²⁴

411 58 87
                                    

Fırtına öncesi sessizlik.

İçinde bulunduğum durumu ancak böyle tarif edebilirdim sanırım. Başka nasıl açıklanırdı bilmiyorum, ama hiç hoşnut değildim şu an. Karşımda bana imalı imalı bakan beden bana hiç ama hiç yardımcı olmuyordu, sinirlerim fena halde bozuktu.

"Bu buluşmayı ayarladığımız cidden çok iyi oldu, değil mi Chan?"

"Öyle cidden hyung, bu sayede çocuklar da birbirleri ile tanışmış oldular. Her şeyden önce arkadaşlıktır önemli olan, değil mi?"

Arkadaşlık? Hah.

Karşımda bana arada imalı bakışlar gönderen bir şahıs varken, sinirlerime hâkim olmak çok zordu. Bilerek geçmişti karşıma, oturabilecek onca boş yer varken o gitmiş ben nereye oturduysam karşısına geçmişti. Yetmiyormuş gibi otururken de gözleri bendeydi.

Ah o sırıtan suratına bir yumruk atabilseydim..

"Çalışmalar nasıl gidiyor hyung?"

"Tam başlayabildiğimizi söyleyemem, daha yeni girdiler sektöre. Biraz vakit alacak gibi, yavaş yavaş gireceğiz işe."

"Ah doğru ya.. Alışabildiniz mi yurdunuza? Epey zor olmuştur bir anda yeni düzene girmek."

Gözlerimi malûm şahıstan çekip menajer Chan'a doğru döndüğümde, soruyu bize sormuş olduğunu anladım. Gözleri hepimizde gidip geliyordu, yüzünde samimi bir gülümseme vardı.

"Ah, evet efendim. Biraz zor oluyor ama, üstesinden geleceğimize eminim. Teşekkür ederiz.."

Jaemin hepimiz adına soruyu cevapladığında, menajer Chan gülümsedi ve başını aşağı yukarı sallayarak bizim menajerimizle yaptığı sohbete geri döndü.

Menajer Chan, yani Bang Chan, tam da karşımızda duran takımın menajeriydi. Hepsi bu da değildi, menajerlerimizin uzun zamandır süren bir arkadaşlığı olduğunu öğrenmiştik. Şok üstüne şok yaşıyordum resmen bugün, sonu gelmiyordu bir türlü.

Lütfen şu gün bitsin artık.

"Baram.. Çocuğu öldürecekmiş gibi bakmaz mısın artık lütfen? Takım arkadaşlarının da dikkatini çekiyorsun şu an."

Başımı sağıma doğru çevirdim, ve Sanha'nın bir bana bir de karşı takıma baktığını gördüm endişeli bir yüz ifadesi ile. Kaşlarımı çattım bu duruma karşılık, ne zaman Hyunjin'e bakmaya başlamıştım ki ben? En son menajer Chan'a bakıyordum..

"Aish.. Hayır."

Başımı iki yana doğru salladım, gözlerimi kırpıştırırken. Sanha bu davranışıma karşılık bana şöyle bir bakmış sonra da başını iki yana sallayarak önüne dönmüştü. Derin bir nefes alarak önümdeki yemeğe odaklanmaya çalıştım. Bakışlarımı tabağıma odaklayarak çubukları elime aldım ve birkaç lokma aldım yemeklerden.

Ne zaman bu kadar acıkmıştım ben?

"Sizde nasıl gidiyor Chan? Başladınız mı antrenmanlara?"

Başımı hafiften kaldırıp menajer Chan ve takımına doğru baktım. Menajer Chan yine samimi gülümsemesini sunarken, başını salladı gururla.

"Hyung, bizim çocukları biliyorsun. Oyun oynamak onların yaşama sebebi."

Gözlerim yine malûm kişiye kaydığında, önündeki tabağa bakarken sırıttığını gördüm. Elimdeki çubukları sıkarken, gözlerimi kıstım hoşnutsuzluk ile. Gerçekten sinirimi bozuyordu bu çocuk, nasıl başarıyordu bilmiyorum ama her hareketi batıyordu gözüme.

Ben ona öylece bakarken, aniden kafasını kaldırıp bana bakması ile gözlerimi kaçırdım ve tabağıma döndüm seri şekilde. Aish.. Kendimi rezil etmekte üstüme yoktu cidden, mükemmel cidden.

Ikigai | Hwang Hyunjin Where stories live. Discover now