17

88 5 11
                                    

Kullanılmak.

Hyunjin başı dönerken öpücüğü sürdüren Jisung'u üstünden silkmek istedi. Öpücük hiç de içten değildi, Hyunjin gözlerinin dolmasını engelleyemedi.

Yine de itmeden ağladı, bekledi. Jisung fark edecekti, yaptığı şeyi!

Jisung gözlerini açtı karşılık alamayınca, Hyunjin yavaşça gülümsedi. Herkes onlara bakarken Jisung'unu rezil edecek değildi.

"Başım dönüyor" diye attı kafasından "Oturmam lazım. Sen eğlen Jisung'um"

Jisung'un kollarından kayarak çıktı Hyunjin, başı cidden ihanetle dönüyordu. Yapacaklarını biliyordu.

Mesele bir zarar vermek miydi, kendini masada Minho'nun yanında, eli alnında buldu. Jisung şaşkınca bakarken Minho eğilip sordu.

"İyi misin Hyunjin-ah?"

"Başım dönüyor" diye açıkladı kendini Hyunjin, "Çıkacağım birazdan, kusura bakma sen de. Senin Jisung ile kavga ettiğini unutup çağırdım yanımıza"

"Salak Jisung, neden kızarıyor seni izlerken? Deli edici!" dedi Minho dişlerinin arasından.

Hyunjin kıkırdadı.

"Jisung benim sevgilim, aptal" dedi kesik bir nefesten sonra, "Galiba yani"

Minho güldü, Hyunjin gülümsedi. Başını kaldırıp ileri baktı. Jisung yanına bir bardak su ile geliyordu. Hemen gülümsedi, suya uzandı.

Jisung ciddi bir ifadeyle avını izlerken içinin bir tuhaf olduğunu hissetti. Şimdi kaldırsa, samimi bir öpücük verse geri alabilir miydi tüm aciziyetini?

Minho baksa da önemli değildi, kırdığı kalp bir değil ikiydi!

Minho onun gözlerindeki hüzünlü sevgiyi gördü, Hyunjin'i itekledi. Hyunjin suyu almış bir şekilde dönüp ona baktı. Minho uzanıp kulağına elini koydu, fısıldadı.

"Sevgilinden kaçıp bana gelebilirsin, seni üzünce"

Sonra ayağa kalktı, Hyunjin'in bozulmuş bir tutam saçını dikkatle düzeltti, Jisung'un gözlerinin içine baka baka kıkırdadı, gözlerini çekti.

"İyi geceler çirkin ördek" dedi. Dönüp ceketini aldı, gitti.

Yavaşça yanına düşen Jisung'a tek kaşını kaldırıp baktı Hyunjin.

"Söyle" diye emretti Jisung küskün bir sesle.

"Exine havanı attın mı? Barbie bebeğinle?" diye gülerek sordu Hyunjin.

Jisung'un kanı çekildi.

"Hyunjin" diye panikledi, Hyunjin ayağa kalktı.

"Soranlara başı ağrıdı dersin, seni sevdiğim günler adına öç almayacak, seni koruyacağım. Artık beni dışarıda da tanıma, bilirsin sen dışlamayı" dedi Hyunjin, kalkıp ceketini düzeltti. Sonra bunu komik buldu, kıkırdadı hüzünle, "Sana söylemek istediğim aşk sözcükleri, zaten kafam karışıktı. Kendine cici bak Jisung, sen sen ol başkası için birini harcama. Acıtıyor, anla"

Jisung onun bileğine tutundu, Hyunjin eli indirdi. Çekip çıktı. Jisung da çok kalamadı, dışarı çıktı.

Hava almaya çıkmış Minho elini dudaklarından sigara ile indirdi, Hyunjin'in hüzünlü duruşunu izledi sessizce. Hyunjin başını kaldırıp ona baktığında hüzünle gülümsedi.

Hyunjin yavaşça yanaştı ona. Sessizce beline sardı elini, konuşmadı, sarıldı her zamanki gibi.

Minho sigarayı atıp ezdi, onun beline elini attı, yürüttü sokakta. Taksi tuttular, partiden ikisi baş başa kaçtılar.

Hyunjin yağmur yağarken göğe baktı, karanlıktı ve sokak lambalarının ortasındalardı. Minho ıslanırken izledi sevdiği adamı. Hüznünden mi öpse, yoksa kavga mı etse dikkati dağılırdı?

Minho izledi, sırılsıklam olana kadar durdular kapının önünde. Hyunjin güldü göğe. Minho ise hüzünle izledi yine.

Hyunjin "Lan diye bağır kulağıma!" diye dönüp bağırdı Minho'ya. Minho irkilmedi bile, izlemeye devam etti. Hyunjin de konuşmaya.

"Kafamı karıştırmıştınız, bir kalbe iki kalp sığmazdı! Ama ben o partide sana da sarılmak istemiştim Minho!"

Minho minicik gülümsedi.

"İçeri girelim Hyunjin, üşüyeceksin, Ekim oldu" dedi sevgiyle, yaklaştı. Hyunjin onu itti ağlamaya başlarken neden ağladığını bilemeden. Belki de Jisung öptü diyeydi sadece, belki de iki adama kapıldığı içindi!

"Yaklaşmayın, ben zayıfım!" diye haykırdı Hyunjin bir anda, karnına darbe yemiş gibi eğildi. Minho elleri açık, hüzünle baktı. Sonra bir anda kucakladı onu, zorla eve soktu.

Hyunjin'i banyoya sokan Minho onu izinsiz soyundurdu. Havluya sardı, odasına yürüttü. Hyunjin burnunu çekti sessizce. Minho bir sweat ile pijama altı çıkardı. Onları nazikçe uzattı, arkasını döndü beş dakika önce soymamış gibi.

"Giyinip yanıma gel" dedi tatlı bir tonla, "Üzülmeyi hak etmiyorsun. Onun eski sevgilisi aldı mesajı. Ama mesajı taşıyan kuşun kanadı kırıldıysa ben tedavi eden olacağım. Çünkü ben kuşlara bayılırım"

Hyunjin yine burnunu çekti, gülerek onu tekmelemek istedi ama yavaşça havluyu indirip giyindi. Sessizce yaklaşıp Minho'ya sarıldı. Minho şaşırdı, dimdik kaldı.

"Özgür kalabilir mi, kanadı kırıldıysa bir kuş?" diye sordu bütün umutsuzluğuyla, "Ve ayrıldıysa onu kafesleyen insandan, acıdıysa?"

Minho dönüp Hyunjin'in omzuna koydu elini, gülümsedi.

"Şüphen olmasın, eski sevgilisine dönecek olan bir adama aşık kalamazsın. Kendine güzel aşklar bulmalısın-"

Hyunjin kıkırdadı başını çevirip. Minho dediğini fark etti ama Hyunjin pek anlamamış gibiydi. Yavaşça onu çenesinden tutup kendine çevirdi. Hyunjin itiraz etmedi.

"Hadi, dinlenelim. Ara tatilde benimle kal. Jisung ile olmak istesen de yanımda ol, biraz özlesin gelir o. Hep öyledir, tatlı adamın tekidir"

"Hani kötüydü?" dedi Hyunjin gülerek. Gözleri tam görmüyordu, ağlıyor olmalıydı. Bacaklarında derman kalmamıştı. Yavaşça düştü, Minho onu tutup yatağa bıraktı. Gidiyordu, Hyunjin bileğinden tutup mırıldandı.

"Beş dakika"

Minho o hisle hüznü bir kenara attı.

Attention // HyunHoSung ✔️Where stories live. Discover now