, ama rahatlatan ben miyim emin değilim."

Kaşlarım çatılırken, ne demeye çalıştığını sorguladım kafamda. Başımı hafif yana eğdim ve anlamadığımı belirttim, o ise yalnızca gülmekle yetindi. Konuşmamızı bölen kapı zilinin sesiyle ikimiz de bakışlarımızı kapının olduğu yere doğru çevirdik.

"Hah, iyi insan lafın üzerine gelirmiş."

Ben anlamaz bakışlarla Chaewon'a bakarken, o yüzündeki sırıtışla ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. O kapıyı açarken, içeriye giren Hyunjin ve iki takım arkadaşı ile anladım Chaewon'un ne demek istediğini.

Hyunjin'den bahsediyordu başından beri..

Kafamda o an yanan anlama ışığıyla gözlerimi birkaç saniyeliğine kapattım ve hemen ardından ben de oturduğum yerden kalkıp yanlarına doğru ilerledim, diğer herkes gibi.

"Hoş geldiniz çocuklar, tam vaktinde geldiniz. Biz de son kez toplanıp ne yapılacağı hakkında konuşacaktık."

Chaewon ve Jisung'un yanında yerimi aldığımda, menajerimiz konuşuyordu Hyunjin ve arkadaşlarına doğru.

Ikigai | Hwang Hyunjin Where stories live. Discover now