13

87 7 7
                                    

Hyunjin Jisung ile kahvaltı yaptı, keyfi oldukça yerinde görünüyordu. Fazlasıyla heyecanlıydı, bir şeyler planlamaktaydı. Uykusu vardı, ama bunu çaktırmıyordu.

Jisung dersine giderken Hyunjin el salladı zıplayarak, önüne döndüğünde Jeongin ile göz göze geldi, Minho yandan izlerken gülüşü düşen Hyunjin ikisini aştı gitti. Jeongin seslenmedi, zaman verdi. Hyunjin ona dönecekti.

Hyunjin amfide başını kuru zemine basmış yatarken Minho içeri başını iki yana sallayarak girdi, neredeyse parmak ucunda geldi Hyunjin'in yanına. Çantasını yuvarlayıp ona yastık yaptı. Çenesinin altına aldı elini, mırıldandı.

"Jolene, unutma. Sen seversin ama ben bir daha asla. Tatlısın ama üzgünüm, seni sevmiyorum"

"Bu tatlı sözleri" dedi Hyunjin, alayla güldü onun elini tutup bırakmazken, "Neye borçluyuz?"

Minho irkildi, elini geri çekerken Hyunjin güldü gözlerini açıp, "Ben öyle her yerde uyuyamam Minho, bilmiyor gibisin"

Minho elini çırptı, kaçtı. Hyunjin dilini şaklattı.

"Sen kötü değilsen" diye mırıldandı kendi kendine.

"N-NE DİYORSUN KURBAĞA" diye haykırdı Minho. Hyunjin kahkaha attı, "Ne, kurbağa mı? Prensim ol muah?"

Minho onu göğsünden panikle yumrukladı, Hyunjin dramatik bir şekilde düştüğü için de panik yaptı üstüne. Hyunjin yerden bir asker selamı verdi, güldü. Minho onu bütün öfkesiyle çiğnedi. Ezilen Hyunjin'in keyfi sadistçe yerine geldi.

Minho elini tutup kalkan Hyunjin'e sordu sakinleşmiş bi şekilde.

"Ödevi nerede yapalım?"

"Evinde" dedi Hyunjin kesin bir dille. Minho nefes almayı kesip kocaman gözlerle ona döndü. Baştan beri sevmiyordu şu tipsizi, niye bi de kalbine indiriyordu?!!

"SENİ HABEŞ MAYMUNU" diye yarı bağırdı Minho, "GEL ÜSTÜME-"

"Harbi" diye konuştu Hyunjin samimi bir dille, "Yurtta yapamayız, oda arkadaşım benim götümü keser. Dışarıda odaklanamayız, senin bilgin yok"

"Haa" dedi Minho, elini kalbine attı. Hyunjin fark etmedi, güldü ona dönüp. Minho neden anın yavaş çekimde olduğunu anlamadı. Hyunjin gülümsedi, Minho afalladı.

"İnekten beyinsize bir ki?" diye tekrarladı Hyunjin onun önünde elini sallarken, Minho onun elini büktü, Hyunjin çığlık atarak gülüyordu ki hoca içeri girdi. İkisi ayrıldı.

"Ne diyordun?" diye sordu Minho sessizce.

"Seninle ilgilenmem lazım canım, onu diyordum, aklını alırım" dedi Hyunjin, durdu. Minho duraksadı, Hyunjin tamamladı.

"Eğer işini düzgün yapmazsan aklını alırım, dayak kim yiyor görürsün, elimin tersi pistir"

Minho kafasını sıraya koydu, gülüyordu. Hyunjin onun gülüşüne güldü, o da kafasını koydu. Dönüp birbirlerine baktılar.

Hyunjin sıcak hissetti, baskı altında kalmadan. Minho ise çıldırdı bu hislerine, düşündü.

JISUNG JISUNG JISUNG.

Ders bitince Hyunjin eşyalarını topladı, Minho ona bakarken gülümsedi.

"Lan bi şey soracağım" dedi Minho gülümsemeye karşılık.

"Sor ayı" dedi Hyunjin gülerek.

"Sen bana ne yedirdin?"

Hyunjin şaşırdı ama güldü sonrasında.

"Aşk tohumu ektim, şuraya" dedi, göğsüne koydu elini. Sonra alayla çekti gitti. Ama Minho hiç gülmedi. Hiç mi hiç gülmedi.

Jisung Hyunjin'in gelişi ile uyuyor taklidi yaptı, Hyunjin onu saçlarından öpüp gülümsedi.

"Ben geldim zalim insan" dedi gülümserken, "Çok uykum var, yemeği yemek için uyanmana beş dakika veriyorum. Yoksa beni kaldırma"

Jisung güldü.

"Salak" dedi Hyunjin onu hafifçe sallarken, "Benimle yemek yemek için takla bile atar mısın?"

"Atarım Hyunjin" diye güldü Jisung, "Uyuyor taklidi yapıp öpücük de kaparım. Ben kötü bir insanım!"

"Onu biliyoruz" diye gözlerini devirdi Hyunjin, "Ama ben mükemmelleri pek sevmem. Hadi yemeğe"

Jisung yataktan ayaklarını salladı, Hyunjin sevgiyle güldü onun bu haline. Birlikte yemeğe gittiler, Jisung Hyunjin yanındayken kendini bir canavar gibi hissediyordu.

Güçlü ama zarar veren, alev saçan ama aslında tatlı olan.

Kendini çok sorgulamıştı. Hyunjin'i öptükten sonra, belki bir iki hafta sonra terk edecekti. Ama nedense bu haftalar uzasa Jisung için sorun değildi. Hyunjin yanında mutsuz olunca Jisung üzülüyordu, yok muydu mutlu olmanın bir yolu?

Yemeği kalabalık artık dedikodu etmeyi bırakmışken karşılıklı gülerek yediler. Hyunjin için Jisung acı verici bir aşktı, bitmesi gereken. Ama acelesi yoktu, neden acele edecekti ki? Daha yüreğini tam yakmamış, mahvedip atmamıştı Jisung'u.

Hyunjin gülünce çok güzel olurdu, bütün okul bunu bilirdi. Gözlerinin önüne düşen dengesiz saçları gözlerinin elmaslarını saklayamazdı ve dudakları muhtemelen çilek tadındaydı.

Jisung düşündü bunları. Onun dudaklarına odaklandı, kocaman salonda bir adamın dudaklarına bakmaktaydı!

Gözlerini kaçırdı, neden Hyunjin'e olan sevgisi öpücük isteme raddesine varmıştı, oyun içinde Hyunjin'in tatlı oyunu!

Hyunjin yemekten sonra odada tüm gece huzurlu uyudu, dün onun umurunda değildi. Anı yaşa!

Jisung o gün Minho'yu çok da düşünmedi, onun yerine izledi Hyunjin'i. Aklından Minho geçince kalbi sızlıyordu ama izledi işte, Hyunjin'i!

Dayanamadı, Hyunjin'in olduğu yere yaklaştı, sordu.

"Hyunjin?"

Hyunjin hafifçe döndü, Jisung nedenini kendi bile bilmeden eğildi.

Ve Hyunjin'in dudak kenarına bir öpücük bıraktı.

Attention // HyunHoSung ✔️Where stories live. Discover now