1

615 19 10
                                    

"Minho ile Jisung geçen haftalarda ayrılmış" dedi Hyunjin yanlarından geçerken bir adam, "Ship resmen batıyor. Jisung çok ağlıyormuş, odasında. Arkadaşı da geliyormuş, tuhaf biriymiş diyorlar. Yalnız başına kalınca hiç belli etmemişti ama Minho terk etmiş diyorlar. Odasının kapısı açılınca birimiz baksın, Jisung neden odasında-"

Hyunjin kulaklığını düzeltti, son ses dinlediği müziğin bitmesini bekledi. Şarkılara olan aşkı bitmezdi.

Anne bir suçluya aşığım
Ve bu tür bir aşk mantıklı değil, bedenseldir
Anne lütfen ağlama, iyi olacağım
Bütün sebepler bir yana bunu inkar edemem, ben bu adama aşığım.

Bluetooth kulaklığını boynuna indiren Hyunjin kapıyı nazikçe çaldı. Kemik çerçeveli gözlüğünü nazik burnuna sabitledi ve oduncu gömleğinin en üst düğmesini hafifçe açıp boynunu büktü rahatlamışçasına.

İçeriden sakin bir gel izni geldiğinde Hyunjin yavaşça valizini sürükledi içeriye. Jisung'un yüzüne baktı, başını eğdi çünkü Jisung kulaklıklarını çıkarmıyordu. Boştaki yatağın yanına yürüdü. Valizi kenara koyup oturdu yatağa. Hafif, bir kez zıpladı ki Jisung gülümseyerek kulaklığını çıkardı.

"Selam!" diye şakıdı Jisung, "Sen şu yeni eleman olmalısın! Dilimi anlıyor musun, İngilizce mi konuşmalıyım?"

Hyunjin tatlı bir kıkırtı bıraktı.

"Üniversite için Çin'e gittim sadece, ben Koreliyim. Ama değişiklik olsun diyorsan Rusça da biliyorum. Ayrıca hava atmak gibi olmasın da"

Jisung onun elindeki ayıcığı izlerken güldü. Bakışlarını kaldırdı, "Evet?" diye sorguladı. Hyunjin ayıcığı gördüğünü gördüğü Jisung'a gülümsedi.

"Bay Yeşil ile tanış" dedi sükunetle, "Bebeklik ayım!"

Jisung ayağa kalktı, kulaklığı kenara koyup ayıcıkla sahibine doğru yürüdü. Olayı çok komik bulmuştu ama Hyunjin antika duruyordu zaten, bu ayı işi şaşırtıcı değildi. Bunu belli edecek de değildi, Jisung asıl ayı olan değildi.

Elini uzatıp ayının patisini tuttu, hafifçe salladı.

"Ben Jisung~" dedi aegyo ile, "Sen de bir ara benim tavşan ile tanış!"

Hyunjin'in gözleri parladı. "Senin tavşanın mı var?!!"

Jisung eğilmeyi bırakıp Hyunjin'e baktı, güldü başını iki yana sallarken. Hyunjin gözlerini devirdi, şimdiden evinde gibiydi!

Yavaşça ayıcığı yana koydu, Jisung ile karşılıklı bakıştılar. Gözlüğünü düzelten Hyunjin karşısındaki kocaman neşe balonundan kaçırdı gözlerini.

"Sen işine bak, ben valizimi boşaltayım" diye teklif etti. Jisung şaka yaptığı belli olur bir şekilde alaycı selam verdi. Hyunjin buna kıkırdadı, eğildi valizini alıp yatağın üstüne koydu. Jisung uzanıp bir şeyler söylediğinde kulaklığını çıkaran Hyunjin onun dolapları silmesi için bez uzattığını fark etti, nazik bir şekilde uzanıp bezi aldı. Selam verdi, kulaklığı boynuna indirdi.

"Seslendim duymadın" dedi Jisung tatlı bir tonla, "Senden önceki baya pisti, muhtemelen böcek bulacaksın!"

Hyunjin şakasına gözlerini devirdi, Jisung sesli güldü. Hyunjin ona baktı, şimdiden çok sevmişti.

"Sürekli müzik mi dinlersin?" diye sordu Jisung kulaklığı göstererek, "Kıyak bir şeye benziyor şu zımbırtı"

Hyunjin kulaklığını düzeltti, cevapladı tatlı bir tonla.

"Müzik melodi de içerdiği için tat tuz katıyor sözlere. Acı mı? Belli eder. Neşe mi? Ben mutlu olmak için dinlerim müziği!"

"Eee" dedi Jisung. Hyunjin şaşırarak döndü ona, "Açmıyor musun merhaba şarkımızı?"

Hyunjin kıkırdadı, kulaklığı yatağın üstüne koydu.

"Aslına bakarsan yeni tanıştık" dedi, "O yüzden bizim bir merhaba şarkımız yok. Ama sana güzel bi şarkı açabilirim, uyar mı? Beni tanıma şarkımız olsun bu"

Jisung dudaklarını birbirine basıp keyifle onayladı, yatağında bağdaş kurup minik hoparlörlerini ayarlayan tuhaf elemanı izlemeye başladı. Kim derdi ki şimdi alay ettiği o tipi bir gün görmese günü acı olacaktı?

Hyunjin o sırada farkında bile değilken müziği açtı.

Jisung şarkıyı dinlerken kendi şarkısı ne olurdu düşündü. Minho ile ayrılalı bir iki hafta olmuştu, Jisung ağlamıyordu. Belki de bitmiş bir aşktı onlarınki, bir şeyler hep eksikti ve Minho sarma içerken bazen çok uçardı ve Jisung bu durumdan rahatsızdı. Biraz olsun kokudan, Minho o zaman inanılmaz bir şekilde düşman gibi kokardı.

Bittiğinde kurtulmuş gibi hissetmişti ilk üç gün. Başını kaldırıp karşısındaki onu izleyen adamı izledi o da. Minho beyaz tişört üstüne deri ceket giyerdi, dar kot pantolon çekerdi ve sigarası parmak uçlarında sergilenirdi. Hyunjin ise inekliğin ayak bulmuş haliydi.

Şu yeni adam ne kadar ilginçti. Şarkısını seviyor mu diye Jisung'u incelemekteydi. Jisung bunu sevimli buldu. Gülümsedi şarkı son notaları dökmüşken.

"İstenen biri olmanı dilerdim-"

"-Hyunjin"

"İstenen biri olmanı dilerdim Hyunjin-ah, senin kalbin parlıyor. Altından muhtemelen, neden yalnız kaldın sen?"

Hyunjin hafifçe kızardı ama cevap verecek bir şey de bulamadı. Önüne dönüp valizini boşaltmaya devam etti. Jisung kıkırdadı. Bu yeni adam cidden çok tatlıydı. Alay edilecek kadar saftı, alay edilecek tipteydi. Alay edilecek kalbe sahipti ve Jisung da alayla gözlerini devirdi, kulaklığını takıp arkasına yaslandı, laptobunu kucağına aldı. Gerisine yaslanıp gözlerini kapattı.

Yanakları al al olan masum Hyunjin ona kaçak bir bakış attı. Gözlüğünü tekrar burnuna yerleştirip çamaşırlarını dolaba yerleştirdi.

Minho ise barda elinde yarım kalmış bir sigara, önünde bir kadeh yarım içki ile kendinden geçmiş ve tavanı anlamsız bir şekilde izliyordu. Jisung ile ayrıldığı günden beri paket paket sigara içmişti.

Ama hiç ağlamamıştı, neden ağlasındı ki?

Attention // HyunHoSung ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin