16

195 19 12
                                    

Oy ve yorumlar azalmis...
Oy ve yorum gormek istiyorumm🤎🐾
iyi okumalarrr

☆☆☆☆☆☆☆

"Maknae Line."

.

.

.

|Lee Felix'ten|

Gözlerimi açtığımda, salonda olmadığı fark ettim. Kendi odamdaydım. Tavana bakarken, kapının sesini duydum. Hyunjin. 

"Tanrım. Ateşin çok fazlaydı. Şükürler olsun ki düştü." elimi anlıma koydu. Konuşacak gücüm dahi yoktu. 

"Annen sana ne dedi?" 

"Huh?" kahküllerimi düzeltti. "Annen sana telefonda ne dedi?" 

"Ah o...Aynı şeyler, başarısız aptalın teki olduğumu Seul'e gelirse beni öldüreceğini falan söyledi. Zaten yazmıştı ve aramıştı da. Bakmadım." kafamı geriye yasladım. Derin bir sessizlik çöktü. Bunu bozan Hyunjin'in;

"Aç mısın? Senin için çorba yaptım." bana melek değene bak sen. Yorganı tek hamle kaldırdım. Ayağa kalkıp, bir kaç saniye boyunca durdum. Dengemi kaybedince, Hyunjin kollarımı tutmuştu.

"Önemli birşey değil. Vitamin eksikliğim var." bana pek onaylamayan bakışlar attı. Mutfağa gelene kadar kolumu tutmuştu. Çorbayı kaseye doldurduktan sonra önüme koydu.

"Hyunjin, bu çok fazla. Bu kadarını yiyemem ben."  kaseye bir kez daha baktı.

"Sadece iki kepçe koydum. Az bile." geri arkasını dönmüştü. "Hyunjin, iki kepçe mi?! Fazla bu, lütfen yarım kepçe koyar mısın?" hızla arkasını döndü.

"Ne dedin sen? Saat altıya gelmek üzere ve sen hiç birşey yemedin. Bir günü yarım kepçe çorbayla mı bitireceksin!" pembe terlikleri, beyaz çicekli önlük ayrıca elindeki bez ile tam bir anneye benziyordu. Üstüne birde kollarını önünde birleştirmişti.

"Evet Hyunjin. Normalde akşam yemeği bile yemem. Lütfen." sanırım onu daha da sinirlendirdim. Ayağını yere vurarak ofladı. Kaşığı aldı.

"Aç ağzını." açtığım gibi çok sert bir şekilde kaşığı ağzıma koymuştu. "Aoch! Acıdı!" elimle yanağımı tuttum. Panikledi. "Özür dilerim. Çok mu acıdı?" yan bir bakış atmıştım. Yanağımda hissettiğim öpücükle, kıpkırmızı olmuştum.

"Geçti mi?"

"Hıhı." tanrım, çileğe benziyor olmalıyım. "Çileğe benziyorsun." gülmeye başladığında ona dik dik baktım. 

"Ay tamam hadi sen ye, birazsan Minsung ikilisi gelecektir." ağzıma tıktığım çorba kaşığı ile kafamı salladım. Hafiften, ağzım doluyken.

"Buraya mı geliyorlar? Neden?" geri çorba kaseme döndüm. "Jisung ders notlarını senin için tutmuş, onları getirecekler. Seni merak etmişler. Ayrıca uygun olunca gruba bak." aklıma gelen şeyle, hızla kaşığı bıraktım.

"HYUNJIN! BİYOLOJİ ÖDEVİ NE OLACAK TANRIM ONU TAMAMEN UNUTTUK!" gözlerim dolmuştu.

"Tamam sakin ol. Minho'lar gidince biz ikimiz bilgisayardan bakarız. Yarın da çıktısını alırız. Olur mu?"

"Teşekkür ederim Hyunjin!" yerimden kalktım. Hyunjin'in kucağına atladım. Ellerim onun boynunda, onun elleri ise sırtımdaydı. 

"Bu kadar mutlu olacağını bilseydim. Daha önceden bunu yapardım." kapının çalmasıyla, sarılmamız son bulmuştu. Kapıyı açınca, elinde poşetlerle duran bir Minho. Onun ardından da bana sarılan Jisung. 

"Can you teach math?"| HyunlixWhere stories live. Discover now