22

87 5 6
                                    

Minho Hyunjin hareket etmiyor diye onu dürttü, Hyunjin halsizdi. Onu kucaklayıp sokağa çıkaran Minho'ya sarılmadı. Minho onu nazikçe kaldırımın kenarına bırakıp yanına oturup derin bir soluk aldı, bir anda gülümseyip döndü, şakıdı.

"Hyunjin, çirkin ördeğim! Lan, sana diyorum?!!"

Hyunjin dudakları mühürlü, ağlamaya başlarken bir anda gülümsedi sordu.

"Söyle a-aşkım?"

"Lan ağlama, kaç gün oldu içim parçalandı şerefsiz" diye onun gözlerini sildi Minho, Hyunjin inanmak istedi, inandı. Güldü, sordu.

"Minho, benimle sevgili olmak ister misin?"

Minho gülümsedi onun saçlarını karıştırırken.

"Sen kafasız tavuk gibi ortalıkta koşmak yerine bana bi baksan zaten birlikteyiz, görürdün!"

Hyunjin kıkırdadı, onu göğsünden itti.

"Çok romantiksin amına koyayım, sana neden aşığım hiçbir fikrim yok"

Minho güldü, onu sarıp kendine bastı, mırıldandı sevgiyle.

"Benim dünyamın çilek kokan şarabı, başımı döndüren zehirli lezzetim. Sen benim ağlak varlığım, güldüğünde çok güzel olan canım. Bana kendini açsan, tamamen açsan"

"Ben sana" dedi ağlamaya başlayan Hyunjin gülmeye çalışırken dudaklarını yiyerek, şeftali kokusu genzini doldururken, "Açtım kendimi, biz birlikteydik, tam anlamıyla"

"Geçmiş zaman, sevmem" dedi Minho, "Bırak geçmişi, olan oldu. Ben şimdi seni çok-"

Hyunjin onu göğsünden iterek uzaklaştı, güldü gözleri parlarken.

"Kaçalım, seninle ben. Kaçalım, uzaklara. Her şeyi affeder yüreğim, bak minik nasılsa! Minho, lütfen. Bak lütfen, kaçalım buralardan!"

Minho kıkırdadı, onun dudaklarına minik bir buse bırakıp önüne döndü, iç geçirdi. Hyunjin hüzünle izledi.

"Parka gidelim, dans edelim" dedi sonrasında, "Biliyorum kolsuz bir kukla gibi dans ediyorum ama biliyorum da, bunu seviyorsun"

"Özellikle bütün hızınla kendi etrafında dönmeni" dedi Minho gülümseyerek, Hyunjin de gülümsedi.

"Gitarın vardı, vokali başkasıydı. Böyle demiştin" dedi Hyunjin gülerek, "Bununla ne kast etmiştin?"

"Sesin kötü demiştim" dedi Minho bir an duraksadıktan sonra. Hyunjin güldü, onu tutup kaldırdı. İçeri koştu, kendi kıyafetlerini giydi. Tişörtü çantasına atmak ile atmamak arasında kaldı.

Dışarı çıkıp Minho'yu elinden kavradı, Minho kalkınca koşmaya başladı. Parka kadar ağlayan Hyunjin ile ilgilenen samimi Minho'ya bakıldı, Minho onu durdurup sordu.

"Baban... evine dönmedi mi?"

Hyunjin gülümsedi.

"Benim babam-"

"Önemli değildir eminim, dönecektir. Artık lütfen ağlama, içim eriyor Hyunjin-ah"

Hyunjin hemen gülümsedi, Minho onun güzelliğini izlerken gülümsemeyi kesti. Onu yanağından tutup yaklaştı. Hyunjin acı ile gülümsedi, başını çevirdi. Minho şaşırdı, Hyunjin devam etti.

"Bir şair var" dedi yana bakarken "İnanır mısın şiir yazıyor. Ama anlamsız gelen şiirler. İki satır falan. Bırak sana birini sunayım"

Minho onun gözlüğünü düzeltti sessizce, cevap vermeye gerek duymadı. Hyunjin onun samimiyetine inanacak gibi oldu, gözleri doldu yine.

"Neyine bağlandım bu kadar? Bana bakmayan gözlerine mi, yoksa benim olmayan kalbine mi? DUR Bİ TANE DAHA!"

"Hyunjin, canın sıkkın-"

"İyi geceler canım derdin. Gecenin iyiliğinden çok, canın olma düşüncesi yeşerir dururdu içimde. Ben yürümeye başlayınca denizlerin üstünde karalarda koşanlar durup bana baktılar"

"Hyunjin, beni terk mi ed-"

Minho kalbinin sesini duymaya başladı, nefesi sıkışırken Hyunjin kahkaha attı.

"Annem!" diye bağırdı. Minho elini kalbine atıp bir adım geriledi, gözleri büyümüş bir şekilde dinledi. "Annem şiirlere takmıştı kafayı, bana bunları söyler delirirdi! Hiç incinirim diye düşünmedi, babamı hep sevdi!"

Minho ağlamaya başladı, Hyunjin o gelince bir adım geri attı.

"Annem intihar ettiği gün babam başkasını sayıklıyordu Minho!"

"HYUNJIN TOKATLAYACAĞIM!"

Hyunjin deli kahkahası attı.

"İşte bu yüzden" dedi göğsünden eğilmiş tıslar gibi, elleri karnındaydı gözleri odaksızdı, "Ben de onu geberttim, beni öldüren şerefsizi. Kalbimi yakan o pisliği!"

Minho onu sarmaya çalıştı, Hyunjin güldü onu o odaksız gözleriyle ileri bakarken iterek. Minho ağlıyordu, sokak bakıyordu. Önemi hiç yoktu.

"Hyunjin geçti, iyi değilsin"

"Dinle, dans etme zamanı?"

"Hyunjin önce sakinleş-"

"Minho ya hep ya sonsuza dek kaçırırsın bu şansı" diye gözlerini odaklayıp Minho'ya baktı Hyunjin, Minho ne zaman onun karnına sarılmış onu kendine basıyordu ki?

Minho başını geri attı burnunu çekerken, düzeldi mırıldandı.

"Aç, canımın ta içi"

Hyunjin sakinleşene kadar bankta kendi özgür iradesiyle oturdu. Minho ağlamayı kesti, onu izledi yandan yandan.

"Seni bir uzmana götüreceğim" dedi tatlı, ikna edici bir tonla.

Hyunjin güldü keyifli bir şekilde, onun elini kavradı.

"Ben babam olamam, bunu birazdan anlayacaksın" dedi şifreli bir tonla. Minho elini kımıldattı sevgiyle, cevapladı.

"Baban annene de sana da zarar vermiş. Ama sen baban değilsin. Cidden çok tatlısın sen, sen benim bal küpümsün, ağzını yediğim"

Hyunjin gülerek gözlerini devirdi.

"Keşke" dedi, sustu. Minho ısrar etmedi. Yavaşça kaldırdı sevdiğini dansa, şarkının başını yakaladılar. Hava kararmıştı bu sırada, karanlıkta iki siluet dans etti, birisi izler gibiydi diğeri kendi etrafında dönen bir deliydi.

Minho Hyunjin'e bakarken baba figürü olarak kendini seçen Hyunjin'in kadınının kim olduğunu merak etti. Onun için ölecek olan kendisi olurdu, bunu Hyunjin biliyor muydu? Jisung sayıkladığı kadın olsa da Minho içerlemezdi, aşık olurdu şiirler-

Minho gözlerini nazikçe elleri ile kapatan Hyunjin ile bu düşünceden sıyrıldı. Hyunjin şakıdı.

"Kulaklığımı tut, tuvalete gidiyorum"

Minho kıkırdadı, kulaklığı eline aldı ve Hyunjin dönüp gülerek zıplayarak el sallarken ona sevgiyle el salladı.

Hyunjin bir daha hiç dönmedi.

Attention // HyunHoSung ✔️Where stories live. Discover now