2-Kartların Yanlış Dizilimi

600 216 192
                                    

103 GÜN ÖNCE

Aitlik hissi.

Ait olamama hissi.

Bu his kimi zaman özgürlüğe açılan pencereniz olabiliyorken kimi zaman sizi esareti altına alabiliyor.

Hayalinizdeki işi yapsaydınız ona ait hissederdiniz, ancak bu gerçekleşmediğinde bu duygu kendisini tüm gerçekliğiyle gösterir. Hayalimde ki iş tam olarak neydi, hangi mesleğe aittim? Neyden sıkılmadan bir ömür devam edebilirdim?

En son ne zaman nerede kendimi sahiden de kendim gibi hissettim? Kendi evinde bile misafir hisseder mi bir insan? Kendi evinin dört duvarına da yabancılıkla bakar mı?

Ait olamama hissi.

Sizi gölge gibi takip eder, peşinizi bırakmaz.

Her sabah uyandığınızda, aklınızda sadece belli bir soru olur. 'Burada olmalı mıyım?'

Her bulunduğunuz ortamda, adım attığınız her yerde bu soru beyninizin derinliklerinde öyle yankılanır ki, kaçıp gitmek istersiniz. Kaçtığınız yere de ait olamazsınız ve oradan da kaçarsınız.

Özetle; nerede değilseniz hayat orada akıyormuş gibi hissedersiniz.

Şuan bulunduğum bu geniş karavan için de aynısını hissediyordum. Varlığımı sorguluyor, amaçlarım ve benliğim arasında ki çizgileri yineliyordum.

Mira'nın elinin çekildiğini hissettiğimde yavaşça gözlerimi açtım. ''Bitti sayılır,'' dedi ve heyecanla aynayı yüzüme tuttu. Alışık olmadığım tonlarda yaptığı bu makyaj kendimi tekrardan sorgulamama sebep oldu. Gözlerimde ki turuncu farlar tam Azra'nın hayran olacağı bir tondaydı. Mira ve Azra'yı yan yana düşündüğümde ne kadar benzeyebileceklerini fark ettim. Gülümsedim.

Dudaklarıma sürdüğü açık tonda ki nude ruj yüzümde sırıtmıyordu. ''Teşekkür ederim,'' diye mırıldandım ve ayağa kalktım. Aynayı bana tutmaya devam ederken üstümde ki elbiseyi düzelttim. Vücudumu saran degaje yaka saten mini bir elbise giymiştim. Rengi gözlerime sürdüğü turuncudan biraz açıktı ve ilk defa bu kadar açık bir rengi kendime yakıştırmıştım.

''Güzel oldun he,'' dediğinde aynayı kendine tuttu. Saçlarını sıkı bir topuz yapmıştı, üstünde siyah bir eşofman yeşil bir tişört vardı. Dergilerde boy boy fotoğrafı olan o kızı bu halde görmek sahiden tuhaf hissettiriyordu. ''Sende öyle,'' dediğimde Mira gülerek bana göz kırptı.

Önümüzde ki bilgisayarlarda birazdan gideceğimiz otelin güvenlik kameraları açıktı. Mira adımlarını oraya ilerlettiğinde çantamda ki sigara paketini çıkardım ve kendimi hızla karavandan dışarı attım.

Batu ve Ediz birkaç metre ötemde derin bir şeyler konuşuyordu. Ediz'in sırtı bana dönük olsa da Batu beni fark etmiş ve başıyla selam vermişti. Yavaş adımlarımı yanlarına götürdüm. ''Selam,'' dediğimde Ediz'e döndüm. Ediz yüzünde ki ifadeyi silerek beni süzdü. Koyu göz kalemim veya koyu renk rujum olmadan çıplak gibi hissediyordum ve bu bakışları da bunu doğruluyordu.

Yaklaşık altı saattir karavandaydık ve bu durum insanlarla tanışmamı sağlamıştı. Batu Tekin, Derin Akkan, Cengiz Sapa, Uluç Bakırcı gibi isimleri zaten tanıyordum fakat ilk kez tanışmıştım.

''Nasıl hissediyorsun? Heyecan var mı?'' diye sordu Batu merakla. Gülerek paketten bir dal sigara çıkardım. ''İlk defa yapacağım bir iş değil Batu,'' dedim sorusunu samimiyetine vurarak. Ortaya uzattığım paketten Ediz bir dal çıkardığında ona bakmamaya özen göstererek tekrardan ceketin cebine koydum.

''Eylül, kaç kişilik bir ekibi yönetiyordun?'' dedi bu sefer de. Batu konuşurdu, karavanda yalnızca bir buçuk saat kadar durmuştu ama bir kez olsun susmamıştı. Yirmi altı yaşındaydı, iki sene önce özel kuvvetlerden atılmıştı ve kendisini Akbulut ailesine bırakmıştı. Esasında delikanlı bir adamdı.

Kırmızı Örümcek ZambaklarıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora