473 55 44
                                    

"Şükürler olsun, bitti sonunda!"

Yeri paspaslamayı bitiren ve kendini tribünlere atan Jisung ile gülmüştük hepimiz. Dersler biter bitmez spor salonuna gitmiş ve artık iyice tanış olduğumuz hizmetlilerin bize verdiği temizlik malzemeleri ile girişmiştik işe. Dört kişi oluşumuz işimizi kolaylaştırmış ve kısa bir süre içinde bitirmiştik salonu temizlemeyi. Sanha da bize yardım etmek istemiş, ancak okuldan sonra gitmek zorunda olduğu dershanesinden dolayı katılamamıştı bize.

Ve sonuç olarak, buradaydık işte.

"Aşırı yoruldum, atmam lazım yorgunluğumu üzerimden."

Jaemin'in konuşması ile hepimiz yarım ağız sırıtarak birbirimize baktık. Hepimiz birbirimizi bakışlarımız ile anlarken, koşarak çantalarımıza ulaştık ve telefonlarımızı çıkardık.

Bizim dinlenme yöntemimiz, oyun oynamaktı.

"Sanha yok, klasik atalım."

Hepimiz Chaewon'un bu fikrine katılırken, hepimiz tribünlerdeki yerlerimizi aldık ve oyunu açtık. Jaemin klasiğe girip hepimize davet attıktan ve oyunu başlattıktan sonra, eşleşme başlamış oldu. Kısa bir beklemenin ardından eşleşme tamamlandığında, karşı takımda gördüğüm kullanıcı profili ile kaşlarımı çattım şok içerisinde.

Ikigai?!

"Yok daha neler!"

Çocuklar benim ani tepkim ile korkarken, onların sormasına fırsat tanımadan anlattım durumu.

"Şu kullanıcı, karşıma çıkıp çıkıp kaybetmeme sebep olan kişi! Nasıl bir şans ya bu?!"

"Vay be, demek sonunda kendisi ile bizzat tanışacağız desene! Merak etme sen, boyunun ölçüsünü alırız bugün."

Jisung'un keyifli sesiyle ekşittiğim suratım ile bir göz attım kendisine, şaka yapıyor olmalıydı. Adam hepimizi yiyecekti, haberi bile yoktu. Ben gözlerimi devirip önüme dönerken, başımı iki yana doğru salladım bıkkınca. Şimdiden biliyordum ben hepimizin canını okuyacağını, ancak arkadaşlarımın bu konuda hiçbir fikri yoktu.

Celladımız ile karşı karşıyaydık.

Ekranda kahraman seçim alanı belirdiğinde, bir göz attım kahramanlara. Elim tuhaf bir şekilde Luo yerine Kagura'ya giderken, 'amaan' diyerek Kagura'yı seçtim ve seçimi onayladım. Diğerleri de seçimlerini yaptıklarında, artık tamamen hazırdık.

Savaş alanı hazırlanırken ekranda beliren arayüzde karşı takımın seçmiş olduğu kahramanlara bakıyordum. Gözlerim bir süre sonra Ikigai'nin seçtiği kahramanı bulduğunda, kalbimin bir anda teklediğini hissettim.

Hayabusa?..

Kendi kendime zorlukla yutkunurken, terlemeye başlamış olan avuç içlerimi sildim üniformamın üstüne. Neden bu kadar etkilemişti beni bu durum bilmiyorum ama, tuhaf bir şekilde içimde bir şeylerin hareket ettiğini hissetmiştim. Eğer tesadüf diye bir şey varsa ve tüm bunlar bir tesadüfse, gerçekten inanılmaz bir tesadüftü.

On numara beş yıldızdı.

"Orta koridordan ilerliyorum ben."

Nihayet savaş alanı hazır olduğunda ve kahramanlarımız üsse ışınlandığında, kahramanımı hareket ettirip orta koridora doğru yol almaya başladım. Savaşın başları kasma zamanlarıydı ve Kagura'yı da kasmam gerekiyordu biraz. Şimdilik hedefim de minyon kesme yönünde olacaktı.

Kendi halimde kasılmaya çalışırken, bir yandan da haritadan olup biteni kontrol ediyordum. Herkes kasılmaya çalışıyor gibiydi, Hayabusa'yı ise haritada göremiyordum. Bu durum beni germeye başlarken, az çok biliyordum aslında er geç karşıma çıkacağını. İkimiz de birbirimizi biliyorduk ve daha da kötüsü, en son ona mesaj atmış ve cevap vermiş olmasına rağmen mesajını görüldü olarak bırakmıştım. Kalbim beynimde atıyordu çünkü!

"Baram, nerede bu senin meşhur oyuncu? Göremiyorum hiçbir ye- Hay ananı! Ne?!"

Jaemin'in yerinden fırlaması ile anlık ona bakmış ve hemen ekrana geri dönmüştüm. Ekranın üstünde Hayabusa'nın Jae'nin kahramanını saf dışı bıraktığını gördüğümde, tüm parçalar yerine oturmuştu.

Ikigai anlaşılan bugün yine formundaydı.

"Nasıl lan? Ne olduğunu bile anlayamadım! Adam manyak çıktı!"

Jaemin kendi kendine söylenip dururken, benim gerginliğim iyiden iyi artmış ve durup durup etrafı kolaçan etmeye başlamıştım. İçimden bir ses beni takip ettiğini söylüyordu, sanki her an karşıma çıkacakt-

"Hayır!"

Kagura yere yığılırken, telefonu fırlatmamak için zor tuttum kendimi. Tüm bunların üstüne Hayabusa'nın kafasının üstünde bir emoji belirdiğinde, dişlerimi sıktım sinirle. Resmen benimle eğleniyordu şerefsiz! Bilerek yapıyordu tüm bunları!

"Adam canavar çıktı lan, anında kesiyor!"

Maçın ilerleyen dakikalarında Ikigai ile yapmış olduğum önceki maçlarda ne olmuşsa hepsi şu anda da oluyordu. Hayabusa hayalet gibi hareket ediyor ve ne yaparsak yapalım bir türlü ele geçiremiyorduk. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, karşıma çıktığında oradan oraya kaçıyor ve benimle dalga geçiyordu!

"Kahretsin!"

Yine yeni ve yeniden üssümüz parçalara ayrılırken, resmen dejavu yaşıyordum içimde. Yine karşı karşıya kalmıştık, ve o yine kazanmıştı. Yine yenilmiştim, yine delirmek üzereydim sinirden!

"Gerçekten inanılmaz.."

"İnsan mı lan bu?.."

"Hayran kaldım anasını satayım, nasıl bir şey bu böyle?.."

Çocukların yorumları kulağıma doluşurken, telefonu sıktım iki elimle. Sonuçlar arayüzündeydi gözlerim, MVP olmuş olan Hayabusa'ya bakıyordum. Dişlerim sıkmaktan kırılacak gibiydi, içimde volkanlar patlıyordu sanki. Tam ekrana basacağım sırada ise Hayabusa'nın resminin olduğu yerden bir baloncuk çıkması ve gördüğüm mesaj ile devrelerim tamamen atmış oldu.

"Senin ben.."

':)'

______________________

Mobile Legends oynayanlar anladı Kagura-Hayabusa olayını oxmdpxmdck

Bir göz atmanızı tavsiye ederim ikiliye, o zaman daha iyi anlarsınız anlatmaya çalıştığım olayı hehe

Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir, Yūgen iyi günler diler~❤️

Ikigai | Hwang Hyunjin Where stories live. Discover now