6- Bir Kesik Bir Kurşun

387 136 489
                                    

98 GÜN ÖNCE

''Afiyet olsun,'' dedi Ediz, sandalyesini çekerken. Gözlerimi tabağımdan çekmeyerek çatalımda ki zeytinle oynamaya devam ettim.

Gece, Ediz'in yanımda yatmasını istemiştim. Kabul etmiş ve dikkatle, ayaklarını ayaklarıma değdirmemeye çalışarak bir süre yanımda yatmıştı. Sabah uyandığımda yoktu, ne zaman neden gittiğini bilmiyordum. Ama yanımı boş görünce üzüldüğümü hissetmiştim.

Onun yanında sınırlarımı aşmıştım. Güvenmek için bin türlü sebep uydurmuştum kendime. Sadece bir kereliğine, bir seferliğine hissettiğim gibi davranmak istemiştim. Evren tarafından bu bile bana çok görülmüştü.

''Eylül?'' diye konuştu Batu, sorarcasına. Başımı kaldırdığımda masada ki herkesin bana baktığını fark ettim. ''Efendim?'' dedim bozuntuya vermeyerek. ''İyisin değil mi?'' Mira'nın sorusuyla başımı salladım. ''Bu yürüyememe olayı canımı çok sıkıyor,'' dedim arkama yaslanarak. ''Bunu yapan adamları derhal bulmayız,'' sözlerimden hemen sonra Ediz'e döndüm.

''Benim ayaklanmamı neden bekliyorsunuz?'' diye sordum gerginlikle. Kaşlarını çattı, ne demek istediğimi anlamamıştı. ''Neden onlara zaman kazandırıyorsunuz? Cevapsız kalırsak devam edecekler," Ediz ve Erdal abi dikkatle yüzüme bakıyorlardı. Derin bir nefes alarak Erdal abiye döndüm. ''O adamları bu gece yanıma istiyorum abi,'' dedim tekdüze.

Erdal abi duruşunu dikleştirdi. Normalde hoşuna giden gözlerimde ki bu hırs bu kez onu tereddüte sokmuştu. Gözlerime bakmayı sürdürürken boğazını temizledi.

''Tamam,'' dedi sakin bir şekilde. Ediz'e döndü. Aralarında sözsüz bir bakışma geçtiğinde asla anlayamıyordum duygularını, Erdal Akbulut oğlunu da kendisi gibi kusursuz yetiştirmişti.

Ediz ağır ağır oturduğu sandalyeden kalktı. ''Yemeğini bitiren hazırlansın ve beni bahçede beklesin,'' konuşmasıyla onaylanan mırıltılar çıkmaya başlamıştı. Ardından Mira'ya döndü. ''Sen burada kalıyorsun,'' Mira'nın itiraz etmesine izin vermeyerek adımlarını salondan ayırdı.

Ekip üyeleri tabaklarındakilere bir kere daha dokunmayarak Ediz'in peşinden ilerlediklerinde Mira oflayarak arkasına yaslandı.

''Sağol abi,'' masada ki gerici sessizliği böldüğümde Erdal abi yerinde hareketlendi. ''İyileşmeyi bekleseydin,'' dedi yalnızca. Başımı iki yana salladım. ''Böylesi daha keyif verici olacak,'' dediğimde yüzünde bir gülümseme oluştu. ''Hırsın seni öldürecek,'' dedi yalnızca. Omuzlarımı silktim ve dakikalardır çatalıma saplı olan zeytini ağzıma attım.

Beni öldürecek tek bir şey vardı ve o kesinlikle hırsım değildi.

Salondan içeriye Müjde Akbulut girdiğinde gözlerimiz buluştu. Onu en son tanıştığımız gün görmüş, bir daha hiç görmemiştim. Yemyeşil gözlerinin altına çektiği siyah kalem akmıştı, dudaklarında belli belirsiz bir lipbalm vardı. Baygın gözlerini benden ayırdı ve Mira'ya baktı.

Duyguları değişti, tüm yaz hatları yumuşarken ve dudakları yukarı kıvrılırken Mira da annesini fark etmişti. ''Annem, hoş geldin.'' dedi tüm sıcaklığıyla. ''Hoş buldum güzel kızım,'' dedi Müjde Akbulut, Mira'nın yan sandalyesine oturduğunda Erdal abi eşine baktı. ''Kahvaltıya geç geldin,'' Müjde Akbulut duymazdan geldi, tabağına doldurduğu sigara börekleriyle ilgileniyordu.

Bu kadında sahiden tuhaf şeyler vardı.

Erdal abi masadan kalktıktan hemen sonra bana döndü. ''Planın için daha sonra odama gel,'' yalnızca başımla onayladım. Salondan ayrıldıktan sonra Müjde Akbulut böreği bırakarak arkasına yaslandı. ''Anne,'' dedi Mira rahatsız olduğunu belli eden bir sesle. ''Yesene,'' Müjde Akbulut başını iki yana salladı. Kızına da cevap vermediğinde yutkunarak sandalyemin düğmesine bastım. Geriye hareket ettiğimde ikisinin de bakışları bana döndü. ''Bahçedeyim,'' dedim Mira'ya doğru. Anlayışla başını salladıktan sonra onları salonda yalnız bıraktım.

Kırmızı Örümcek ZambaklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin