¹⁴

416 60 31
                                    

"Baram! Geliyorlar ne yapıyorsun?!"

Jaemin'in bağırışı ile yerimden sıçrarken, sertçe yutkundum. Aynı saniyeler içinde kahramanım saf dışı kalırken, gözlerimi kapattım birkaç saniyeliğine. Bir elimle alnımı sıvazlayıp, sıkıntıyla bir nefes verdim. Maça başlamamızın üzerinde daha beş altı dakika kadar zaman geçmişti ve takım benim yüzümden yeniliyordu. Şimdiye kadar çoktan altı kere öldürülmüştüm ve kill sayım sıfırdı.

Odaklanamıyordum..

"Baram lütfen kendine gel artık, kaybediyoruz."

Sanha'nın gergin sesi kulaklarıma ulaştığında, iç geçirdim ve başımı salladım belli belirsiz. Deniyordum, elimden geleni yapıyordum ama bir türlü oyuna veremiyordum kendimi, içimdeki sıkıntı engel oluyordu oynamama.

Hepsi onun suçuydu.. Ikigai'nin.

Bekleme süresi bittiğinde, üsse ışınlanan kahramanımı hareket ettirmeye başladım. Beynim çalışmıyordu sanki, nereye gideceğimi ya da ne yapacağımı bilmiyordum. Rastgele oynuyordum resmen, ve sıralı moddaydık..

"Baram çık artık oradan, yardıma ihtiyacımız var!"

Allak bullak kafam ile ilerledim diğerlerinin yanına, karşı takım birlik içinde saldırıyordu bizimkilere ve bize göre daha fazla kasılmışlardı. Böyle devam ederse(m) kaybedecektik..

"Jae ultiyi at çabuk, dayanamıyoruz daha fazla!"

Jaemin destek kahramanı olan Estes ile hepimize can basarken, zar zor alt etmiştik karşı tarafı. Kendimi ciddi şekilde zorluyordum düzgün oynamak için, ama sanki boşa uğraşıyordum. Kafam bambaşka şeylerle doluydu.

"Kulelere girişin, kaybedecek vaktimiz yok. Böyle giderse kaybedeceğiz."

Jaemin'in söylediği şey ile yutkundum yeniden, içten içe öyle kötü hissediyordum ki.. Resmen benim aptallığım yüzünden oluyordu bunlar, güçsüz benliğim yüzünden oluyordu. Her şeye burnumu sokmam yüzünden oluyordu.

Hwang Hyunjin yüzünden.

"Baram, Jisung ile ilerle. Kafan yerinde değil, tek gitme."

Jaemin'in konuşması ile başımı salladım onaylar şekilde, sonrasında sağ taraftan ilerleyen Jisung'a katıldım. Jisung orman kısmından da bir yandan kasılırken, ben de minyonlar ile kulelere ilerliyordum. Lordun doğumunun yaklaştığını gösteren sinyal ekranda yansıdığında, gözümle de bir yandan küçük haritayı kontrol etmeye devam ettim. Büyük ihtimalle lorda saldıracaklardı çünkü, gözümüz orada olmalıydı.

"Chae, Sanha, gözünüz lordda olsun. Oraya doğru hareket ediyorlar."

Chaewon ve Sanha, Jaemin'i onaylayarak lordu kontrol etmeye başladılar. O sırada Jaemin de onlarla beraber ilerliyordu, çünkü destek her an lazım olabilirdi.

"Baram, şu an çoğunluk lord üzerinde toplanmış durumda. Farkettirmeden ilerleyip üssü alalım." Jisung'un önerisi ile derin bir nefes verdim ve onu onaylayarak arkasına takıldım.

Dediği gibi şu an dikkat lord üzerindeydi ve sanırım şu an kimse haritaya bakmıyordu. Elimize geçen şans ile Jisung'la kuleleri yıkmaya başladık. Bir yandan da haritaya bakmayı ihmal etmiyordum çünkü sağda solda çalı içinde gizlenmiş olan düşmanlar olabilirdi.

"Chae, sağında!"

"Tamam hallettim."

"Az kaldı hadi!"

Chaewon, Jaemin ve Sanha'nın heyecanlı sesleri kulağıma dolarken, Jisung'la ben ölüm kadar sessizdik ve ikimizin de dikkati sadece ilerlediğimiz yoldaydı. Açıkçası şu zamana kadar nasıl farketmemişlerdi bizi bilmiyorum ama, sanırım bugün bize sunulmuş olan şanstı bu. Bu şansı da dibine kadar kullanıyorduk şu an.

Kısa süre içinde lordun alındığını belirten bildirim ile alt dudağımı dişledim ve küçük haritaya baktım. Çocuklar almıştı lordu ama bir sıkıntı vardı ki, şimdi tüm gözler bu tarafa doğru kayacaktı.

"Baram, şu kuleyi de indirelim geriye üs kalıyor. Tek başımıza girersek hoş olmayacak, üsse ışınlanıyorlar şu an. Direkt önümüze çıkacaklar."

"Haklısın. O zaman o sırada orman keselim, lordla beraber gireriz."

Jisung'la kendi aramızda konuştuktan sonra, dediğimiz gibi üs öncesi son kuleyi de yıktık ve hızlıca geriye kaçıp ormana girdik. Biz geride orman keserken lordun yola çıktığını belirten sinyaller ile alt dudağımı dişledim heyecanla, sanırım en heyecanlı kısımlar hep bu kısımlar oluyordu.

Savaşın son dakikaları.

"Takım, toplan!"

Jaemin'in önderliğinde hareket edilmeye başlandığında, biz de Jisung'la ormandan çıkıp yanlarına katıldık ve heyecan giderek artmaya başladı. Hâlâ iyi oynayamıyordum, dikkatim dağınıktı ama elimden ne geliyorsa yapıyordum şu an. Şu an kafamı biraz olsun toplamış olmam ise, tamamen Jisung sayesindeydi..

"Chae, orta koridora uç hemen! Birileri oradan ilerliyor!" dedi Jaemin, hâlâ lordla beraber ilerlerken.

"Anlaşıldı!"

Chaewon orta koridora giderken, biz de ışık hızında hareket eden parmaklarımız ile var gücümüzle savaşıyorduk. Sanha ve Jaemin biraz önde ilerlerken, Jisung önümde bana kalkan oluyor ve düşmanı kesmeme yardımcı oluyordu.

"Hadi Baram! Bastır!"

Jisung'un destek veren sesi ile gülümsedim burukça, hemen ardından tutmuş olduğu iki düşmanın üzerine gönderdim saldırıyı. Canları azalmıştı çoktan, son darbe ile de başarmış ve kesmiştim ikisini de.

İkide iki.

"Evet, işte bu kadar!"

Jisung bir elini havaya kaldırıp yumruk yaparken, başımı iki yana sallayarak güldüm hâline. Çoğu zaman şapşaldı, çekilmezdi ama.. Bana en çok destek veren, yanımda duran da kendisi olurdu hep.

Jisung, arkadaşım olduğu için çok şanslıydım..

"Az kaldı dayanın!"

Saniyeler içerisinde terler dökmüş olduğumuz savaş karşı takımın üssünün parçalanması ile sona ererken, bir coşku hâkim oldu ortama. Çocuklar yine ayağa kalkıp debelenirken, kafamı koltuğa yasladım ve gözlerimi kısa süreliğine kapatıp yutkundum rahatlama hissi ile.

Benim yüzümden kaybedecekler diye çok korkmuş ve berbat hissetmiştim, ve biliyordum ki bugün yalnızca şansım yaver gitmişti. Bir de Jisung'un yardımıydı kazanmamıza vesile olan elbette. Eğer böyle devam edersem, bir dahaki sefere şansım yaver gitmeyebilirdi.

Kafamı toplamam gerekiyordu, acilen.

"İyi misin?"

Gözlerimi açıp yanıma baktığımda, Jisung'un bana endişeli gözlerle baktığını gördüm. Gülümsedim ve başımı salladım olumlu yönde.

"İyiyim," dedim burukça tebessüm ederken.

O bana gülümserken, derince iç geçirdim elimi omzuna koydum. İyi ki, dedim içimden.

İyi ki arkadaşımsın.

"Teşekkür ederim Jisung, sen olmasaydın tamamen kopmuştum.."

Ikigai | Hwang Hyunjin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin