7

125 8 12
                                    

Hyunjin Jisung'u saf bir korkuyla izlerken Jisung gözlerini kapattı, esnedi sevimli bir şekilde, kendini düzeltip sordu.

"Senin güzel olduğunu biliyorum, şarkı ile beni bir kukla oynatıcısı mı yaptın? Acımasızca!"

Hyunjin yandan gözlüğünü alıp burnunun üstüne koydu, biraz ileri itti. Jisung biraz netleşti. Gülüyordu yüzü ama alınmış gibiydi. Bu nedenle Hyunjin misilleme ile cevap verdi.

"Jeongin senin bir bok olduğunu söyledi, neden seni seçtim bilmiyorum ama bokluğunu anlat bana. Seni kötü hallerinle de kabul etmek istiyorum, benim kukla iplerimi eline alıyorsun ama canım acımıyor. Sanırım tahtadan yapıldım"

Jisung kıkırdadı, ayağa kalktı. Hyunjin'i çenesinden tutup onun göz seviyesine indi. Hyunjin ipleri gönülden teslim etti, delirmiş bir çocuk gibi. Aklı başında asla değildi. İyi direnmişti, değil mi?

"Ah benim havuçlu kekim" dedi Jisung şefkatle, "Seni yerler anam, masumsun ve benim tavşanım havucu da çok sever. Jeongin bana bok gibi biri demişse sebebi çaresizlik, bir nedenle benden nefret ediyor. Boşver onu, dinleme, tak kulaklığı"

"INe-"

"Sus çok öpesim geldi manyak" dedi Jisung, dönüp boşluğa tekme attı, gülerek uzaklaştı. Dediklerine dikkat etmiyordu, Hyunjin yavaşça battaniyesinin altına saklanıp nefesini tuttu, gözlerini açtı ve karanlıkta kızarmış olmanın utancını yaşadı.

Jisung ise sevgi dolmuştu, bu bir gerçekti. Fakat bu Hyunjin'in kalbini istediği anlamına gelmezdi. Hyunjin acı çekse şimdi umurunda bile değildi, istediği onun için gülen yüzleri Minho'ya göstermekten başka bir şey değildi.

Bu öpücük isteği de yürekten dudağına akan bir damlaydı, Jisung üstüne hiç düşünmedi. Onu öperse neler olacağını düşünmedi, öpmeyecekti. En azından odada.

Jisung telefonunda çalmaya başlayan şarkı ile cidden sevgi doldu, kulaklık takmadı ki telefonunu hackleyen Hyunjin de dinlesin seçtiği şarkıyı. Jisung için iki insan vardı, doğruyu yapan ve yanlışı seçen. Hyunjin her zaman doğruyu seçecek kapasiteye sahip olanlarıydı!

Utangaç yumak, battaniye altından nasıl da güzel hackli şarkılar açardı!

Jisung sevgiyle yatağına düştü, üç dakika kadar şarkıyı bu pozisyonda, yumağın utanmasının geçmesini bekleyerek dinledi.

Hyunjin battaniyenin altından seslendiğinde son notalar düşüyordu bile. Jisung gülümsedi gözlerini kapatıp.

"Bugün okulun ilk günü Han Jisung, öğle arasında işin yoksa sana katılırım, henüz dostum yok biliyorsun"

Jisung insafa geldi.

"Jeongin gereksizi ile takılabilirsin, ama unutma. Üç kişilik dostluklarda üçüncü olursan dışlanabilirsin"

"Peki, anne!" dedi Hyunjin bu izne çocuklar gibi sevinerek, "Arada kalmayacağım!"

Jisung gülerek sırt üstü yattı.

"Şu senin insanın" dedi, "Ona aşık olma olasılığın yok mu?"

Hyunjin sustu, gülmeyi de kesip sustu. Yavaşça yatağından kalktı, yürümüş gelmiş, Jisung'u üstten izlerken ciddi duruyordu. Jisung ise yıldız pozisyonunda yatıyordu cıvık bir krep hamuru gibi! Hyunjin hafifçe gülümsedi, Jisung kalbinin acısını hissetti, baktığı yürek kendini açmıştı ama Jisung Minho ile olma ihtimali olmadığını bile bile bu adamı boğazlardı.

Yavaşça gözlerini kapatıp iç geçirdi Jisung.

"Merak etme, üçüncü olmayacağım, o yanındaki deri ceketli eleman beni tırsıtıyor. Neden iç geçirdin, benimle ilgili olmasa gerek. Sabah koynumda uyandın. Bana kırgın değildin, boş yaptık-"

Jisung onu elinden tutup gözleri kapalı gülümsedi, mırıldandı.

"Jeongin arkamdan atarsa bana öt" dedi, alayla sırıttı. Hyunjin'e bir gülme geldi, onu elinden itip göğsüne yumruk attı. Jisung yalandan inledi, Hyunjin üstünü değiştirip çıkıp gitti.

Yollarda Jeongin ile karşılaşmayı uman Hyunjin yalnızca kendini izleyen tuhaf bakışları gördü, Jisung demese de yapardı, kulaklıklarını taktı. Müziği sonladı, kalbi tuhaf bir hız almıştı.

"Minho terk etti, Jisung başkasına gitti. İşte bu yüzden gerçek aşka inanmıyorum" dedi birisi. Hyunjin müziğin sesini kısıp kulaklığı indirdi, yüzleşmesi gerekliydi.

"Adı neymiş bunun?" diye sordu yanından geçen birisi ona bakarak. Hyunjin küçücük kaldığını fark etti. Yanakları kızardı ilerlerken, "Tipsize bak" dedi biri burun kıvırıp.

O sırada birisi yanından geçerken Hyunjin'in kulaklığını taktı, yavaşça dönüp yüzüne baktı ve çekti gitti. Bu adam deri ceketli, alev atan adamdı!

Hyunjin ellerini tutup kulaklığını takan Minho'ya baktı öylece, ama Minho arkasına dönüp bakmadı. Birini boynundan tuttu, gözlerini açtı karşısındaki. Minho gözleri büyük büyük, bir şeyler konuştu. Hyunjin kulaklığı indiriyordu ki biri koluna girdi.

Jeongin sıcacık gülümsedi, Hyunjin'in eline indirdi elini, yürüdüler Minho'yu geçip. Köşeyi döndüklerinde Hyunjin'e baktı, Hyunjin kulaklığını çıkardı. Jeongin kıkırdadı.

"Sana biz kötü değiliz diyorum, Jisung seni dedikodu sakızı yapmış bile!"

Hyunjin gülümsedi, gözlerinde saklıydı minik ışıltılar, Jeongin onu kendine çekip sarıldı.

"Çok özlemiştim" diye İngilizce mırıldandı, "Güzel büyümüşsün Hyunjin-ah"

Hyunjin onun omzunda gülümsedi, çocuklar gibi. Minho köşeyi dönüp dümdüz yürüdü ikisinin üzerine. Hyunjin dikleşti. Tamam bi iki kez kurtarılmış olabilirdi ama Hyunjin zaten güçlü bir insandı! Kendini bir prenses sendromunda hissetmek istemiyordu. Bu nedenle bu yabancı ile konuşacak-

Minho eliyle gel yaptı geçerken, Jeongin güldü dönüp onu takip ederken. Son anda dönüp Hyunjin'e seslendi.

"Hangi bölümü seçtin üniversitede? Sen yetenekliydin?!!"

"Güzel sanatlar!" diye seslendi Hyunjin ikili yok olurken, "Ya sen?!!"

Jeongin el salladı, yok oldu.

O günü tuhaf geçirdi Hyunjin, Minho ile Jeongin yemek yerken Jisung bütün fısıltılar eşliğinde geldi ve karşısına oturup gülümsedi.

"Ooo beybi" diye alaycı bir selam verdi, "Kötü adamlara katılamayan güzel yüreğini öperim!"

Hyunjin ikiliyi ağzı açık, pipeti emerken izlemeyi şokla kesip Jisung'un yüzüne odaklanmaya çalıştı.

"Güzeller, doğrusu. Bir boyband oyuncak bebeği gibi. Sen seversin oyuncak şeyleri!"

Hyunjin alayla gülerek gözlerini devirdi. Jisung gülümseyiverdi!

Attention // HyunHoSung ✔️Where stories live. Discover now