11- Aşk ve Günah

330 106 903
                                    

95 GÜN ÖNCE

Vücudum titrerken gözlerimi tavandan ayıramıyordum. Tüm yaşadıklarım gözümün önünden geçerken, gözümden akan bir damla yaş çarşafı ıslatmaya yetmişti.

Senelerdir olduğu gibi, altı sene öncesini düşledim hüzünle. Bambaşka bir insandım, eğlence anlayışım bambaşkaydı. Ses tonum, yürüyüşüm, hayat ile ilgili düşüncelerim..

Hassas bir kızdım, kolumu kapıya vursam kolumda ki morarıklık günlerce kalabilirdi. Duygusal bir kızdım, duygu yönetimim oldukça zayıftı. Kaldırım kenarlarında ağlamayı normal gören bir kızdım. Arkadaşlarımla dışarı çıkmayı çok severdim, her zaman yeni mekanlar keşfedip doyasıya eğlenmekti eğlence anlayışım. Kibardım, insanları incitmek korktuğum tek şeydi. Sevgi isterdim; sevilmek ve saygı görmek..

Babamın mesleğinden gitmek isterdim; gemi kaptanı olmak en büyük hayalimdi. Her gittiği ülkeden çeşit çeşit hediyeler getirirdi, hem bana hem Poyraz'a..

Annem gibi güçlü durabilmek isterdim; başına her ne gelirse gelsin asla gözyaşı dökmeyen bir insan olmak her zaman özendiğim bir özellikti. Annem mahvolacağını bilse bile asla geri adım atmaz, elinden geldiğince bana örnek olmaya çalışırdı.

Belki annem gibi olabilmiştim fakat ben babamın kızıydım. Zamanla, babamın bana çizdiği o ideal baba profilinden çıkmış ve benden kendisini sakladığı o insan olmuştum.

Babam hiçbir zaman gemi kaptanı olmamıştı, babamın getirdiği hiçbir hediye yurtdışından değildi. Özenle kendisinin yaptığı ve antikacılardan aldığı hediyelerdi tamamı. Babam benden kendisini saklamıştı, buna mecbur kaldığını çok sonradan öğrenmiş olsam da ona kızamamıştım. Onun gibi olmak için hayatımı değiştirmiş ve artık başarmıştım.

Ben her ne kadar her özelliğimle annem olabilmişsem, bir o kadar da babamın kızıydım.

Gece boyunca tek bir kez olsun uyku uyumamış, bir yanlışlık olmuş olması için dua etmiştim. Eros'un okunun yanlışlıkla ikimize saplanmış olabileceğini düşünmüş ve tüm kalbimle buna inanmaya çalışmıştım.

Sadece çalışmış, bu düşünceyi kendi iç dünyamda aklayamamıştım.

Kalbimde yaşadığım ve yaşayacağım bu hisler tüm iliklerimi korkuyla sızlatıyordu. Elimden hiçbir şeyin gelmiyor oluşu ise beni daha da mahvediyordu.

İlk defa yüzleştiğim ve kaçmaktan korktuğum o duygu her şeyi kolaylıkla bozabilirdi. Bunun olmaması için çabalayamıyor oluşum kalbimi yakıp geçiyordu.

Kumar her zaman kartlardan oluşmuyordu.

Kumar bazen seçimlerdi.

Kumar bazen hayatlardı.

Kumar bazen insanlardı.

Kumar bazen aşklardı.

Aşk kumarı ise kaybedersem mahvolacağım tek kumardı. Yalnızca kumarı değil, kendimi de kaybedebileceğim bir savaştı. Beynim ve kalbim arasında ki o soğuk savaştı..

Gerginlikle boynumu çıtlattım. Gözlerimi duvardaki beyaz saate çevirdiğimde derin bir nefes aldım. Kahvaltı saati gelmişti, muhtemelen ev halkı salonda toplanmış olmalıydı. Yattığım yataktan doğrularak küçük bir şekilde esnedim. Vücudumun titreyişini güçlükle durdurdum ve yavaşça ayağa kalktım.

Bacaklarımın uyuşukluğu yüzümü ekşitmeme sebep olurken aynanın karşısına geçtim. Haki yeşili bir atletle duruyordum. Hemen altımdaki siyah eşofman altıyla gayet iyi gözüksem de kendimi eksik hissediyordum.

Kırmızı Örümcek ZambaklarıWhere stories live. Discover now