45. organ mafyası

778 40 80
                                    

Yastığımın altında titreyen birşeyle gözlerimi araladım. Ne oluyordu? Hafif doğrulup yastığımın altındaki telefonumu çıkardım. Ekrandaki yazıyı görünce bir anlık gerçeklik algımı kaybettim.

Eren arıyor..

Gözlerimi bir kaç kez kırptım. Saat sabahın üçüydü. Ne istiyordu bu çocuk?!

Aramayı yanıtlayıp kulağıma koydum. "Bu saatte beni uykumdan uyandırmanın sebebini sorabilir miyim?!"

Arkadan havlama sesleri geliyordu. "Damla bu susmuyor. Neden böyle oldu ki? Birşey mi oldu Erik'e?" Diye sordu endişeli bir sesle. "mamasını verdin mi?" Diye sordum uykulu sesimle.

"Bu saatte mi?"

"Ben yatmadan önce kaba mama koyuyorum. Gece mamasını yiyor. Acıkmış olmalı."

"Ben bu saatte nasıl mama bulacağım?" Diye sordu.

"Nereden bileyim?! Uyumak istiyorum izninle." Sesim sert ve sinirli çıkıyordu. "Ya kızımız açlıktan ölürse?"

"Düzgün konuş." Dedim sinirle. Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp küfürler mırıldandım. "Allah belanı versin Eren! Kapının önüne gel mamasını vereyim!"

"Tamam 5 dakikaya ordayız."

Telefonu yüzüne kapatıp ayağa kalktım. Yerde duran mama kabını elime alıp dolaptan mamasını çıkarıp kaba döktüm. Diğer kabına da bir şişe su koyduktan sonra aşağı indim.

Oldukça sessiz olmaya çalışıyordum.

Kapının önüne çıkıp beklemeye başladım esneyerek. "Ah be anneciğim. Senin için güzellik uykumdan kalktım, sen hâlâ babanı sev." Dedim söylenerek.

Bir kaç dakika sonra Eren'in arabası girdi sokağa. Az ilerimde durdu. Önce Eren indi kapıdan. Ardından kapısını kapatıp arabanın etrafından döndü ve Erik'i arka koltuktan alıp kapıyı kapatarak bana doğru geldi. Mamasını ve su kabını yerr bırakıp doğruldum.

Üzerimde kırmızı renkte askılı bir crop vardı. Göğüs kısımları hafif dantelliydi. Altımsa ise aynı renkte kısa bir şort vardı. Hava hafiften esiyordu.

Eren önümde durup Erik'i yere bıraktı. Erik hızla mamasına saldırdı tabi.

Eren beni baştan aşağı süzdü. Erik'e dönerken dudaklarını yaladı. "Soğuk olmuyor mu?" Diye sordu bana bakmadan. "Ne soğuk olmuyor mu?" Diye sordum.

"Üzerindeki."

"He. Yok olmuyor."

Başını sallayıp daha fazla birşey demedi. İkimizde sessizce Erik'in yemeğini bitirmesini bekliyorduk. Erik, sanki bizim inadımıza yavaş yavaş yiyordu.

Eren'in arkasından iki tane adam geçti. Gecenin bu saatinde ne dertleri vardı acaba. Bana baktıklarını fark ettiğimde dik durdum. Gözleri direkt olarak bacaklarımda ve göğüslerimdeydi.

Gerçekten nefret ediyordum böyle adamlardan. Rahat rahat giyinemiyorduk bile. Uzun bir süre ters ters onlara Baktım. Adımları özellikle yavaşlamıştı.

Eren de arkasını dönünce adamlara baktı direkt. Bir kaç saniye adamlara baktı ve önüne döndü. Umursamadı bile.

Adamlar uzaklaşırken Erik hâlâ yemeğini yiyordu. Bir kere daha esnedim.

"Hadi ama kızım, uykum geldi." Dedim homurdanarak. Erik iki kere havlayınca sustum. "Tamam be. Sana da birşey söylenmiyor. Ayrıca anneye havlanılmaz."

Eren'in yarım ağız gülüşünü fark ettim. Saklamaya çalışıyordu fakat görmemek mümkün değildi.

Erik nihayet yemeğini bitirince şükürler ettim. Eğilip Erik'i kucağıma aldım. Yanaklarından öpüp başını okşadım. "İyi geceler bebeğim." Diye fısıldadım.

DamerWhere stories live. Discover now