6

143 5 10
                                    

Hyunjin tokatladı Jisung'un elini, sinirle odaya gözleri dolu dolu koştu. Fil arasında kalmış çimen gibiydi, kim kötüydü kim iyiydi? Jeongin neden gitmişti? Hayatında en değer verdiği, kardeşim dediği değer onu yere itenle gitmişti!

Jisung onu kovalamak yerine kantini gözden geçirdi. Bütün nefret ettikleri o pazar günü okula gelmiş gibiydi. Seungmin endişeli gözlerle izliyordu ama yanına gelmiyordu, Jisung nefret etti. Seungmin'den bile!

Hyunjin odaya daldı, Jeongin ile konuşması lazımdı. Buradan kaçması lazımdı, uzaklaşması! Jisung katili olmak istemiyorsa cidden, çabucak. O yüzden eline gelen çantayı sırtına taktı, dümdüz çıktı. Kapıyı bile kilitlemedi. Gideceği yer yoktu, bunu bir kendisi bir Jisung bilirdi.

Jisung ile konuştukları malikane hayaldi, şimdi Hyunjin sokaklarda tasmasından boşalmış bir köpek gibi işsiz gezmekteydi. Kimseyi ısırası yoktu, henüz. Daha uysaldı, sinirleri oynasa bile.

Ama Minho bankta oturmuş, bacak bacak üstüne atmış onu izlerken sigarasından bir fırt almakla meşguldü. Bu salak onu ne zaman fark edecekti? Bunu merak eden Minho Jeongin'in ayağa kalkması ile yayılmayı kesti. Hyunjin onları fark ettiğinde Minho'yu umursamadan Jeongin'in önüne geldi, gülümsedi.

"Üniversite seni badboy mu yaptı, beni çırptın üstünden? Bi tık kırıldım, senin için geldiğim bu şehirde yalnız kalmak üzdü beni"

Jeongin yutkundu, gülümsedi.

"Badboy falan değilim, Jisung kötü bir insan. Onun sana tatlı davrandığını biliyorum ama o başlarda hep melek-"

"Bana bahane üret mi dedim IN? Beni ittiğin gibi kaybettin dostluğumuzu. Birlikte duvara yazdığımız tebeşir vardı cebimde, çöpe atacağım!"

Jeongin bir anda yapıştı Hyunjin'in ellerine, Minho güldü sesli bir şekilde. İkili ona baktılar ciddi ciddi. Minho omzunu silkip bir fırt aldı sigarasından.

"Şununla arkadaş olmuşsun" dedi Hyunjin, dudak büktü, "Jisung'u seçiyorum IN"

Minho sigarasını bacağına panikle düşürdü. Jeongin ona döndü, sigarayı alana kadar Hyunjin çekmiş gitmişti.

"Nasıl Jisung'u seçer?!!" diye gözleri kan çanağına dönerken büyüdü Minho'nun.

"Kışkırtıyoruz, Jisung da delirmiş gibiydi. Benim sevgim ona bir tehdit bile değildi ki, neden deli- yah Minho!"

Minho Hyunjin'e kafayı böyle taktı. Hyunjin bir cafede saatlerce müzik dinleyip başını hiç kaldırmadan yattı. Bir americano soğudu, yenisi geldi. Minho izledi ve Jisung gelmedi. Aramadı da. Minho bilemezdi, tek yollu iletişimin şimdiye kadar yeterli geldiğini, onların şarkı paylaşan bir ilişkiye sahip olduğunu.

Hyunjin numarasını emek emek bulmuş Jisung'un numarasını tanıdı. Yine de açtı.

"Efendim?" dedi sakin bir tonla.

"Neredesin, alayım seni?" diye sordu Jisung tatlı, alttan alan bir tonla. Hyunjin güldü yattığı yerden.

"Jeongin ile kavga ettim, seni seçtim. İnsanıma karşı bir sıfır oldun Han Jisung, beni Flow Cafe'den al. Yarım saat içinde yok olacağım, göze de al!"

"Küfür etme bir daha, aklımı aldın!" dedi Jisung kıkırdarken. Hyunjin de güldü.

"Bakarız" diye kendince onayladı, "Gel buraya hadi, bak kahve ile sarhoşum!"

"Tatlış!" diye çığlık attı Jisung, Hyunjin'in tüm siniri yine eridi. Kıkırdadı, telefonu el yordamı ile kenara koydu. Gözlerini tekrar kapattı, kapatırken Minho'yu gördü, Minho onun aklını aldı!

Hayal olmalıydı ama Hyunjin gözlerini açamadı. Gülüşü düştü, telefonunu sıkıca sardı.

Jisung masada Hyunjin'in karşısına oturdu. Hyunjin gözlerini açtı.

"Bazen de olsa uyusan" dedi şefkat dolu bir sesle Jisung, "Cidden biraz uyusan keşke"

Hyunjin gülümsedi, yavaşça çantasını ara sandalyeden aldı, mırıldandı.

"Çok fena uyku bastı, sırtında taşı beni. Odamıza ışınla ya da"

Jisung kıkırdadı, dışarıda direkt taksiye el etti. Hyunjin hafif şehla, gülümsedi. Jisung onun çantasını aldı, sırtına taktı. Minho ikisini dikkatle izledi. Sapık bir takipçi olmak istemezdi ama kaderi bu yönde çalışıyor gibiydi.

Bunu değiştirmenin tek yolu!

Hyunjin ineğiydi!

Minho evinin yolunu tuttu, yolda bir iki dal sigara içti. Sonra içeri girdi. Jeongin hesap sormaya gelmiş gibiydi, ayağa kalktığında Minho çenesini kaldırıp gülümsedi.

"Vur" dedi, "Vur IN, gelecek için"

Jeongin yumruğunu şaşkınca indirdi. Minho alayla gülümsedi.

Hyunjin o gün güzel uyudu, Jisung bağdaş kurup onu izledi. Kulağında onun bugün attığı şarkı vardı, Jisung alay ederken onun çocuksuluğunu sevmemiş değildi ki. Minik bir oyunda kullandığı kesindi ama Jisung asla, hayır Hyunjin'i sevmişti.

Şarkı tekrarlayıp dururken Jisung yavaşça yana düştü ve uyuyakaldı. Rüyasında Hyunjin ile tavşanını tanıştırıyordu. Şansa bakın tavşanın adı Bay Kumral'dı.

Jisung'a kalsa Jisung Minho dışında birine bakmayacaktı. Sadece Minho biraz sigara alkol azaltsa onların işi tamamdı. Ama rüyasında Hyunjin onu tokatladı. Jisung ağlayarak uyandı.

Hyunjin hâlâ uyuyordu, saat altı civarında Jisung kalkıp onun yanına süzüldü. Hyunjin'in kolunu kaldırıp içeri girdi ve kolu bıraktı. Hyunjin kımıldadı, Jisung kaçmadı. Ne yaptığını biliyordu. Kabus gördüm diyecekti, Hyunjin tabii ki tamam diyecekti. Ne zaman Hyunjin Minho hakkında bir şey sormuştu ki. Meraksız inek!

Jisung sevgiyle gülümsedi bu duruma. Gözlerini kapattı.

Sabah Hyunjin -bir saat sonra kadar- uyandı. Kollarının arasında saçlarından nane kokusu sızan bir adamla uyanmak her zaman bi tık heyecan vericidir, yani Hyunjin için, bu Jisung ise. Anladınız siz onu.

Hyunjin panikle Jisung'u yataktan aşağı attı, oturur pozisyona gelip aşağı baktı kocaman gözlerle. Jisung saçının yarısı havada, tek gözü kapalı, gülümsedi.

Hey, sen bizim Hyunjin'imizi öldürmeye mi çalışıyorsun?

(eh biraz başarıyorsun)

Attention // HyunHoSung ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin