🌠bir

5.8K 213 108
                                    

Merhaba, bu satıra başlangıç tarihinizi bırakabilirsiniz...

Bölüm sonuna, o bölümü ne zaman ya da nasıl yazdığıma dair bilgi koyacağım. Aylar sonra baktığımda bölümü ne zaman ve nerede yazmışım görmek için. Eğer sizde isterseniz ne zaman ve nasıl okuduğunuzu benimle birlikte yazabilirsiniz.

Bu yeni macerada bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim, umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar 🫧🩷

CORALINE YOK OLMAK İSTİYOR

Ölmek istiyorum.

Kar taneleri üzerime düşmeye devam ederken tam burada ölmek istiyordum.

Hava sıcaklığı eksilerdeydi, o kadar soğuktu ki siyah eldivenimden açıkta kalan parmaklarım uyuşmuştu. Burada daha fazla oturmamam gerektiğini biliyordum, yine de bedenime emir verip ayaklarımı okula doğru hareket ettiremiyordum. Üşüyordum, her zaman olduğu gibi üşüyordum.

Beremi biraz daha aşağı çekerek kulaklıklarımı tamamen kapattım, derin bir nefes alarak karlı yolda yürümeye başladım. Ellerim cebimdeydi ama titriyordum. Herkes normal bir şekilde yürürken ben tir tir titriyordum.

Belki soğuktandı, belki vücuduma yüklenen fazla heyecandandı.

Belki de açlıktandı. En son ne zaman bir şeyler girmişti mideme?

Ya da soğuktan mıydı? Ama... Üzerimde atlet, tişört, bluz, forma, formamın üzerine polar ceket ve montum vardı. Berem, yarısı açık olsa da eldivenlerim...

Ama altımda... Etek giydiğim aklıma geldiğinde bir kere daha titredim, ağlamak istedim.

Midem bulandı, sanki yolda olan birkaç kişi bana bakıyordu. Ya da bakmıyor muydu? Hayır hayır, gözleri üzerimdeydi. Biraz da başım dönüyordu, neden hepsi beni izliyordu?

Gösterişli okul binası gözüme çarptığında titrek bir nefes çektim dudaklarımdan. Belki dedim içeri girerken, belki burada zorbalanmam. Belki kimse konuş demez, belki kimse bana dokunmaya çalışmaz.

Sessiz kalırdım, belki bu sefer kimse benimle uğraşmazdı.

Zaten benim kimseye zararım yoktu, sessiz sessiz bir köşede otururken bile insanlar tarafından zorbalanabiliyordum.

Dünya benim için iyi bir yer değildi.

Vaktim de yoktu.

Kimseye bakmadan bahçe kapısından içeri girerek okula doğru yürümeye devam ettim. Geç kalmıştım ilk günden, bu yüzden biraz daha hızlı olmaya çalıştım.

Bugün bir aralıktı, yeni okulumda ilk günümdü. İnsanlar eylülden beri buradayken ben henüz aralıkta yeni geliyordum.

Kolay değildi.

Son senemde fen lisesini yarıda bırakıp bu özel liseye geleceğimi, birisi fen lisesine başlarken söyleseydi onunla alay ederdim.

Bugün buradaydım.

Sınıfımı biliyordum ama yerini bilmiyordum ve bu binada değil de koskoca dünyada yapayalnız kalmışım gibi korkuyordum. Burada da aynı şeylerin olmasından, insanların benimle uğraşmasından korkuyordum. Üstelik geç kalmıştım ve bunun endişesi dört bir yanımı sarmıştı, benimle dalga geçerler miydi geç kaldığım için?

Hayır, geç kalmak dalga konusu olamaz.

Olur.

Duvarlar üzerime geliyor, tavan sanki kafama düşüp beni yarmak istiyordu. Kantinci bana mı bakmıştı?

Merdivenlere ulaşmak için döndüğüm an gördüğüm bedenle dudaklarımı birbirine bastırdım korkuyla. Bu, müdür yardımcısıydı. Kaydolurken yardımcı olmuştu, zaten bu okulda tanıdığım iki kişi vardı. Biri müdür, diğeri müdür yardımcısıydı. Beni gördüğünde tanımış olacak ki "Lâl," dedi sevecenlikle. Kızmamıştı beklediğim gibi. "Neden geciktin?"

Kolunu omzuma attığında midemin bulandığını hissettim, bana dokunmasın istedim. "B-ben," dedim söyleyeceğim yalanı düşünürken. "Ayağım kaydı yolda, yavaş yürümek zorunda kaldım."

"Gel sınıfına çıkarayım."

"Hayır, kendim gidebilirim. Teşekkür ederim."

"Yerini biliyor musun?"

Kafamı sağa sola salladığımda "Gel bakalım." diyerek merdivenlerden çıkmaya başladı. Aynı zamanda bana okulunun öğrencileriyle ilgili bir şeyler anlatıyordu, nereleri kazandığını, yapılan dereceleri...

Boşunaydı. Üniversite sınavına girmeyecektim.

Vaktim yoktu.

En üst kata çıktıktan sonra koridor boyunca ilerlerken sadece ikimizin olması tedirginlik veriyordu bana, burada tanımadığım bu adamla olmak istemiyordum. Eğer bana zarar vermek isterse onu durdurabilir miydim? Evet, bağırabilirdim. Bu sefer bağırabilirdim. Ses tellerimin kopacağını bilsem de susmazdım.

Sınıflardan birinin önünde durduğumuzda "Teşekkürler," dedim. "Gireyim ben."

Beni dinlemeden kapıya vurduğunda omuzlarımı düşürdüm. Neden kolunu hâlâ omzumdan çekmemişti? Neden birinci sınıfa başlamışım gibi beni sınıfa, kendisi sokuyordu?

İçeriden ses gelmesini beklemeden, ki sınıf zaten çok gürültülüydü, kapıyı açtığında sınıfta sessizlik oluştu. Tüm dikkatin benim üzerimde olması ellerimi bile titretirken onları saklamak için cebime koymak istedim ama saygısızlık olacağını düşündüğüm için yapamadım. Öğretmenlerime her zaman saygılı olmaya çalıştığım gibi onlara yapılan saygısızlığa bile tahammülüm yoktu.

Annem de öğretmendi.

Bana bakmayın diye bağırsam gülerler miydi? Ama bakmasınlar, beni görmesinler istiyordum.

Yok olmak istiyordum.

"Bu ne gürültü?" diye bağırdı müdür yardımcısı. "Sınav yılında olduğunuzun farkında değil misiniz siz?"

Sınıftan çıt çıkmazken ben de yere, ayaklarıma bakıyordum. Öğretmen olan kadın "Anlamıyorlar," dediğinde gözlerim ona döndü. "Resim dersini boş bırakmamı, test çözmeleri gerektiğini söylediniz ama kimse çözmüyor."

"Kendinize gelin," dedi müdür yardımcısı öfkeyle. "Aralık ayındayız, aklınızı başınıza toplamazsanız her şey için çok geç olacak. Altı ay kendinizi derslere verin, sıkın dişinizi."

Kimse cevap vermiyor, hepsi rahat tavırlarla bir şeyler yapmaya devam ediyordu. Müdür yardımcısı, adı sanırım Murat'tı, bana dönerek "Geç Lâl," dedi. "Umarım senden örnek alır arkadaşların."

Herkes bana biraz daha dikkat kesilirken dilimin tutulacağını hissettim.

Umarım örnek alırlardı, zorbalamazlardı.

26 haziran 2023, babam eve döndüğünde;

Coraline Yok Olmak İstiyorWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu