8

108 8 18
                                    

Minho yavaşça izlemeyi sürdürürken Jeongin endişeyle sordu.

"Aklından neler geçiyor?"

Minho elindeki ekmek parçasını bıraktı, sordu.

"Ders seçme haftası bitmedi, değil mi?"

Jeongin kendine baksın diye Minho'ya dokundu usulca. Minho zehirli bakışlarını Hyunjin'den çekmeden sordu.

"Güzel sanatlar, bu hangi dersleri alıyor?"

"B-Bilmiyorum! Bırak benim-" diye inledi Jeongin. Minho ayağa kalktı. Jeongin onun bileğine yalvarır gibi tutundu.

"Kalbiyle oynama, çocuktur Hyunjin. Beş yaşının güzelliği, gözlerinde inci. Hyunjin'im üzülmeye gelemez, dağılır. Güçlü bir ezikti-"

Minho çırptı elini. Jeongin haykırdı.

"Bir adım daha atarsan, biz kalmayız. Bir dost kaybedersin, ne kazanacağın ise belli değil, Minho atma, Minho yılların dostluğ- onun için yapm-"

Minho döndü gitti. Jeongin elini alnına koydu. Hyunjin endişeyle ayağa kalktı, hızlı adımlarla gitti onun yanına. Oturdu Minho'nun kalktığı yere. Eğildi, sordu.

"O, seni üzdü mü?"

"Ne, Minho mu?" diye sordu gülen Jeongin.

"Her kimse!" diye kestirip attı Hyunjin. Jeongin içten bir kıkırtı bıraktı...

Hyunjin de güldü, Jeongin ile bir karış ötede, birbirlerine yüz yüze baktılar. Jeongin arkasına yaslandı.

"Söylesene, ne yapıyor da seni üzüyor?" diye savundu arkadaşını Hyunjin. Jeongin bakışlarını kaldırıp Hyunjin'e gülümsedi. Söylemek istedi, Minho geliyordu. Hem de iyi niyetli değildi.

Ama nasıl söylenirdi, Hyunjin sen arada kaldın kaç bana gel diye?

Jeongin yavaşça elini masaya koydu, Hyunjin'in elinin yanına. Sonra kendi koluna yattı, bir şey söylemeyecek gibiydi ama öğrenince terk eder diye mırıldandı.

"Kötü olan ben değilim, o ikisi çok kötü. Unutma Hyunjin-ah, ben seni hepsinden çok sevdim, sen benim çocukluk arkadaşım, sen be-"

Hyunjin gülüp onun alnına vurdu. Konuşmadı, yavaşça onunla yüz yüze yattı. Minho'nun tabağı kenarda yarım kalmıştı. Jisung gülümsedi onları izlerken, kimin kötü olduğunu biliyordu. Damarlarında kötülük akan kimdi, adı gibi biliyordu.

Hyunjin başını kaldırdı, Jisung saçlarıyla oynadığı için gözlerini açmıştı. Jisung başıyla bir hareket yaptı. Hyunjin tek gözünü kapatıp odaklandı.

"Dersine git, saati geldi" diye tatlı bir sesle mırıldandı Jisung. Hyunjin Jeongin'i aşağıdan tekmeledi. Jeongin uyuyabilen bir tipti ama uyumamıştı, yine de irkildi.

"Dersin varsa zıpla IN" dedi Hyunjin. Jeongin gözlerini devirdi, IN Minho'nun söylemiydi. Hyunjin alay ediyordu, besbelliydi.

Hyunjin çantasını Jisung'un elinden alıp sırtına attı, gözünü ova ova gözlüğünü sabitlemeden ilerledi. Jisung Jeongin'i izledi bir süre.

"Ne var yavşşşşak?" diye sordu Jeongin ciddi bir tonla, oturduğu yerden kalktı, "Beni dostumdan almalar falan"

Jisung hıhladı, döndü gitti. Jeongin ağzı açık izledi onun gidişini. Sonra eşyalarını topladı ve Minho avına çıktı. Aklında kötülükleri durdurmak vardı. Sessizce Minho'ya bakınırken Minho bir sınıfa girdi. Bu sınıf Hyunjin'in amfisiydi. Jeongin bütün bıkkınlığıyla iç geçirdi, döndü gitti.

Onu kim dinlerdi ki?

Minho Hyunjin'in bir ön sırasına çantasını fırlattı. Sonra gelişine ittiği çantanın yanına oturdu. Dümdüz ileri bakarken Hyunjin yoğun bir elektrik hissediyordu. Çarptı çarpacak, Hyunjin yandı yanacak.

Minho yarımca, dudağının sol kenarıyla güldü. Bu pratik dersiydi, Minho hiç anlamazdı heykelden. Kendini Hyunjin ile eşleştirmesi gerekliydi çünkü herkes eşti. Hyunjin onun sırtını dikkatle izlerken yavaşça döndü Minho, göz göze geldiler. Hyunjin yanda uçuşan perdeye çevirdi gözlerini.

"Esiyor" dedi Minho'ya.

"Bana mı diyorsun yoksa kendinle konuşuyor falan mısın?" diye sordu Minho. Hyunjin zayıf bir kıkırtı bıraktı pencereyi kapatırken.

"Kış geldi geliyor"

"Bana mı diyorsun diyorum aptal" diye kestirip attı Minho. Hyunjin gözlerini Minho'dan çekti. Dimdik ileri bakarken mırıldandı.

"Aptal senin-"

"Evet benim?" diye sordu Minho koltuğunun arkasına tutunup kalkarken. Hyunjin gülümsedi.

"Hiç aynaya baktın mı, gözlerinin altı mosmor" dedi.

"Ne alaka lan yaprak?" diye sordu Minho öfkelenerek. Sonra hemen oturdu, güldü, "Ne var gözlerimde, içleri elmas gibi parlarken sorun ne?"

Hyunjin hıhladı.

"IN ile iyiyseniz sana biraz olsun güvenebiliri-"

Kapı açıldı, hoca içeri girdi. Minho önüne dönmek yerine çantayı Hyunjin'e attı, Hyunjin refleks olarak tuttu. Minho bir sıra arkaya geçip Hyunjin'in yanına oturdu.

Yavaşça çantasını uzattı Hyunjin, güldü kendi kendine. Minho hiç anlamadı derdi neydi ama Hyunjin alay etti. Minho ile olmak kolay bir şeydi.

Çünkü Minho kötü falan değildi.

Baaaadboy?

Hyunjin yine de omzuna yumruk yeyince nerede olduğunu ne yaptığını yitirdi. Minho tısladı.

"Dilini tek parça ve kendi boyutunda istiyorsan bana bulaşma"

"Tamam" dedi Hyunjin.

"Bu kadar mı?" diye sordu Minho. Aslında gelip ıslak sopayla dövüp tehdit etmek vardı şu ineği ama Minho kötü biri-

Minho kafasını çantasına koydu, minik bir rüya gördü. Rüyasında Jisung Hyunjin ile el ele, koşuyordu.

Sıçrayıp uyandığında Hyunjin gözlerini kaçırdı. Bir süredir izlediği Minho yüzünü buruşturup hayır diye inlerken onu uyandırmak istemişti sadece. Aklına Jisung gelmişti, Jisung da geceleri acıyla inlerdi. Tam elini geri çekecekti ki Minho onu saçlarındaki elinden tuttu. Gözleri alev aldı. Hyunjin alevden yandı.

Pişman oldu, ama çok geçti.

Akşam Jisung ile buluşan Hyunjin Minho'yla ilgili bir şeyler anlatmak istedi ama bunun yerine keyifli Jisung koşup karşısında durunca gülümsemeye karar verdi. Jisung gününü sordu, Hyunjin sırıttı elini ensesine atıp.

"Salağın teki ile eş oldum" diye itiraf etti, "Çok yaşamam, ama bil ki seni çok sevmiştim Jisung-ah"

Jisung kahkaha atıp onu boynundan çevirmeye başladı, Hyunjin gülerken modunun yükseldiğini fark etti ve Minho'nun bacağını kavrayıp anlamsızca ileri baktığını düşünmemeye çalıştı.

Gerçi düşününce zihni yanıyordu, Minho bunu neden yapmıştı?

"Sana bir şarkı buldum Hwang Hyunjin" dedi Jisung gözlerinin içi yalandan parlarken, "Benimle dans et, sabaha kadar!"

Hyunjin Jisung'un samimiyetine birkaç hafta içinde inanmış masum bir yürek olarak kendine seçilmiş şarkıyı bütün kalbiyle beklerken Jisung şarkıyı açtı.

Ah güzel kuzu, iki avcı arasındaki dostun çok haklı...

Hyunjin beline elini dolayan Jisung'a sevgiyle baktı. Sabahlara kadar onun belinde bulsaydı elini, pişman olmazdı. Bu nedenle andan çok keyif aldı.

Jisung kıkırdadı Hyunjin uzanıp öpmeye kalkınca, başını geri attı.

"İnsanın" diye mırıldandı Hyunjin elmas gözlerini karamel saçlı adamın boynuna, dudaklarına takıp, "Ben de olayım ya, senin insanın?"

Jisung başını düzeltip Hyunjin'in omuzlarına koyduğu elini çekmeden onun gözlerinin içine gülümsedi. Öyle ki Hyunjin kendini kaybetti o anda, kendini bıraktı.

Attention // HyunHoSung ✔️Where stories live. Discover now