28

139 14 9
                                    

okullar nasilll??
oy ve yorum gorebilir miyimm???
iyi okumalarrrr
☆☆☆☆

"Everytwo."

"Evet Minho hyung. Akademiden çıktım şimdi. On dakika da orada olurum. Görüşürüz." telefonu kapatıp, cebime koydum. Hafiften yağan yağmurdan ıslanmamak için şemsiyemi açtım. Sonbahar, çok güzeldi.

Yavaşça yağmurda yürümeye başladım. Dökülen yaprakları takip ettim. Tanrım, çok güzeldi. Avm olduğum yere çok yakın olduğu için, hızlı yürümüyordum. İki sokak sonra ordaydım zaten.

Akademi beni çok yormuştu. Aşırı yorulmuştum. Dokuzyüze yakın soru çözmüştüm. Aslında, az olduğunu düşünüyordum. Sınava, dört ay kalmıştı. Netlerimi daha da yükseltmem gerektiğini hissediyordum.

Artık arkamda, ailem yoktu. Peki kabul ediyorum, bize aile denilmezdi. Fakat, beni okutmuşlardı. Onlara hiç mi saygım yoktu?

Kendimi suçlu hissetmeye başlamıştım...

"FELIX! BURDAYIZ!" bana deli gibi el sallayan Jisung'a çevirdim adımlarımı. Minho ile kolkola bana doğru gelmeye başladılar. "Naber?" Jisung Minho'nun kollarından kurtarmıştı kendini. Üstüme atladı adeta. Bana sıkıca sarıldı.

Minho, hem kıskanmış hemde mutlu bir şekilde bize bakıyordu. "Yemedik sevgilini hyung. Lütfen bana öldürecekmiş gibi bakma..." uslu bir çocuk tarzında konuşmama karşı güldü. "Ah Lixie, çok mu kıskanç bir enişteyim?" şaşkınca durdum.

"Birde soruyor musun? Jisung'un yanına erkek sinek gelse bile kıskanıyorsun." gülen ikiliyle bende güldüm. "Neye gülüyorsunuz beyler?" tanıdık ses dönerek gülmeyi kestim.

"Seungminnie!" Seungmin'e sarıldım. "Seni çok özledim!"

"Bende seni özledim Lixie. Hyunjin piçi hangi cehenem de-" kafasına yediği tokatla cümlesi yarıda kesildi. "Burdayım oruspu çocuğu." sarıldığım bedeni hızla benden ayırdı. "Hey!"

"Sus sevgilimi özledim." tekrardan söze başlamamam için bana sarıldı. Arkamızdan gelen bedenlere baktık. Sonunda tüm ekip beraberdik.

"Oooo herkes sevgili yapmış." Jeongin konuşurken, Changbin hyung ona yan yan gözler atıyordu. Ben onların bu hallerine sırıttım. "Shipledim." kulağıma eğilen Hyunjin'e baktım. Gözlerimi iki kez kapatıp açtım. O da benim gibi gülüp, yürümeye başladık.

Avm'ye girdiğimiz anda, herkes bize bakmıştı. Sekiz kişilik, bir gruptuk. Fazlaydık galiba. Fazla ama mutlıyduk. "Önce yemek yiyelim."

"Bence de Changbin." Changbin hyng ile Chan hyung yumruk tokuşturdular. Tempolu adımlarla, yemek bölümüne ulaştık. "Gene hamburger yemeyelim mi acaba?" Minho'nun konuşmasının üzerine, katta kısaca göz gezdirdim.

"Japon yemeklerine ne dersiniz?" önerimi sevmiş olacaklar ki, buldukları il Japon restorantına girmişerdi. Kalabalık bir restoranttı. "Şurası boş çocuklar." Seungmin'in gösterdiği yere yerkeştik. Garsonlar kısa sürede menüyü getirmişti.

"Servis hızlı gözüküyor..." Hyunjin menüyü karıştırırken konuşmuştu. "Kesinlikle evet." Jisung ise ona cevap vermişti.

"Bence ortaya da birşeyler alalım." herkes Jeongin'e hak vermiş gibi görünüyordu. Siparişlerimizi verdiken sonra, konuşmaya başladık.

"Netleriniz nasıl?" Chan'ın sorursuyla Seungmin, Jisung ve Hyunjin bana dönmüştü. Seungmin boğazını temizledi; "Benim iyi gidiyor. On yanlışım çıkıyor. Toplam olarak."

"Can you teach math?"| HyunlixWhere stories live. Discover now