🌠yirmi altı

1.7K 167 296
                                    

Beğenip yorum bırakırsanız çok mutlu olurum, aktifliğe göre bir bölüm daha gelebilir 🩷

CORALINE YOK OLMAK İSTİYOR

Beni tuvalette sıkıştıran Melis, Sude ve Cemre'ye karşı olan öfkemi kontrol edebilmiştim, kantinde beni inciten Anıl'a karşı öfkemi kontrol edebilmiştim bir yere kadar. Eğer sürtük lafını ikinci kere söylemeseydi arkama bile bakmadan gidecektim. Üstelik bu sefer bana değil, arkamdan söylemişti. Herkes duysun, herkes beni sürtük bilsin istemişti. Enişteme, halama... Değer vermediğim herkese karşı öfkemi kontrol edebiliyordum çünkü gözümün önünde de olsalar onları görmezden gelebiliyordum. Şimdiyse Utku'ya karşı olan öfkemi kontrol edemiyordum, tıpkı sabah Ezgi'ye karşı olan öfkemi kontrol edemediğim gibi. Belki de belli etmesem bile onlara güvendiğim içindi, belki de yıllar sonra ilk kez arkadaşım olacağına sevindiğim içindi. Belli etmemiştim ama içimde gün yüzüne çıkmaya heveslenen umudumu da görmezden gelmemiştim.

İkisi tarafından da hayal kırıklığına uğramıştım. Diğerleri gibi. Herkes gibi. Bir parça umudum vardı içimde, söndürmüşlerdi.

Gözlerine baktım karşımda duran çocuğun. Kırmak istiyordum, görmezden gelmek istemiyordum. Hayatıma öylece düştükten sonra beni altüst etmelerine izin mi verecektim? Şimdiye kadar herkesin hayatına ben girmiştim, Utku ve Ezgi ise benim hayatıma girmek istemişti. Böyle yapamazlardı, benim yıllardır yürüdüğüm yola girip önümü kesemezlerdi.

"Senin yüzünden," dedim. "Ne kadar aptal bir çocuksun sen!"

"Ben ne yaptım?" diye sordu Utku boş sınıflardan birine sokarken. Şu an derse girmem gerekiyordu ama utanıyordum, sınıf arkadaşlarım da her şeyi görmüştü.

"Beni zorla o kafeye götürmeseydin böyle olmazdı, görmezdi."

O çocuğa tokat attıktan sonra herkes şaşkındı çünkü kimse benden böyle bir şey beklemiyordu. Ben bile. Ben bunu nasıl yapmıştım? Ezilmeye, yenilmeye, kapana kısılmaya o kadar alışmıştım ki kimseye sesim çıkmazdı. Zaten dünyada çok da bir vaktim kalmamıştı ama bugün o çocuğa tokat atmıştım. Ondan önce tokat atmam gereken çok fazla insan çıkmıştı karşıma ama ben ona atmıştım.

Üzerime gelmeye çalışmıştı ama Utku izin vermemişti, ben de kavga etmelerine izin vermemiştim. En iyi kararın kantinden ayrılmak olduğuna karar vermişti Utku, belki de haklıydı çünkü ben insanların bana öyle bakmasına dayanamıyordum. Ben haksız duruma düşmüştüm belki ama değildim, ben ne haksızdım ne de sürtük...

"O yüzden mi koşa koşa çıktın? Bana neden söylemedin?"

"Ne deseydim? Basıldık mı deseydim? Ben yanlış bir şey yapmadım."

"Sana yanlış bir şey yapıyorsun demedim Lâl ama söyleseydin ben kendisiyle konuşur, yanlış anladığını söylerdim. Çok rahatsız olduysan tesadüf eseri karşılaştığımızı da söylerdim."

"Yani Utku?"

"Ne yani?"

"Böyle deyince vicdanın mı rahatlayacaktı? En başta beni oraya götürmemen gerekiyordu, inadın yüzünden sürtük oldu-..."

"Kes sesini," dedi ters bir şekilde bakarken. "Yanlış bir şey yapmadım diyen sensin, şimdi kendine böyle söyleme."

"Sence ben mi söylüyorum? O söyledi."

"Bırakmadın ki ağzını burnunu kırayım," dedi yüzünü sıvazlayarak. "Ne diye tutuyorsun?"

"Sana ihtiyacım yok, benim kimseye ihtiyacım yok."

Coraline Yok Olmak İstiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin