1

552 31 34
                                    

"Hey! Çilli şey, bana matematik öğretebilir misin? " ;


Sabah, saat sekiz civarlarıydı. Okula gitmek için hazılanıyordum.Ayaklarımı yere vurarak, evden çıktım. Üstümde duran sweatshirtti çekiştitdim. Kulaklığımı, telefona bağladım. En sevdiğim müzik çalarken. Okula doğru ilerlemeye başladım.

Sakince, ilerlerken. Arkamdan gelen gülme sesi ile duraksadım. Hwang Hyunjin. Aptal, aptal gülüp arkadaşları ile şakalaşıyordu. Aptal. Neden mi öyle diyorum? Matematik sınavından sekiz kere kalmıştı. Kafasına, çok fazla basketbol topu falan mı yedi de böyle bir mal oldu. Herneyse.

Okulun, bahçesine girdiğimde. Birkaç kız yanıma gelmişti. "Sana para vereyim. Sende ödevimi yap. "

" Hey Felix! Ödev neydi? " demeye başlamıştılar. Lan bir siktirin gidin. Ders çalışacağım.

Sınıfa ilerledim. Kapıdan girdiğimde tekrardan kızların bakışlarına mağruz kalıyordum. Görüş açıma giren Seungmin ile gülümsedim. Yanına gidip yumruk çaktık.

"Oğlum! İnanabiliyor musun? "Lan gerizekalı söylemedin nerden bileyim.

"Mal, nerden bileyim? " deyip. Yanına oturdum. O da gözlerini devirip;

"Şu bizden 3 yaş büyük olan çocuk varya, neydi adı... He! Bang Chan. " sağır oldum. Defterlerini çıkarırken;
"Ee nolmuş hem o üniversite değil mi?" dedim. Ona döndüm, o da alnına vurarak;

"Bana istek attı! Okul grubuna da aldı ve tahmin et kim var! " dedi. Bende;

"Kim Seungmin. " Bence komikti. Ben gülerken o da pis pis baktı.

"Gerizekalı! Hyunjin var. " dedi. E, banane bundan.

"Sende varsın it. " dediği anda koluna bir tane indirmiştim.

"Neden ben varım? " diye isyan ettiğimde, elini alnına vurarak;

"Derslerin iyi ve basketbolcuların dersleri kötü, aptalsın Felix. "

"Lan babandan çıkmış! Az önce zeki dedin bana-" hocanın girmesi ile sözüm yarım kalmıştı.

Ders boyunca o konuşmuş bende dinlermiş gibi yapmıştım. Benden ne istiyordular? Kesin birşey çıkacak.

Yemek saatine kadar herşey normaldi. Bizim okula üniversitesi ile lisesi yakındı. Üniversiteliler kafeterya ve kütüphane gibi yerleri kulanma avantajları vardı. Bunun yüzünden bir sürü üniversiteli buraya geliyordu. Tabiki, Bangchan'da. Bangchan yani Chris hyung müdürün-okulun sahibinin- oğluydu. Derslerinde başarılı olduğu için ön planda tutuluyordu.

Seungmin'le yemeklerimizi alıp, rasgele bir masaya yerleştik. Seungmin Chris hyung'u görene kadar normaldi. Taki görene kadar. Mal gibi aşıktı. Ahmak.

Chris hyung'la konuşuyorduk. İyi bir arkadaşlığımız var. Hyunjin'in kuzeni oluyordu. Hemde yakın oluyordu. Nasıl Chris hyung kadar zeki birinin böyle mal bir kuzeni vardı? Aklım almıyordu.

Yemeğini alıp bize doğru gelen Chris hyung'u izlerken Seungmin'in parlayan gözlerini saymıyorum. Gördüğüm kişi ile kaşlarım çatıldı. Hwang Hyunjin. Gülerek yanımıza oturdu.

Açıkçası umrumda değildi. Gitmesini istiyordum. Neden mi? Çünkü, mal, egoist ve yavşak. Sinir bozucu bir insan.

Bana seslenen kişiye dönüm. Fakat bu kişi Seungmin değildi.

"Naber? " dedi. Gözlerimi devirip yemeğime devam ettim.

"Hey! Sana diyorum" peki bu benim umrundamıydı? Tabiki hayır. Hyunjin'in becerilen kişi listesine girmeyecektim.

"Can you teach math?"| HyunlixWhere stories live. Discover now