19

96 6 8
                                    

Minho battaniye yumağını parmağıyla ittirdi, Hyunjin alttan çığlık attı. Ne şüphe, tatlı bir yumaktı!

Minho güldü, yumağı kucaklayıp yana düştü. Hyunjin hafifçe güldü ama Minho'dan çok utanıyordu. Çıplaktı, Minho alttan bir şort uzattığında Hyunjin ikinci çığlığı attı.

Minho sevgiyle çevirdi yumağı, başını bulup hava alsın diye odaya çıkarttı. Uzanıp alnına tatlı bir öpücük bıraktı.

"İstediğin zaman gel, ben okula gidiyorum. Evde kalamam benim çirkin kuğum!"

Hyunjin güldü, battaniyesine sarılırken uzanıp Minho'yu öptü, battaniyenin içine kaçtı. Minho da battaniyeyi pat patladı, keyifle dışarı kaçtı.

O da çok etkilenmişti, ne şüphe!

Odaları geçti, dışarı çıktı ve sokakları geçti yolları tatlı bir heyecanla aştı. Kalbi tuhaf atıyordu, sanki kırıktı ama soluk almak keyifliydi. Minho Jisung'un affedilmez bir günah işlediğini düşünmüyordu. Şimdi istemsizce keyfini onunla paylaşan yürek olmak istiyordu.

Jisung gözleri mosmor çıktı karşısına, okul koridorunda. Gülümsedi ölü gibi.

Minho karşısına geldiğinde dedikodular, fısıltılar yükseldi. İkili birbirine bakarken rüzgar esti, Minho saçları havalanan Jisung'u izledi. Jisung çok ağlıyormuş, odasında. Arkadaşı geliyormuş. Adı Hyunjin'miş. Öyle diyorlar.

Geçmiş ikisinin zihninde çalkalanırken Jisung gülümsedi, ölü gibi.

"Senin için bir cana kıydım" dedi solukça, "Sen ise onu korudun bebek korur gibi. Ölen aslında bendim"

Minho zayıfça gülümsedi, Jisung'un güzel gözlerini izledi. Ne de çok özlemişti. Elini kaldırdı, Jisung bir adım geri attı.

"Mutlu-" dedi, sözünü hıçkırık kesti, "Ben böyle olsun istemedim, biraz kıskanıp bana dön istedim. Söyle, onu da çok sevdin mi Lee Minho, onu da sarılıp aşkına ikna ettin mi?"

Minho nefesini tuttu, gözleri dolarken gülümsedi.

"Seni çok seviyorum, bir tanem" diye kesik kesik mırıldandı, "Kendine neden dikkat etmiyorsun?"

Jisung güldü.

"Sen kendini alkole verdiğinde bana acil dön diye araya Hyunjin'i soktum. Sen ne yaptın, onun baş tacı oldun! Söyle, mutlu- mutlu-"

Jisung sustu, döndü gitti.

Minho ise orada kalakaldı, keşke o an Hyunjin arasaydı. Ama Hyunjin utanmakla meşguldü, bu nedenle aramadı. Minho adımını geri çevirip barına çevirdi. İçeri girdi, masasına oturdu.

Ağır ağır tüketti alkolü, kanına karışan zehri böyle yok edebilirdi. Sigarayı canı istemedi, kendine sarma satın aldı, onu da içmedi. Aklı allak bullaktı, Hyunjin gülerken o kadar tatlıydı, Jisung neden zehir acısıydı?

Eve zil zurna sarhoş olup giden Minho anahtarla kapıyı açamazken Hyunjin kapıyı ona açıp dikkatle izledi Minho'yu. Minho güldü.

"Hoppa!" diye ellerini iki yana açıp Hyunjin'i boynundan sararak sokağa çekti, "Kimin de kuğusu bana gelmiş! Duydun da mı geldin, çünkü ben cidden çok üzgündüm!"

Ekim yağmuru onları ıslatırken Hyunjin üzgün olma sırasını Minho'ya bıraktı, ciddi bir ifadeyle devam etmesini bekledi. Minho devam etti.

"O köpek beni üzdü, ben bugün çok mutluydum! Benimle birlikte, sendin o, vardın, benimle, sen?"

Hyunjin güldü, onun yanağını ıslak ıslak okşadı şefkatle.

"Üzmüşler bi tanemi!" dedi enerjik bir şekilde. Minho dudaklarını birbirine basıp onayladı başıyla, Hyunjin güldü onun başını göğsüne basarken. "Üzgün sarhoşla ne yapılır biliyor musun Minho?" diye sordu.

Minho kafasını kaldırıp Hyunjin'e baktı.

"Bir arkadaşım vardı, çok içer ağlardı. Bi adam için" dedi Hyunjin onun saçını sevgiyle tararken, "O dansa bayılırdı. Ne zaman benimle dans etse onu bir gülme alırdı"

"Eee?" diye merakla sordu Minho, onun çocuk ruhuna güldü Hyunjin.

"Eee, senin için bir şarkım var. Partide dans edersin benimle sanmıştım. Açayım mı?"

"Aç" diye kısacık istedi Minho. Hyunjin sevgiyle bir adım geriledi, telefonunu yağmur altında açtı. Şarkıyı ayarladı, ekranı silip telefonu cebine attı.

"Tatlı tatlı yaklaş bana, sanki hiç adım atmamışsın gibi bir aşka" diyerek güldü Hyunjin kollarını açarak. Minho güldü, kollarına düştü Hyunjin'in.

Hyunjin onu bebek gibi sevdi, yavaşça çevirdi. Bedeni pelte gibi olan Minho sadece gülüyordu, modu düzelmişti.

Hyunjin onun burnundan bir buse kopardı, Minho buna çok güldü. Gülerken ona sarılıp dik durmaya çalışıyordu, Hyunjin için bu çok softtu.

Hyunjin onu içeri taşıdı, Minho yalpalarken aşkla ilgili bir şeyler saçmaladı. Hyunjin kaale almadı, onu ıslandı diye soyundurup yatağa sıkıştırdı, yanına uzandı.

Kulağında deli dolu bir müzik vardı, Minho uyurken döndü onu izledi. Aklına ağlayan karamel saçlı biri geldi. Gülümsemesi düşen Hyunjin kulaklığı çıkarıp Minho'ya sokuldu, gözlerini kapattı.

Minho sabah uyandığında Hyunjin gitmişti. Ne saçmaladı da adamı yolladı evden, çıplak olma nedeni neydi, nasıl gelmişti eve falan, bilemedi.

Telefonundan tatlı, romantik bir ezgi yükselince Minho bir hata yapmadığını fark edip gülerek battaniyesine sarıldı. Odun parfümü kokan, Hyunjin kokan battaniyesine.

Jisung ise işte bu sefer Hyunjin'in karşısındaydı. Hyunjin yana çekildi ama üstüne gelen adamın ifadesini görünce gözlerini ondan ayırmadı.

"Sana kapıldım" dedi Jisung direkt, "Korktum kendimden sonrasında"

"Neden?" diye soğuk bir tonla sordu Hyunjin.

"Sen olmamalıydın aklımda" dedi Jisung.

"Neden?" diye sordu Hyunjin.

Jisung hüzünle gülümsedi, gidiyordu ki Hyunjin fısıldadı.

"Bir dakika daha ver bana. Çok özledim, bakayım bir dakika daha!"

Jisung şaşırdı, döndü yüzünü Hyunjin'e. Hyunjin gülümsedi hüzünle, bakmadı yine de.

"Bakamam, üzgünüm. Bakarsam alev alır kırık kalbim. Ama lütfen mutlu ol, Han Jisung" dedi, "Seni affettim çünkü bu yemi bilerek yuttum, bu tuzağa seve seve gittim. Suçlu değilsin, lütfen yüzüne bakamadığım her an inadıma mutlu ol"

Jisung gözleri kayarken odasına kaçtı, kapıyı kilitledi, yere düştü.

Ne acı!

Bu hikayede kötü olan olmuştu!

Attention // HyunHoSung ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin