5

198 7 29
                                    

Hyunjin başını geriye atmış hafif uyuklarken Jisung uyandı. Hyunjin gözlerini açmadığı için yavaşça yanağına koydu elini, mırıldandı.

"Merak etme, zarar görmeyeceksin. Tatlısın ve hep benimle kalman için her şeyi yaparım. Seni incitmemek de buna dahil, Hwang deli antika Hyunjin"

Sonra nazikçe sevdi yanağını, kolundan itti sakince. Hyunjin yan düşünce bacaklarını yukarı alıp onu battaniyenin altına itti. Tamamladı.

"Hyunjin biliyor musun, ben ilgi delisiyim. Bir şarkı var ya, ondaki gibi. Özür dilerim. Sana ihtiyacım var, iyi geceler dilerim. Rüyanda insanını gör, gün yüzünde göstermeyeceğim"

Hyunjin saçlarını yüzünden alan, deli saçması konuşan Jisung yüzünden kalp krizi geçirecek gibiydi. Neden özür dilediğini bilmiyordu ama özür dilemesi o kadar tatlıydı ki. Antika, öyle mi? Soft! Hiç bu sıfat seçilmemişti onun için, softtu Jisung. Soft soft soft!

İlgiye merak? Hyunjin onu ilgi manyağı yapardı. Aşk? Hyunjin bir adım daha atardı. Oyun? Hyunjin artık korkmuyordu güzel gülen oğlanlardan!

Jeongin, az kaldı kardeşi, küçükken birlikte düştüğünüz ve yaralandığınızda dizlerinize ağlayarak sarıldığınız bu dostun şimdi kalbini ortaya koymakta!

Hyunjin bütün gece uyuyamadı, Jisung tarafına da bakmadı. Bakarsa yanardı! Sabah erkenden çıktı. Jisung'un uyandığını düşündüğü bir anda şarkısını patlattı, mesajla.

Günaydınların olsun, erken çıktım çünkü insanımı bulmam lazım. Sana onunla ilgili çok anlatacağım var. Mesela neden farklı, neden özel! Ama bi şartla, ağladığın ruhu anlat bana! Benim bi parçam oldun kısa zamanda, saklama! Okulun popüler eziği, arkama saklanma, ben direkt ezilip bükülürüm ağırlıkla! Sadece, güven, elimi tut. Kaldıracağım seni, helyum dolu bir balon gibi! Unutma, sevdim seni! -Bay Yeşil.

Jisung şarkıyla uyandı aslında, uyuyordu. Yine de yüzü güldü, yanağına yastık izi çıkmıştı. Kendini yastığa basıp mesaj sonrası şarkının sözlerinde kaybetti kendini. Şarkının sonuna doğru mesajı tekrar okumak istedi, gözleri büyüdü. Ne? İnsanını arıyor?!!

Yatağından sıçradı.

Hyunjin kırmızı kareli gömleğini hafif aşağı çekiştirip diline bir şarkı doladı. Keyifli bir şekilde seke seke kantine yürüdü. Jeongin telefonu olsa arayacağı ya da hackleyeceği ilk insandı. Bir insan nasıl da değişmez, Hyunjin gülüşünden tanıdı. Araya yıllar girmişti ama geri dönme nedeni, belki kalma nedeni olacak kardeşini bulmak üzereydi!

Jisung hızlıca giyinirken üstü başı dağıldı, yere bardak düşürdü derken işi iyice karıştı. Hyunjin Minho ile Jeongin birbirine keyifle bir şeyler anlatırken -Jeongin anlatıyor gibiydi daha ziyade- Minho ile göz göze geldi. Gülüşü düştü, delici bakış, nerede olsa tanırdı.

Minho ile Jeongin gelirken Jeongin hiç farkında değildi. Hyunjin bütün gücünü toplayıp elini kaldırdı, saf yine görmedi. Minho ile bakışan Hyunjin bir adım geri attı.

"HWANG HYUNJIN!" diye haykırdı Jisung onun Minho ile bakıştığını görünce, koşarak Hyunjin'e sarıldı ve onu olduğu yönden tersine çevirdi. Jeongin merakla kafasını çevirdi. Sırtından tanıyamazdı tabii, kantini gözden geçirmeye koşmaya başladı. Hyunjin şokla titreme bedenini ele almışken masumca sordu.

"Ne bağırıyorsun?"

Jisung güldü zoraki.

"Seninle ben, şimdi, kantindeyiz. Açılamadım, kahve alalım bana!"

Hyunjin hafifçe arkasını döndü, Minho geliyordu. Jeongin için etrafa bakmak istedi ama Jisung onun koluna girip gülerek koşmaya başladı. Bir dakika sonra masada oturuyorlardı.

"Ağzına sıçayım, kaçtı insanım!" dedi Hyunjin kahveyi almayı reddederek, "Aklımı da aldın, anons et beni amına koyayım!"

"Üzgünüm" diye sırıttı mahçup bir şekilde Jisung, "Çok tatlısın küfrederken amk?"

"Güldürmedi" dedi Hyunjin, kahveyi masaya bastı, kalktı, "Sal beni, nefes alayım lan bak tüm dellenmeler geldi! Ofansif flört ediyorsun, yavaş yavvvvaş güzelim"

"Üzgünüm ama-" dedi Jisung alaya bir anda dönerek, "Gidersen git, ben insanımı geride bırakmıştım. Senin için, sen ise beni geride bırak insanın için. Hani biz parçaydık, git!"

Hyunjin şaşkınca arkasına döndü.

"Sinirli olan benim?" diye sorguladı.

Jisung tırnağına üfledi.

"Tüm gözler üstümüzde, şimdi gidersen herkes benim reddedildiğime kanaat getirecek!"

"Bu duygu sömürü-"

"HYUNJIN?"

Jeongin haykırdı, Hyunjin döndü. Minho ile gelen Jeongin çığlık atarak Hyunjin'in beline sarıldı. Onu bir tur çevirip bıraktı, hep deli gücü olan biriydi zaten. Hyunjin ile Jeongin çıldırırken Minho Jisung'un yüzüne baktı soru sorar gibi.

Onunla mısın?

Ona şimdiden aşık mısın?

Beni unuttun mu?

Oyun de bana, oyna şu inekle. Bana dön sonra, bırak ezikleri benim ol.

Jisung Jeongin ile göz göze geldi. Hyunjin'in modu düzelmişti. Yandan gösterdi.

"Benim kardeşim Jeongin!"

Jeongin zoraki gülümsedi, onayladı.

"Jisung ses ver, error verdin?" diye sordu Hyunjin masumca. Siniri yerle bir olmuştu.

"Kardeşin üzüldü, böyle demeden önce düşün" dedi Jisung bir anda tüm alay modunda. Jeongin gülümsemeyi kesti. Jisung durmadı.

"Kalbin kimde, ona gerçeği söyle. O lanet olası bir kötü çocuk! Okul bilir, bu ikisi ki, lanetlerdir!"

"Terbiyeni takın, o benim dün-" dedi Hyunjin ama sözü kesildi.

Jisung Minho'ya baka baka devam etti.

"Sana dedim, sana söyledim. Bunlardan uzak durmalısın. Kardeşin ya da hayatının tek değeri. Sana platonik bi adama kötü de olsa kırıcı olma Hwang Hyunjin!"

Hyunjin Jeongin elini tutup onu kendine çektiğinde şokla ayrıldı Jisung'un yanından. Jeongin alttan almadı.

"Senin ne bok olduğunu bilmeyen kaldı mı? Oynama Hyunjin ile, ben platonik bir kötü çocuk-"

"Gidelim IN" dedi Minho buz gibi bir sesle, Hyunjin'i iterek bir anda düşürdü. Hyunjin şokla yukarı bakarken Jeongin gidiyordu bile. Arkasına baka baka da olsa, gidiyordu işte.

Bırakıyorlardı onu Jisung ile.

Attention // HyunHoSung ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin