Bölüm 19

4K 175 13
                                    

''Bu akşam mı yani?'' dedim telefonda yarım saattir bana yalvaran Esra'ya.

''Evet,'' dedi yirmi beşinci kez. Ses tonunda yakınma vardı; sanırım açıklama yapmaktan sıkılmıştı.

''Tamam,'' dedim sonunda. ''Eğer yapacak bir işim olmazsa, bana uyar.''

Hiçbir şey yapmamanın ötesine geçtiğim bir okul günü. Günlerde Çarşamba, hava oldukça güneşli, insanlar ise yine mutlu. Ben mutsuzken böyle mutlu gezmeleri beni delirtiyor. Tamam, bu bencillik ama bazı konularda bencil olmalıyız... Değil mi?

Bunun elbette Buğra'yla ilgisi yok.

Yok.

Tamam, var.

Ona attığım son mesajdan sonra mesajıma cevap vermedi. O gece bunu önemsemeden uyudum; fakat ertesi sabah yüzsüzlük edip attığım günaydın mesajına da cevap alamadım. Üç gündür mesajlarıma cevap vermiyor, yine bir şey o karışık aklını karıştırmış olmalı.

Allah'ın güzel yüzlü, egoist, ukala, psikopat, manyağı kafasında ne kurduysa artık!

Boş yere çabalıyormuşum gibi geliyor. Seni sevmeyen insanla konuşmak sana ne kazandırır ki? Onunla konuşunca sahte değil, gerçek bir mutlulukla sarmalanıyorum. Bilmiyorum ama bu oluyor; kalbimin alt bölgesinde yavru serçe varmış gibi kıpır kıpır oluyor.

Yarım saattir elimi sürmediğim ve bir bakış dahi atmadığım kitabımı kapattım ve ayağa kalktım. Okula en sevmediğim pantolonumu giymiş ve saçımı toplayarak gelmiştim. Saç toplamak bana yakışmıyordu.

Esra beni arkadaşlarıyla gideceği bir gece kulübüne davet etmişti. Gidecekleri mekân son zamanlarda oldukça bilinen bir yerdi. Orada hesap ödeyebilecek bir arkadaş edindiğinden ise haberim yoktu.

Eşyalarımı çantama toplayarak, tek başıma oturduğum beyaz iki kişilik masadan uzaklaştım. Bir arkadaş edinmeliydim en kısa zamanda. Esra'yla ders saatlerimiz uymuyordu ve belki vakit geçirebileceğim bir arkadaş iyi gelebilirdi; güvenilir, sır saklayan cinsten bir arkadaş.

İlkbaharın o aldatıcı havasına aldanarak mont yerine kolları kısa bir beyaz tişört tercih etmiştim. Ahsen Öncü olarak yine bir hataya imza atmış olmaktan gurur duyamıyordum doğrusu, oldukça güneşli olan güneş yalnızca görüntüden oluşuyordu. Hava serindi.

Okuldan çıktıktan sonra meydandaki parka gidip yarım saat kendimi ödüllendirerek kitap okudum. O yarım saatte bir yanım geçenlerde karşılaştığım, adı Hayal olan kızı beklese de öteki yanım gelmeyeceği konusunda emindi.

Eve girdiğimde saat neredeyse akşam olmuştu. Eski bir eroin bağımlısı olarak vakit bana göre eskisinden daha yavaş geçiyordu. Eskiden zehrimi aramaktan güneşi görmeye vaktim kalmıyordu ki. Kısa bir süre bağımlı olsam da o zehrin süresi yoktu. İçten içe kemiren bir fare gibiydi ve beynin kontrolünü ele geçiriyordu.

Gözde ve Burcu'nun odasından gelen yüksek sesli müziğe aldırmamaya çalışarak kısa süreli arkadaşım, canım kedime biraz mama koydum. Ben yumuşak tüylerini okşarken o mamasını afiyetle yemeye koyuldu.

Cebimde duran emanet ve pahalı telefonu elime alarak, yeni yüklediğim WhatsApp adlı uygulamaya girdim. Rehberimde yalnızca Buğra ve Esra kayıtlıydı. O yüzden ikisinden başka kimse çıkmıyordu uygulamada.

Buğra'da kullanıyordu bu uygulamayı ve fotoğrafı da vardı. Fotoğrafta olan tek farklılık sanırım asık olmayan suratıydı. Elini Rottweiler cinsi köpeğin üzerine koymuştu, diğer eli ise siyah deri montunun içindeydi. Dudağının tek kenarı kıvrılmıştı. Bu alaylı bir gülüş değildi, gerçek bir gülüştü; sıcak ve sevgi dolu.

YOSMAWhere stories live. Discover now