²⁵

435 57 66
                                    

"Çok açım ben, yemekhaneye gidelim hadi."

Sağ dirseğimi sıraya, çenemi de avucuma yasladım. Çocuklar kendi arasında konuşuyordu, ama ben hiç oralı değildim. Kafam bambaşka bir yerdeydi..

"Ben de açım, biraz daha yemezsem şuracıkta düşüp bayılacağım cidden."

Başımı pencereye doğru çevirdim, iç geçirdim derince. Kafam yerinde değildi iki gündür, o yemekten beri böyleydim. Kendime gelemiyordum, sebebi ise hiç kabul etmek istemesem de belliydi.

Hwang Hyunjin..

"Baram, yemekhaneye gidiyoruz gel sen de."

Tüm dengem altüst olmuştu, adam akıllı düşünemiyor, odaklanamıyor, dalıp gidiyordum. Aklımda o sahne durmadan dönüp dolaşıyordu, zihnim tamamen işgal edilmişti. Onu o kadar yakından görmek, bana hiç ama hiç iyi gelmemişti.

Aklımı kaçırmak üzereydim resmen..

"Baram?"

Omzuma bir elin dokunduğunu hissettiğimde, gözlerimi pencereden çektim ve omzuma dokunan kişiye doğru döndüm afallamış bir ifade ile. Çocukların bana tuhaf bir ifade ile baktıklarını gördüğümde, gözlerimi kırpıştırıp boğazımı temizledim.

"Evet, evet gidelim."

Ensemi kaşıyarak ayağa kalktım ve seri adımlarla yürümeye başladım, diğerleri arkamda kalırken. Sınıfın kapısına ulaştığımda, arkama döndüm ve hâlâ aynı yerde durduklarını farkettim o an.

"Gelmiyor musunuz?"

Hepsi birbirine bir bakış attıktan sonra, arkamdan yetiştiler ve böylece beraberce yemekhaneye doğru yol almaya başladık. Yol boyunca yine onlar kendi aralarında konuşurken, ben sessiz kaldım. Hiç alışık da değildim şu hâlime, ben hiç bu kadar sessiz kalmazdım kendi grubum içinde.

Dengemi altüst ettin Ikigai, aish..

"Jisung, koş sıraya gir yer ayır bize!"

Jisung Jaemin'in konuşması ile asker selamı verip koşarken, arkasından güldük hepimiz. Biz de ilerleyip Jisung'un arkasında sıramıza geçtik. Biz gelesiye çoktan bir sürü öğrenci geçmişti bile sıraya, bu yüzden önden birimizi gönderiyorduk işte. Daha kolay sıraya geçelim en arkaya kalmayalım diye.

Başka türlü mümkünatı yok alamazdınız istediğiniz yemekleri, size sıra gelinceye kadar bitmiş olurdu çoktan.

Sıra nihayet bize gelince, tepsilerimizi alıp teker teker istediğimiz yemekleri aldık hepimiz. Yemek alma işi bitince, boş bir masaya geçip oturduk ve yemeye başladık yemeklerimizi.

"Baram, sen iyi misin?"

Başımı tepsiden kaldırıp Jaemin'e baktım şaşkınlık içinde. Diğerlerine baktığımda, onların da dikkatinin üzerime çekilmiş olduğunu gördüm. Yutkundum ve gülümsemeye çalıştım, ne kadar başarabilirsem.

"Neden ki?"

Sorumun üstüne Sanha girdi söze.

"Neden mi? O yemekten beri böylesin, dalıp gidiyorsun sürekli. Bir sorun olduğu çok belli."

Sorun vardı çünkü.

Gülümsemeye çalıştım elimi sallayarak, bu konu hakkında konuşmayı hiç ama hiç istemiyordum doğruyu söylemek gerekirse. Zaten kafamda yaşıyordu o anlar, bir de şimdi anlatırsam hepten gündemimiz bu olurdu. Hayır, hiç gerek yoktu.

"İyiyim, çocuklar. Çok iyiyim, haha."

"İyi.. Öyle olsun bakalım. Nasıl olsa ortaya çıkar eninde sonunda."

Ikigai | Hwang Hyunjin Where stories live. Discover now