15

86 5 10
                                    

Parti günü yaklaşırken Hyunjin Jisung'un kendisini kutuda sakladığını daha çok fark ediyordu, Jisung gaddar bir aşıktı ve aşkını insanlarla paylaşmayacaktı, belliydi.

Hyunjin onun yanında koyu bir makyajla geziyor gibi hissediyordu kendini, gülerdi eğlenirdi, severdi ve sevilirdi ama bunlar rolden ibaretti.

Hyunjin aptal değildi...

O gün Hyunjin Jisung'un boynuna bilerek dolandı, odadaydılar. Jisung güldü ama kaçtı. Hyunjin güldü onu kovalarken. Dışarı çıktılar, koridor boyunca koşarlarken Minho sözünü duydu bir yerden, duraksadı ve Minho ile ilgili konuşan adama çevirdi bakışını. Hyunjin durunca Jisung arkasına baktı, kaçmayı bırakıp Hyunjin'e sarıldı.

Ortalık yerde bu samimiyet Hyunjin için şaşırtıcı değildi, kulaklıklarını takan Jisung Hyunjin'in telefonundan son ses bir şarkı açmadan önce gülümsedi.

"Dinleme"

Hyunjin elinden çocuk gibi tutulup odaya sokulduğunda kapı kapandığında yani, kulaklığı çıkarmak istedi ama Jisung dudaklarına yapıştı.

Hyunjin şokla gözlerini açtı. Cevap veremedi, Jisung geri çekildi gözleri dolu dolu. Bir daha öptü Hyunjin'i, bir daha geri çekildi.

"Gitmesen" diye teklif etti, "Kalsan benimle, sonunda bile?"

"J-Jis"

Jisung onu öperek tekrar susturdu, geri çekilirken işaret parmağını Hyunjin'in yumuşak dudaklarına koydu, hüzünle gülümsedi. Konuştu.

"Tanrı cezamı seninle vermesin, ölmeye hazırım" diye gülümsedi Jisung, çekti gitti.

Hyunjin şokla parmağını dudağına sürdü, dışarı çıktı ama Jisung gitmişti.

Hyunjin Minho ararken elinde kalan telefonu kulağına götürdü. Minho keyifle bağırdı.

"Lan çirkin ördek!"

Hyunjin silkindi, kendine gelip cevapladı.

"Minho?"

"Ne oldu lan Atlantik" diye güldü Minho, "Bana gelmedin, bugün heykel günü! Benim Afrodit ağlıyor?!!"

"Bu ne neşe amk?" diye sordu Hyunjin soluk bir tonla.

Minho bir süre nefes alıp verdi.

"Ne oldu?" diye sordu, "Harbiden ne oldu sana?"

Hyunjin yandaki yatağa oturdu, eliyle alnını sildi ve iç çekti.

"Seni alayım odadan, bana kaç. Jeongin evi terk etti bi saat önce, bir şey olmuş ve bu beni üzer" dedi Minho sakin bir tonla. Hyunjin gülüp yatağa uzandı, telefonu kapattı Minho'nun yüzüne. Aklında iki insan vardı.

Birisi dengesiz Jisung, birisi nedense güvenilir olan badboooy Minho. Bir de kendisi vardı, kalbi.

Acıyan, ihanet eden ve acımasızca kandıran!

Minho kapıyı çaldığında Hyunjin sakince açtı, Minho içeri girmedi eski odasına. Yattığı yerde Hyunjin uyuyordu, Minho gülümsedi zayıfça.

"Çıkalım" diye teklif eden Minho'ya onay verdi Hyunjin, onun önüne düştü. Eve kadar sakince ilerlemek istiyordu ama Minho yetişti yanına. Kulaklığını Hyunjin'in kulağına taktı ve şarkıyı son ses açtı.

Hyunjin gülümsedi, ilk gün geldiğinde dinlediği şarkıydı.

"Bana kötü dediğin günlere ithafen" diye güldü Minho abukça.

"Sana aşık olamam ama" diye güldü Hyunjin de.

"Bilemiyorum, alıştın bana" dedi Minho kıkırdayıp ona omuz atarak.

Hyunjin eli Minho'nun eline sürterken Minho'nun elini kavramasını istedi. Minho ise bro modunda ona omuz atmakla meşguldü. O kavradı Minho'nun elini. Yavaşça döndü ondan yana.

"Minho" dedi, iç geçirdi elini geri çekerken, "Bilemiyorum, alıştım sana"

Minho sevgiyle baktı Hyunjin'e. Omzuna atladı ama, onu ezerek yürüttü konuşurken.

"Lan onlu topitop, seni yerler!"

"Benzetmene sıçayım geri zekâlı!" diye güldü Hyunjin onu iterken. Minho tekrar yapıştı, şarkı sona ererken eve gelmişlerdi. Anahtarı cebinden avlayıp kapıyı açan Minho alaycı bir reveransla arkadaşı, dostu, sevgilisini içeri aldı.

Hyunjin içeri girince koşarak odaya girdi. Kapıyı tekmelemesi Minho'ya komik gelmişti, gülme tuttu, gülerek içeri girdi.

"Lan Hyunjin ya" dedi kapısını severken, "Benim kızıma ne vuruyorsun?"

Hyunjin onun gülüşüne baktı, dudaklarına. Jisung yankılandı zihninin boşluklarında. Gülüşü düştü masum bir çocuğun ağlaması gibi. Hyunjin heykele döndü yüzünü.

"Götüme benzemiş" diye iltifat etti, "Sınıfta kaldım resmen"

Minho keyifle sanat eserini kucakladı.

"Hakaret etme lan kızıma!"

"Ne çok kızın var" dedi Hyunjin kitaplıktaki kitapları incelerken. Minho onun yanına geldi, elini tutup indirdi.

"Ağlamak istiyorsan ağla, sevgilin ile iyi değilsen ağla" dedi tatlı bir tonla, "O biraz farklı birisi, pek tanımam ama"

Hyunjin onun elini inceledi, beyaz teni yeşil belirgin damarlarla süslenmişti. Dönüp Minho ile burun buruna geldi.

"Siktir et onu, o değil derdim" diye gülümsedi, Minho onun nane kokan nefesini ciğerlerinde hissetti.

"Derdin ne?" diye sordu Minho.

"Çok dolu kalbim" diye açıkladı Hyunjin kendini gizli gizli, "Baktığımda görüyorum birden çok yüz. Minho üzgünüm ama ben cidden cidden cidden"

Minho gülümsedi, Hyunjin'in saçlarını hafifçe severken Hyunjin yanaştı, Minho durdu.

Hyunjin Minho'nun omzuna düşürdü başını, derin bir iç çekti.

"Çok, nasıl desem" dedi gülümseyerek, "Seninle iken ben"

"Ne?" diye sordu Minho dimdik durup kasım kasım kasılırken.

"Seninle iken ben ben gibiyim" dedi Hyunjin, sonra Minho'ya sarıldı, sessizleşip sustu.

Attention // HyunHoSung ✔️Where stories live. Discover now