31

122 13 5
                                    

|Hwang Hyunjin'den|

Hemen yanımda, ağlaması yeni durmuş olan bedene baktım. Güzel sevgilim, çok ama çok ağlamıştı. Sesi kısılmıştı. Sesini çıkaramıyordu.

Tatlıydı.

"Hyunjin?" yüzünü bana dönmüş, ellerini göğüsüme koymuştu. "Efendim güzelim?" iç çekti. Parmağıyla, göğüsümde daireler çizmeye başladı. "İlk benim ölmemi bekle."

"Felix! Ne diyorsun sen? Ne ölmesi güzelim. Lütfen düşüme artık." gözleri tekrardan dolmaya başlamıştı. "Hey, bebeğim. Sana kızmak istememiştim." kafasını göğüsüme iyice gömdü. Yüzünü ellerimin arasına aldım. Yüzüne baktım bir kaç saniye; ağlamaktan kızarmış burnu, belli olan çilleri, kurumuş ve şişmiş dudakları...

"Çok, güzelsin." gözünden akan yaşı sildim. "Korkma bebeğim. Ben hep burada olacağım. Bizi ölüm sadece bu dünya da ayırabilir." ölüm dememin ardından, gözlerinden yaşlar hızla akmaya başladı.

"Ben ölmek istemiyorum Hyunjin! Sonsuza kadar seninle yaşamak istiyorum." tanrım... Bu çocuk. "Hadi kalk." onu yavaşça üstümden ittim. Yorganın altından ikimizi de çektim. Kolundan tutarak onu kaldırdım. 

"Neler oluyor?"

"Gezmeye çıkıyoruz." dolabını açıp, kalın bir şeyler aramaya başladım. "Aha bu olur. Giydirebilir miyim?" gözlerinin yorgunluğunu görmek canımı yakıyordu.

"Olur." üstündeki ince tişortü çıkardım. Süt beyazı olan teni... Hızla üstüne sweatshirt geçirdim. "Sende üstüne kalın bir şey giy." kafamı salladım.

"Senin için, geçen haftalarda alış veriş yaptım. Kıyafetlerim, senin için çok küçük ya, bende senin bedenin olan kıyafetler aldım.

En üst rafa bak. " dediğini yapıp en üst rafa baktım. Gerçekten de benim bedenim için almıştı. "Bebeğiim. Çok teşekkür ederim." 

"Beğendin mi? Of kesin beğenmedin. Tarzım çok kötü özür dilerim." sweatimi giymek için ceketimi çıkardım. Sweati giyince, sevgilime baktım.

"Felix, bayıldım buna. Hadi kalk, gidelim." elinden tuttup onu dışarıya çıkardım.

2 gün sonra

|Lee Felix'ten|

Eve doğru tek başıma ilerliyordum. Hyunjin'in antremanı vardı. Benimde ders çalışmam gerekiyordu. Tanrım, bir hafta sonra yeni yıla giriyoruz. Şubatta sınavım vardı. Hiç bir şey bilmediğimi hissediyordum.Havalar, aşırı soğumuştu. Üşüyerek eve gitmekten nefret ediyorum. 

Eve gelince, kapıyı açıp kendimi içeri atmıştım. "Dondum amına koyayım." hızlıca ısıtıcıları açıp, atkımı ve montumu çıkarmaya başladım. "Ah, belim."  belimi esnetecek bir kaç hareket yapıp okul kıyafetlerimden kurtulmaya gittim.

Rahat bol eşortman altımı ve üstüne yeşil bir kazak giydim. Odamdan çıkıp kendime,kahve hazırladım. Kahvemi alıp, odama geçip test çözmeye başladım. 

Belimde hissetiğim ağrı ile yüzüm tekrardan buruştu. "Ah tanrım." elimi belime götürerek kısaca masaj yaptım. Ağrının şiddeti azalınca, elimi çekip ders çalışmaya devam ettim. Yaklaşık kırk kırk beş dakika sonra, Hyunjin beni aramıştı.

"Efendim?"

"Bebeğim nasılsın? Ne yapıyorsun?"

"Test çözüyorum,sen?"

"Can you teach math?"| HyunlixTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang