2

262 27 42
                                    

"Çilli şey, bunu kendine yapma"

Acaba Hyunjin'e ders isteğini kabul etmek gerçekten hatamı olacaktı? Çünkü, şuanda önümde durup kalemle kavga ediyordu. Sabah,çok akıllı bir varlık olduğu için evime gelmişti. Sabahın köründe, dersimi çalışırken camıma taş atıyordu.

Bende hemen giyinip, çıkmak zorunda kalmıştım. Şimdiki dersimiz boştu. Ondan herkes telefonlara gömülürken, ben ders çalışıyordum.

"Aish." değip ensemi kaşıdım. Midem bulanıyordu. Hyunjin, bunu duymuş olacak ki yanıma geldi.

"Hey, çilli şey neyin var? İyi gözükmüyorsun. " dedi. Saol Hyunjin, bunu bilmiyordum.

"İyi hissetmiyorum, midem bulanıyor." diye karşılık verdim. O da bana daha çok yaklaştı, hafifçe gerilerek yutkundum.

"Seni yeyecek değilim çilli şey, ateşine bakmaya çalışıyorum."dediğinde hafifçe, ona doğru eğildim. O da elini, anlıma yerleştirdi.

"Aish! Oğlum, yanıyorsun. " dedi. Bende, elini masamdan çekip, dersime döndüm. Bana, anlamsız bakışlarını attı.

"Çilli şey? Bu kadar atarlı olmasan mı?" dedi. Ona bakarak;

"Hyunjin, yeter ama ders çalışıyorum. Bunları çözmemlazım sana bu akşam bunları anlatacağım, izin verir misin? Lütfen. " dedim ve testime geri döndüm.

Olacak gibi değildi. Midem bulanıyordu. Karnım ağrımaya başlıyordu. Başım çatlayacak gibiydi. Yanıma gelen beden;

"Felix, iyi değilsin sen. Lütfen, derse ara ver biraz." dedi. Bu beden Seungmin'den başkası olamazdı. Ona kırmızı olduğunu bildiğim gözlerimle baktım.

"Hayır Min, bu sınav önemli." deyip önüme döndüm. O da Hyunjin'in seslenmesine doğru ona döndü. Onlar konuştu, ben çözdüm.

Öğlen yemeği sırasında. Adımlarım seyrekti, sallanıyordum. Vücüdum, kendini taşıyamıyordu. Sıramdan kalkarken dengemi kaybetmemle, o kolların beni tutması bir olmuştu.

"Çilli şey dinlenmen gerek. " demişti Hyunjin. Beni sırama oturtu. Yüzüme, baktı.

"Yemek alıp geliyorum. Bu test kitabı açılmayacak. Bu akşam ki dersi de yapmayız eğer kötüysen." dedi ve ilerledi.

Tabikide ders teklifini gerçekleştirecektim. Ben hayal kırıklığı değilim, olmayacağım. Çalışıyorum. Ben düşüncelerimle boğuşurken, Hyunjin'in geldiğini fark ettim.
Yemeği önüme koyarken, gülümsemişti. Hiç yemek yeme isteğim yoktu. Sadece test çözmek istiyordum.

Yemeği, kenara koydum. Test kitabını çıkarmak için masanın altına eğildiğim de Hyunjin, çubukları bırakıp bana yaklaştı.

"Çilli şey, yemek ye. Sikerim dersini yeter ama yemek yemezsen çalışamazsın." dedi. Üstüme, ceketimi geçirirken;

"Höm, olmaz öyle şey. Dersler önemli hem bugünkü dersimiz iptal olmayacak. " deyip. Test kitabını açmak için hemde yaptım. O esnada Hyunjin, kitabı hızla önümden aldı. Çantamı yerden aldı, açtığı gibi test kitabımı içene koydu. Az önce ittiğim yemeği tekrardan önüme koydu.

"Bu yemek bitecek. Bu akşamki derse gelmem yoksa, hem beni sinir etme. " dedi. Ben yemekle bakışırken, o da bana bakıyordu. Çubukları elime aldığımda, ellerimin titremesini fark etmiştim. Çubuklar, çok fazla sallanıyordu. Hyunjin bumu fark etmiş olacak ki;

"Çilli şey neden ellerin titriyor? " dedi. Bende yüzüne baktım.

"Bilmem." dedim. Yemeğe başladığımda, Hyunjin yarılamıştı. Ben yavaş yavaş yiyordum. Yorgundum amına koyayım. Yeter ama ya hergün hastayım zaten, bir bu eksikti.

"Can you teach math?"| HyunlixWhere stories live. Discover now