4

225 8 21
                                    

Hyunjin nedense yüreğinin ürperdiğini hissetti, kaçtı bu genç adamdan, olabildiğince kaçıp güvenli limanının koluna sığındı. Koluna giren Hyunjin ile hafif başını çeviren Jisung keyifliydi. Minho... delirdi.

İki kurt arasında minik bir kuzu ne yapardı kim bilir, Hyunjin zavallı bir kediden başka bir canlı olabilse kesinlikle kuzu oluverirdi!

Jisung onun saçlarını düzeltti duraksadıkları yerden, bilerek, abartılı ve yavaş yaptı bunu. Biliyordu, izleniyordu! Hyunjin onun bileğini tuttu, saf olabilirdi ama sürekli kalbine inecek bir tip değildi. Güçlü bir kapasitesi vardı, o kadar kolay oyunlara yenilmezdi. Jisung bileğindeki el onu iterken kıkırdadı, Hyunjin'e bir adım geri atıp baktı. Kolları ayrıldı.

"Neydi o şarkının sözleri?"

"Jisung içmeden güzelsin" diye gözlerini devirdi Hyunjin, çekip gidiyordu ki Jisung kahkahalarla Hyunjin'e yetişti. Hyunjin başını eğip güldü, hey, o kadar güçlü-

"Hey Hyunjin!" diye seslendiğinde Minho ismi duyamadı, ama Jisung'un tipsiz elemanlara düşme ihtimali de vardı. Jisung kalbe bakardı, kalbe akardı! İneğin tekine sırf aynı yöne bakıyorlar diye aşık olup kalırdı ki bu bir felaketin başlangıcı olurdu Minho için!

İnek herif, bir de gülüyordu çirkin çirkin!

Jisung Hyunjin'in koluna izinsiz girdiğinde Hyunjin güldü, konuştu.

"Güzelsin derken tipin değil, kafan!"

"Anlamıştım, sen anca kafanda ürettiğin o insana tap!"

Hyunjin duraksadı, düştü gülümsemesi. Cevapladı koridoru dönmüşlerken.

"Hayal değil, o var Jisung. Neden böyle dedin?"

"Aşık mısın onu söyle"

Hyunjin bir an sinir oldu, kolundan söktü Jisung'u. Jisung hiç alınmadı, koştu Hyunjin'e. Hyunjin sinir sinir bacaklarını yere vururken Jeongin köşeyi dönüyordu. Hyunjin onu görür gibi oldu. Gülümsemesi genişledi.

Jisung onun yönüne baktığında Minho da köşeyi dönüyordu. Hyunjin koşacak oldu, Jisung önüne geçti kollarını açarak. Güldü.

"Ne içelim Hwang Hyunjin? Sen seversin kahve, ben çay. Sen seversin bitki çayı, ben alkol. Sen seversin sabahları, ben gececiyim. Sen uyuyamazsın, ben kalkamam. Sen benim-"

"Çekil-" dedi Hyunjin onu iterken, Jisung tekrar gülümsedi.

"Benim eksik parçam, ağlarım gitme!"

Hyunjin ileri bakmayı kesti. Minho'ya baksa da tanımazdı henüz. Onun gailesi Jeongin idi o günlerde, yalnızca kan kardeşi Jeongin idi!

Aptal Jisung!

Jisung Hyunjin'in bakışları kendine döndüğünde gözlerinin dolduğunu fark etmesini bekledi. Masum Hyunjin hemen de fark etti, siniri korkuya dönüştü. Jisung'u hafifçe, istemsizce sarıp sırtını pat patladı.

"Gitmiyorum, aptal" dedi dişlerinin arasından, "Gören de bana saplandın sanacak!"

Jisung Hyunjin'in parfüm kokusunu ilk kez alıyordu, bu odun kokulu amca işi eski parfüm şimdi ona buram buram ilgi gibi geliyordu. Bu nedenle iyice içine çekti amca kokusunu, en derinine kadar. Sonra yanıtladı.

"Bilmiyorum, galiba ilgi meraklısıyım" dedi gülerken burnunu çekerek, "Hyunjin yemin ederim ki bunun ardında art niyet yok. Bu sarılma tamamen içimizden geldi, ben zorla sarılmadım sana, tamam mı?"

Hyunjin afalladı, başını biraz geri çekip baktı.

Sahi ya.

Yaptığını yeni fark eden Hyunjin bi adım geriledi, yanakları al al olmuş bir şekilde güldü elini ensesine atıp.

"O insanın görse çok kızardı bana, üzgünüm Jisung. Kalbim ağzımda atıyor, çok şaşırdım kendime ben de!"

Jisung kıkırdadı, gözlerinin altını silip sordu.

"Kahven latte mi olsun yoksa senin gibi tatlı, macchiato mu?"

Hyunjin gözlerini kaçırdı, Jisung kıkırdadı. Sıraya girdi, cebindeki parayı kontrol etti. Hyunjin onun omzundan ileri uzanıp amerikano için parayı ödedi, yanında parmağını tezgaha vururken sordu.

"Bir şey soracağım sana?"

"Imm" dedi Jisung elini çenesinin altına koymuş hülyalı bir şekilde kahve makinesini izlerken. Hyunjin gözlerini devirdi.

"Yemin ederim ki takip ediliyoruz. En az dört kişi bizi izleyip ağız ağıza vermiş durumda. Bi kişi bizi katlediyordu ve insanıma gitmemi engelledin, sarıldık, dünya durdu!"

"Dünya durdukça sarıl bana" dedi Jisung kahveyi uzatırken, Hyunjin şoka girdi. Kahveyi zorla eline tutuşturan Jisung güldü, gözlerinde saklıydı minik ışıltılar. Gülerek söylendi.

"Dedikodu benim olduğum yerde hiç dinmez, kulaklığını tak ve asla dinleme. Ben bu okulun dışlanmış popüler çocuğuyum!"

"Neden dışlanır senin gibi bi- gitmesene! Çayın bende kaldı, yanıyorum ulan, gülüyorsun sesin geliyor manyak!"

Hyunjin gülmeye başladı koşarken. Jisung ile böyle böyle yakınlaşıyordu, umurunda da değildi. Güzel gülen her oğlan kötü olacaksa gülmeyenler neler yapardı, kim bilir!

O gece Hyunjin Jisung'un dizine yatmasına izin verdi. Yani Jisung bunu birkaç kez denemişti ama başarısız olmuştu ama bugün özeldi! Hyunjin için özeldi, Jisung bugün kendi gibiydi. Ağlamak istiyordu ama ağlamıyordu, çok uyuşmuştu ve kucak istiyordu, kedi gibi. Hyunjin kucağını pat patladı boncuk boncuk bakan Jisung'a.

Jisung koşarak dizine yattı. Hafifçe yerleşti. Hyunjin gülüp onun alnına vurdu. Jisung tekrar yerleşti.

"Aç" dedi kollarını birleştirip.

"Neyi?" diye sordu Hyunjin.

"Meme, salak. Şarkı" dedi Jisung gözlerini açmadan.

"Jisung senin insanın çok şanslı" dedi Hyunjin sevgiliye söylenen tatlı ama anlaması zor sözcükleri seçer gibi. Jisung gülümsedi.

"Bırak onu" dedi, "Seninleyim, aç bizim şarkımızı"

Hyunjin onun alnını severken duraksadı. Bu da ne demekti?

Jisung eli tutup yanağına koydu, yanağının üstüne döndü. Hafif bir pozisyon değişikliği ile mırıldandı uykusu hemen geldiğini belli ederken.

"Yumuşacıksın. Bay Yeşil kıskansın. Şimdi aç şarkımızı, uyuyakalıyorum. Beni uyandırma, seni çok sevdim bırak kalayım"

Hyunjin şokla parmağını telefona değdirdi ve şarkı nazik bir tonla açıldı. Jisung gülümsedi, Hyunjin'in eline sarılıp kendini uykuya bırakıverdi!

---

YORUM SEVERİM VE ALLANI SEVEN 'SON LILITH'E DE GELSİN, ONU ÇOK SEVİYOM :')

Attention // HyunHoSung ✔️Where stories live. Discover now