23

130 14 18
                                    

oy ve yorum?
iyi okumalarr

☆☆☆☆☆☆

"Merhaba Felix."

.

.

.

"Ne oldu Felix?" soruyu soran Jisung'a baktım. Tanrım nasıl olur bu. Telaşla bana bakan yedi bedene baktım. "Annem uçağa binmiş. Bir saat içinde gelecekmiş." Hyunjin elindeki kaşığı düşürdü.

"Ne? Bu da nerden çıktı? Lanet olsun." Hyunjin'in isyanını benim dışımda kimse anlamamış olacak ki, Chan hyung bana döndü.

"Um, peki tamam annenle aran iyi değil. Fakat, Hyunjin'in neden böyle bir tepki verdiğini anlamış değiliz." konuyu anlatmam gerektiğinin farkına vardım.

"Şimdi şöyle ki, annem homofobik." Minho ve Jisung şaşkınca birbirlerine baktı. "A evet. Bu demek oluyor ki... Ben sevgilimi onun burda olduğu sürece göremeceğim. VE ONUNLA KONUŞAMAYACAĞIM!" Hyunjin sözümü devam ettirmişti.

Jeongin,"Tanrım..." elini ensesine götürerek konuştu. "Ne yani, sadece bu mu?"

"Hayır Jeongin. Annemin burda olması demek, beni azarlayacağı ve belki de dövmesi demek." herkes olayı anlamış gibi gözüküyordu.

"Felix. Annen bir saat içinde burda olacaksa, senin eve gitemen, hazırlanman ve onu havaalanından alman için bir saatin var demek oluyor." Seungmin'in konuşması ile, ayağa kalktım.

"Tanrım evet! Görüşürüz çocuklar! Hyunjin, sana olayları anlatırım!" hızla mutfak kapısından dışarı çıktım. Yerde olan çantamı tek koluma taktım, pijamalı bir şekilde kimim olduğunu bilmediğim terlikleri giyip evden çıktım.

"HEY TERLİKLERİM!" arkamdan bağıran Changbin hyung'u umursamadan koşmaya devam ettim.

"Ne yapacağım ben!" en yakın metro istasyonu on dakika uzaktaydı. Ama yoluma ters düşerdi. Tek yolum koşmaktı.

Saat öğleden sonra üç falandı, sokaklar tamamen insan doluydu. Bende berbat durumdaydım. Şuan pekte umrumda değildi. Sadece yetişmemlazımdı.

Adama çarpmam beni yavaşlatmıştı; "Çok özür dilerim!" bağırıp koşmaya devam ettim. Sanki yarış atıyım amına koyayım.

Gözlerim tanıdık bedeni aradı. Tam saatinde, hazır bir şekilde havaalanındaydım. Annemi arıyordum. Yanıma gelen bedene bakıp, nazik bir gülümseme sundum. O beden bana iğrenen bakışlarını atınca, gülümsememi durdurdum.

"Merhaba Felix."

"Merhaba anne. Yolculuğun nasıl geçti." elinden, bavulunu aldım. Yürümeye başladık.

"İyiydi." onun soğuk tavırları kalbimi kırıyordu. Konuşmayı kesip, taksiye işaret ettim. Taksi önümüzde durmuştu, anneme kapıyı açtım.

O içeri oturunca, bagaja eşyalarını koyup yanına oturdum. Adresi de söyledikten sonra, kemerimi bağladım. "O kadar yarı zamanlı işte çalışıyorsun ama kendine bir araba bile alamadın mı?"

"Anne benim ehliyetim yok." gözlerimin dolduğu hissetmiştim. Bana nefret bakışları atıyordu sanki, tanrım.

Evin önünde durunca, taksiciye ücreti verdim. Arabadan inip anneme kapıyı açtım. Bavulunu da alıp yanında durdum. Gözlüklerini çıkarıp, apartmana baktı.

"Can you teach math?"| HyunlixWhere stories live. Discover now