18

89 5 12
                                    

Jisung Hyunjin'e ulaşmak için her yolu denerdi, bu yollardan sonuncusu Minho ile yüzleşmekti. Bu nedenle Hyunjin'in yastığına kafasını basıp ağladı.

Minho sabah sessizce süzüldü Hyunjin'in yanından dışarı, üstünü düzenlice örttüğü adama sıcacık gülümsedi.

"Seni seviyorum çirkin ördek" dedi sevgiyle, saçını düzeltip odadan çıktı, utanmasa bir şarkı tutturacaktı.

Mutfağa geçtiğinde Hyunjin ağlamaktan şişmiş gözlerini açtı, uykusu zaten zordu. Bir de minik tıkırtılar...

Yavaşça ayağa kalkıp Minho'nun arkasına geçti, Minho cidden bir şarkı mırıldanıyordu. Hyunjin bir anda bağırdı.

"ASKER!"

Minho sıçradı, elindeki yumurta tavası kayıp yere yapıştı. Eli kalbinde, döndü Minho. Hyunjin sesli güldü. Onun gülüşüne bakan Minho elini zoraki indirdi kalbinden. Hyunjin güneş gibiydi, ısıttı ortamı. Minho sıcacık hissetti, güldü spatula ile saldırdı Hyunjin'e.

Hyunjin kafasını korusa ağzına, ağzını korusa beline yedi spatulayı. Gülerek kaçtı, Minho ocağı kapatıp kovaladı onu. Odada kıstırıp üstüne yürüdü.

"Bu neşeyi neye borçluyuz?" diye kaldırdı Minho spatulayı, dilini ısırdı vuracaktı ki Hyunjin kafasını onun karnına basıp onu iterken bağırdı.

"Lan hep mi ağlayacağım, az mutlu olayım! Kaç ay oldu, bir yalan, cidden seviyorum seni cümlesi bekledim ondan, bence üzülmeye değmezd-"

Hyunjin sustu, sonra daha yüksek sesle tamamladı, "Üzülmeye değmezdi!"

Minho onu kafasıyla iten manyağı seviyordu, duraksadı. Jisung bir yerde ağlıyor olmalıydı.

Aman siktir et, Hyunjin'in hüznü geçene kadar cezalı!

Minho kahkaha attı, bağırdı.

"Parti lan, parti!"

İkisi itişe kakışa sofra kurdular. Bir süre sonra gülmeleri geçti, oturdular.

İki gün sonra Hyunjin duvara dönmüş ağlıyordu bile. Minho çaresiz, izliyordu. Hyunjin konuşmadı. Minho yaklaşıp onu arkasından sardı, boynuna çenesini bastı. Derin nefes alıp sordu.

"Dışarı çıkalım mı?"

Hyunjin onun başını koluyla sardı, gülümsedi.

"Üzgünüm, aptallık ediyorum"

"Böyle söyleme, üzülmek doğal" dedi Minho, "Kötü bir ayrılık, kanadına bakayım? Kanıyor, biraz dikkatli olsana!"

Hyunjin gülümsedi, yavaşça çevirdi başını. Minho ile dudak dudağa geldiler. Hyunjin kıkırdadı. Nefesi Minho'nun yüzünü yaladı. Hyunjin konuştu.

"Sarhoş olmak nasıl bir his?"

"Aşka benziyor, kafan güzel oluyor. Ne oldu, sigara sonrası bir ilki daha mı yaşamak istiyorsun benimle?"

Hyunjin kıkırdadı, alnını Minho'nun alnına dayadı, kafasını hala tutuyordu, Minho nefesini tuttu. Artık cidden üzülüyordu, karşısındaki dağılırken onu çok seviyordu.

Yavaşça yanağına bir buse bırakıp onu sıcacık sarmak istedi, ama yapamadı. Alnında sevdiği adamın alnı, hareket edemedi. Yalnızca bekledi, Hyunjin'in hüznünün geçmesini. Bir umutla.

Hyunjin onu boynundan yakalayıp bir sır verir gibi fısıldadı.

"Minho, seni çok seviyorum desem inanır mısın?"

"Bunu söylemiştin" diye güldü ne yönde olduğunu anlamayan Minho. Hyunjin kıkırdadı, gözleri yanıyordu. Gözlerini sıkıca kapatıp açtı, odakladı.

"Artık cidden çok kötü durumlarım, sen benim tutunacak dalımsın. Eğer kırılırsan uçuruma yuvarlanı-"

"Gel içelim, seni adabıyla içireyim!" dedi Minho aşırı yakınlıktan topuklarken, hızlıca salona geçti. Hyunjin güldü gözlerini silerken, mırıldandı.

"Aptal" dedi, "Tam da cesaretimi toplamış, öpmek üzereydim!"

Minho tekilaları ayarlarken kalbinin ağzına sıçmak istiyordu, az yavaş at hayvan!

Elleri titreyerek limonları da ayarladı, Hyunjin salonun ortasında bağdaş kurmuş oturuyordu. Minho karşısına geçip "Belasın cidden" dedi gülerek.

Hyunjin bu duruma kıkırdadı.

"Yağmur yağıyor" dedi tatlı bir dille. Minho ona bir bardak iletirken "Tekila" diye tanıttı, "Sen hava durumu sunucusu musun amına koyayım, sürekli bi hava durumu?"

Hyunjin buna kafasını yere koyup katıla katıla güldü. Minho gülerken onu izledi sevgiyle. Hyunjin kafasını kaldırıp Minho'ya baktı. Ciddileşti, Minho sustu bir anda.

"Lan" dedi.

Minho sustu.

"Seni seviyorum hayvan, nesini anlamıyorsun?!!" diye bağırdı, bir bardağı kafasına dikti. Minho hemen limon uzattı.

"Ya çirkin ördek" dedi gülerek, "Zihnime sesinle kazınan bir seni seviyorum cümleciği, beni mükemmele inandırıyorsun yavaş gel!"

Hyunjin yandan bir şarkı açtı, gülüyordu sevgiyle. Beşinci shot sonrası başı dönerken konuyu hatırladı. Devam etti.

"Ben Jisung'u kalbimle", elini kalbine koydu. Minho gülerek izledi onu, "Seni tüm bedenimle seviyorum Lee Minho!"

Minho alayla onayladı. Hyunjin çığlık attı.

"Of aşık olmak gibi, kafam güzel!"

Minho onun kızarmış yanaklarını elleriyle basarak sıkıştırmak istedi, yavaşça, farklı izlemeye başladı Hyunjin'i.

Hyunjin bağırdı.

"LAN MINHO, SALAK MISIN MINHO?"

Minho ciddi bir şekilde dizlerinin üstünde sürünüp geldi onun önüne, bardakları kenara itti. Hyunjin onun tekrar, dibinde bağdaş kurduğunu gördü, sordu.

"Minho, Jisung beni sevdi mi?"

"Sevgisi gözlerinde birer mücevherdi" dedi Minho bir bardak daha uzatıp, "Şüpheni anlıyorum ama o seni çok sevdi-"

"MINHO BEN SENİ SEVİYORUM"

Minho şefkatle dizlerinin üstüne kalktı, Hyunjin'in gözlerini sildi sweatinin ucuyla. Gülümsedi.

"Ben de se-"

Hyunjin sinirlendi, kafa atmak falan istedi Minho'ya ama Minho ona boncuk gözlerle bakarken pek mümkün değildi.

Minho ayların verdiği platonik hisle, Hyunjin sarhoş olsa da bunu yapacaktı, Hyunjin'in dudaklarına dudaklarını bastı. Hemen geri çekilip endişeyle Hyunjin'e baktı.

Hyunjin elini dudağına koydu şokla. Bu öpücük çok sahici gelmişti, bir anda Minho'nun beline bacaklarını sarıp onu eğdi ve derin bir öpücük için dudaklarını Minho'nun dudaklarına sertçe bastı.

Sabah uyandıklarında aynı yatakta sarılıyorlardı.

Attention // HyunHoSung ✔️Where stories live. Discover now