12- Kalbin Beyinle Savaşı

248 101 1K
                                    

94 GÜN ÖNCE

Akbulut ailesinin yanında geçirdiğim bu 10 gün, kulağa her ne kadar az geliyor olsa da oldukça yavaş ve uzun ilerlemişti. Bir ayda yaşayacağım bazı şeyleri yalnızca 9 güne sığdırmış oluşum iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi karar veremiyordum.

Karşımda duran boy aynasındaki yansımadan bana bakan kişi de karar veremiyordu. Gözlerim kızıl saçlarıma iliştiğinde yeteri kadar uzadığını fark ettim. Uzun zamandır bu kadar uzun kullanmadığım saçlarım hoşuma gitse de artık kesme zamanım gelmişti.

Uzun saçlar beni geçmişime götürüyordu ve bunu kesinlikle istemiyordum.

Önümdeki askılı tişörtü biraz düzelterek adımlarımı banyo kapısına ilerlettim. Sabahın erken saatleriydi, öyle ki daha kahvaltı saatine birkaç saat vardı. Kimseden ses gelmiyor oluşu da herkesin uyuduğuna bir işaretti. Bu saçlarıma çekidüzen vermem için gerekli süreye sahiptim.

Banyoya geldiğimde dolapta duran makası elime aldım. Birkaç gündür bu makasla bakışıyordum fakat kullanma vaktim yeni gelmişti. Düz saçlarımı tarama zahmetine girmeden ortadan ikiye ayırdım. Ön tutamlarımı hiç düşünmeden bir karış kestiğimde, lavabonun içine düşen kızıl tutamlar kendimi iyi hissettirmişti fakat her zaman olduğu gibi içimde bir şeylerin de canını yakmıştı.

Bir başka tutamı da kestiğimde aynadan kendime baktım. Nihayetinde omuzlarıma gelen ön tutamlarımla dudaklarımda bir tebessüm oluşurken, aynanın yansımasında gördüğüm kişiyle kaşlarım çatıldı. Yavaşça arkamı dönerek kendisine baktım.

''Tuvaleti mi kullanacaktınız?'' sorumla başını aşağı yukarı salladı. ''Ama sorun değil,'' dedi cılız çıkan sesiyle. ''Aşağı kata inerim,'' sırtını bana döndüğünde genzimi temizledim. ''Müjde Hanım,'' dedim kararsızlıkla. Omzunun üzerinden bana bakarken dudaklarımda bir tebessüm belirdi. ''Yardımcı olabilir misiniz?'' diye sordum sıcak bir sesle. Anlık olarak kaşlarını kaldırsa da gözlerinin gülümsediğini hissettim.

Belki de Müjde Akbulut, kızından sonra ilk defa birine gülümsemişti.

Bir şey demeyerek iki adımda yanıma ulaştı. Titreyen eliyle elimde tuttuğum makasa uzandığında sırtımı ona döndüm. Kasılan vücudumu biraz daha dikleştirdim ve aynadan kendisine baktım. Dikkatli bir şekilde makası saç uçlarımda gezdirirken onu inceledim.

Masmavi gözleri vardı, siyah kullandığı saçları elbette her zaman siyah değildi. Müjde Akbulut'un saçları siyah olabilirdi fakat Özge Koçan'ın saçları kızıldı. Genetik olan kızıl saçları onu güzel ve ilgi çekici bir kadın yapıyordu.

Müjde Akbulut kimliğini aldıktan sonrasında ise kızıllığının diplerine vurmasına izin bile vermeden siyaha boyuyor, her seferinde saçları boyadan kaynaklı biraz daha yanıyordu. Göz altları oldukça çökmüş ve siyahlaşmıştı. Kullandığı maddeler yüzünden böyle olmuş olmalıydı.

''Saçların çok güzel,'' diye mırıldandı, gözlerini aynaya çevirerek. ''Neden kesiyorsun?'' devam etmesiyle omuzlarımı silktim. ''Uzun saç bence bana yakışmıyor,'' dedim gülümseyerek. Gözlerini kırpıştırdı. ''Tek nedeni bu mu?'' sorusuyla ayna sayesinde gözlerimizi buluşturdum. ''Değil,'' dedim tüm samimiyetimle.

''Küçükken babam saçlarımı hep kestirmemi isterdi, annem ise uzatmamı..'' yutkunduğumda gözlerini benden ayırarak tekrardan saçlarıma döndü. ''Bende uzun saç seven bir çocuktum, upuzun saçlarımın olması çok hoşuma giderdi.'' diye devam ettiğimde birkaç tutam daha kestiğini hissettim. Genzimi temizlediğimde çenemi biraz daha dikleştirdim. ''Babam bu dünyadan gittikten sonra,'' diye mırıldandım. Öyle güçsüz çıkmıştı ki sesim, duyduğundan şüpheliydim. Devam edecek kelimelerimin olmadığını fark ettim ve derin bir nefes aldım.

Kırmızı Örümcek ZambaklarıOù les histoires vivent. Découvrez maintenant