2

323 18 12
                                    

Hyunjin yatağına yatınca tavana dikti gözlerini, gözlüğünü kenara kaldırdı ve tekrar tavana döndü. Jisung ise onu müzik eşliğinde eşsiz bir sanat eseriymiş gibi izlemeyi sürdürüyordu. Yüzünde hafif alaycı bir gülümseme, yine de sevmişti bu yeni dostunu.

Hyunjin yavaşça ayıcığına sarıldı ve gözlerini hiçbir şeyden habersiz kapattı. Kulaklığından müzik sesi çok hafif de olsa geliyordu, Jisung bu nedenle konuşmaya gerek duymadı. Gözlerini yeni gelenden çekti ve laptobuna dikti.

"Aslına bakarsan uyumuyorum" dedi Hyunjin, kulaklığı çıkardı, "Beni izlediğini hissediyorum"

Jisung kıkırdadı, cevapladı.

"Soft bir bebeksin, izlememek elde değil. Konuşmayı sevmez misin, bizi yakın kılardı!"

Hyunjin ayıcığını kenara koydu, oturur pozisyona geldi, güldü keyifle, gözlüğünü gözüne taktı.

"Yolla soruları!" dedi.

Jisung durdu düşündü.

"Gözlerin kaç derece?"

Hyunjin kıkırdadı.

"0.75 astigmat ama alışkanlık, takılıyorum böyle gözlükle!"

"Azmış harbiden de" diye durup düşündü Jisung, "Benim 1.5 ama asla gözlük takmam"

Hyunjin güldü, nedenini sormasını bekledi Jisung ama Hyunjin sadece güldü. Jisung alt dudağını ısırıp laptobu kenara attı, yatağın ucuna kadar indi. Hyunjin dikkatle, bu tatlı dostunu gülümseyerek izledi. Jisung gözlerini kaçırdı.

"Sevgilin var mı?"

Hyunjin kıkırdadı, başını iki yana salladı. Jisung güldü onun bu haline.

"Peki hoşlandığın?"

"Aşk nedir anlamadım şimdiye kadar da, gözlük derecesinden buraya nasıl geldik?"

Jisung güldü.

"Benim merakım sayesinde! Her neyse, iyi anlaşalım!"

Hyunjin dudaklarını birbirine basıp onayladı. Kendi soracağı soruları boş verdi ve arkasına yaslandı. Jisung ile bakışmaya devam ettiler kollarını bağlayan Hyunjin sorana kadar.

"Sor sor, ne merak ediyorsun?"

"Kore'yi özlemiş misin?"

"En çok onu özledim" dedi Hyunjin çok büyük bir sır verir gibi, "Canımdan canı!"

"İsim" diye sordu Jisung dikkat kesilerek. Hyunjin dudaklarını büzdü kollarını kenara açarken. Darbe ile gözlük burnuna indi, Jisung alt dudağını ısırdı gülmemek için. Başıyla onayladı. "Sır insan diyelim" diye tamamladı kendi sorusunu. Hyunjin otuz iki diş sırıttı. Jisung uzanıp sevmek istedi onun kumral saçlarını, güldü bunun yerine.

Minho ne yapıyordu merak etti, nerede kiminle sızmıştı kim bilir? Jisung onun müdavimi olduğu bara Hyunjin ile girerse dikkatleri üzerine çekeceğini biliyordu. Bu durum çok hoşuna gitti.

"Hyunjin" dedi Hyunjin gözlerini ellerini yumruk yapmış ovalarken, "Benimle bara gelmek ister misin, iki tek at- awwe uykun gelmiş, yat yarın gidelim!"

Hyunjin kulaklığını düzeltti, son ses çalmaya devam eden müziği kulaklarına süs olarak takmadan önce mahmur bir şekilde gülümsedi. Jisung onun yumuk gözlerini tatlı buldu, gülümsedi selama.

Hyunjin yattığında Jisung uzanıp ışığı kapattı. Saat gittikçe geç olmuştu. Hyunjin fısıldadı.

"Ben uyuyamam, ışıkla ya da ışıksız. Insomniam var benim. Sen kafana göre aç kapa ışığı"

Jisung ışığı yine de kapalı bıraktı, Hyunjin belki daha kolay uyuyacaktı. Karanlıkta pantolonunu indirdi, yandan yenisini aldı ve altına çekti. Üstüne bir tişört geçirdi. Yavaşça kapıyı açıp dışarı çıktı.

Hyunjin mahmurca gülümsedi, Jisung fazla hassas biriydi. Tam aradığı oda arkadaşı tipiydi, çok sorular sorduğu bir gerçekti ama gerisi mükemmeldi. Bay Yeşil ile tanışması da harika olduğunun belirtisiydi.

Jisung koridorda gözlerin üzerinde olduğunu fark etti, dikleşti. Kapısının kapısını kilitledi, nasılsa içeriden açılan tiplerdendi. Hyunjin kıkırdadı kulaklığı kenara koymuş takılırken, yavaşça poposunun üstünde dönüp Jisung'un boş yatağına baktı. Cidden, Jisung onunla alay bile etmemişti. On içeri kilitleyip güvene almıştı hem. Bay Yeşil çok minnettardı, çok da sevgi dolu!

Jisung o gün Minho'ya çok kolay ulaştı. Minho onu tanımıyor gibi başka yöne bakıp kaldırdı bardağını. Jisung ilk kez yutkunamadı. Döndü arkasını, bardağını bitirene kadar aynı barda kaldı. Bu toplam yarım saat aldı. Ne Minho gitti ne Jisung geldi. Jisung kalktı, odasının önüne yalpaladı.

Ağlamadan içeri girdi, unuttu ışığı açtı. Hyunjin de direkt gözlerini açıp ona baktı ama Jisung yatağına oturmuş başını önüne eğmişti. Hyunjin sessizce kulaklıklarını takmış telefonuyla oynayan Jisung'un telefonunu gizli bir bağla buldu.

Bir anda son ses müziği açtı, bir de mesaj yazdı.

Tatlı gecelerin olsun Jisung-ah. Ağlayan gözlerin huzurlu olsun. - Bay Yeşil

Jisung tatlı bir hıçkırık bırakıp Hyunjin'e baktı.

"Bunu nasıl yaptın?" diye sordu ayağa kalkmış Hyunjin'e yaklaşırken. Hyunjin omzunu sıktı. Jisung elini uzattı. Hyunjin masum bir bakış attı merakla.

"Dans şarkısı seçmişsin" diye açıkladı Jisung sessizce ağlamaya devam ederken. Hyunjin gülemedi onu ağlarken görünce, başını iki yana salladı. Jisung ise inatla elini.

Hyunjin ayağa kalktı, mırıldandı gözlerini kaçırıp.

"Jisung şu an kafan güzel, yarın bundan utanacağız"

Jisung ise kıkırdadı.

"Ben" dedi, "Asla utanmayacağım" diye tamamladı.

Minho evinden bara, bardan evine gittikçe kafası güzelleşerek geçerken son anda evine attı kendisini. Jisung ondan gitti gideli bir kez olsun yaptığı şeyden pişman olmamıştı. Ne o, bir boşluk vardı öyle mi?

Minho şimdiye kadar neyi sakınmıştı da Jisung eksik kalmıştı? Minho bütün aşkını ona vermişti. Okulda bir süre dillere destan olmuşlardı, şimdi duyuyordu ki kendisi terk etmiş. Jisung giden iken Minho nasıl terk edebilirdi aklı almıyordu Minho'nun.

Okulların açılmasına bir hafta vardı ve Minho sinir yumağıydı. Karşısına çıkan ilk adamı yumruklamak, kendini derin bir nehire bırakmak, evini alev alev yakmak istiyordu.

Bu nedenle koltuğa yığılırken bugünü de tamamladığını hissetti, kendini mahvederse Jisung kıyamaz, gelirdi...

Değil mi?

Attention // HyunHoSung ✔️Where stories live. Discover now