Bölüm 30

4.3K 203 29
                                    

Evanescence - My Immortal

''Hadi koltuğuna geç artık,'' dedi takım elbisesine gözyaşlarını akıttığım Buğra. ''Bu kadar ağlayabilmene hayret ediyorum.''

''İçimde bir gözyaşı denizi var.'' Dedim iç çekerek. Uyarısı üzerine koltuğuma geçmek için üzerinden kalktım ve uyuşmuş vücudumla koltuğa oturdum. Bomboş hissediyordum, yaşadıklarımdan olsa gerek her an kaynayan bedenim şu an dalgasız bir denizdi.

Buğra'ya bakmıyordum ama bana bakınca baktığını hissedebiliyordum. Arabayı çalıştırdı ve boş yolda rahatça arabayı sürmeye başladı. Güzel araba kullanıyordu. Özellikle ona böyle pahalı ve gösterişli arabalar yakışıyordu. Onu kamyon sürerken düşünemiyordum

Ay ışığı gökyüzünden net bir şekilde arabanın camına yansıyor, arabanın camında yüzümüzü aydınlatıyordu. Pürüzsüz gökyüzünün hâkim olduğu gecede, gökyüzünde bir sürü yıldız vardı. Yıldızlar aralarında anlaşma yapmış gibi birbirlerine eşit mesafede diziliyor, ay ile aralarında mesafeyi geniş tutarak bize muhteşem bir görüntü sağlıyordu.

Temiz bir hava vardı dışarıda. Gecenin geç saatlerinde insanlar evlerine çekilince hava hep daha güzel gelirdi bana. Arabanın camını sonuna kadar açmıştım. Sıcaktansa soğuğu severdim. Araba hız yaptıkça hava içeri daha hızlı giriyor, yüzüme vuruyor, biraz üşümemi sağlasa da rahatsız etmiyordu.

Etraf sessizdi. Ağaçlık alanlara yaklaştıkça gelen çıtırtı seslerinin dışında arabanın içinde de ses yoktu. Doğal ses yoktu, arabanın içinde kulakların sessizlikten rahatsız olmaması için açılmış gibi sessizce çalan bir şarkı vardı. Tam emin değildim ama bir caz solosuna benziyordu.

Böylesine birçok güzellik arasında bana daha güzel görünen ve yıldızları bile utandıracak bir adam yanımda kaşlarını çatmış araba kullanıyordu. Tek eli direksiyonda, diğer eliyse kolu hafifçe açık camdan dışarı sarkmış haldeydi. Arada dudaklarını ıslatması dışında yüzü boş bir duvar kadar ifadesizdi. Kemikli suratından her an havaya karışan bir soğukluğu görebiliyor, hatta bu buzdan sessizliği koklayabiliyordum. Konuştuğunda yayından çıkan her oku tam kalbime saplıyor, oradan darmadağın olmuş ruhuma kanımı akıtıyordu. Kelimeler hissedilir miydi? Onun ağzından çıkıyorsa hissedilirdi.

Uzun süredir kimse konuşmuyordu. Artık bana da bakmıyordu yalnızca gözlerini öne dikmiş araba kullanıyordu, aklından ne geçtiğini bilmiyordum ama oldukça dalmış gibiydi.

''İyi misin biraz daha?'' diye sordu, bana bakmadan direksiyonu hareket ettiriyordu.

''İyiyim.'' Sesim kuru ve düzdü. Birazda soğuktu.

''Hiç öyle görünmüyor,'' diye homurdandı. Daha sonra müzik çalara uzanarak müzik seçmeye başladı. Sürekli değiştiriyordu ve bir türlü beğenmiyordu. Sonunda elini durdu. ''Midlake sever misin?''

''Daha önce dinlemedim.'' Aslında ona karşı gayet normaldim ama sesim soğuktu.

''Acts of Man...'' dedi müziğin sesini açarak. ''Benim sigara içimlik çalma listemden.''

''Sigara içerken dinleyeceğin şarkıların listesi mi var?'' dedim ona bakarak. Yola bakıyordu.

Kafasını salladı. ''Torpidodan sigara uzat şimdi bana,'' dediği gibi torpido gözünü açtım ve açılmamış sigara paketleri arasından bir tanesini alıp açtım ve içinden bir dal alarak Buğra'ya uzattım. Kafasını uzattı. Sigarayı ağzına koymamı istiyordu. Sigarayı parmaklarımın arasına alıp onun şekilli dudaklarının arasına yerleştirdim. Daha sonra torpidodan çakmağı alıp sigarasını yaktım.

YOSMAWhere stories live. Discover now