🌠otuz altı

2.2K 201 345
                                    

6 bin kelimelik uzun bir bölüm oldu, beğenip yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Keyifli okumalar 🩷

CORALINE YOK OLMAK İSTİYOR

Ben hâlâ sabah yaşananları düşünürken "Lütfen," dedi Ezgi. "Öğleden sonrayı kıralım ve bize gidelim, ne olur Lâl?"

"Olmaz," dedim bir kere daha. "Israr etme artık, derslerden geri kalacaksın."

Utku, Ezgi gelince bizi yalnız bırakıp bir süreliğine gitmişti yanımızdan. Öğlen molasındaydık, henüz yeni başlamıştı. "Bugün benim doğum günüm ve beni kırıyorsun." dediğinde bıkkın bir nefes verdim. Amacım onu kırmak değildi ama sürekli onu kırdığımdan bahsediyordu. Ben kendimde bile değildim, kelimeleri yan yana koyarken zorlanıp doğru düzgün bir cümleyi kuramıyordum ama ısrar ederek üzerime geliyordu ve onu kıran ben oluyordum.

"Akşam doğum gününü kutlayacaksın, ben gelemem Ezgi," dedim gözlerimi kaçırarak. "Bugünden sonra olmaz."

"Neden? Ne demek gelemem?"

"Onlar da olacak."

"Yani? Sude bile bütün gün ağladıktan sonra makyajını yenileyip gelecekse, sen tabii ki gelirsin."

"Aynı şey değil," dedim bıkkın bir nefes verirken. "Sivilce çok normal bir şey, benimki değil."

"Senin suçun değil, neden kendini cezalandırıyorsun böyle?" dedi yanıma oturarak elimi tutarken. Geldiğinden beri bir o tarafa, bir bu tarafa gidip bana planlarından bahsediyordu. Aklım Utku'nun son söylediklerinde kalmıştı, ne demek istemişti anlamamıştım ama üzerinde çok fazla durmak istemiyordum, mayıs ayına çok vardı ve muhtemelen unutacaktı.

"Cezalandırmıyorum."

"Lâl," dedi elini çekerek. Arkasına yaslandı yorgun bir şekilde. "Ben ne yapmak istersem seni böyle saatlerce ikna etmek için uğraşacak mıyım? Seni çok seviyorum ama... Ama en küçük şey için bile saatlerce dil dökmek çok yorucu."

"Özür dilerim."

"Özür dileme, sadece her normal kız arkadaş gibi benimle eğlenmeye bak."

"Yapamıyorum Ezgi," dedim yüzümü ellerimin arasına koyarak. "Eğlenmek sanki günah benim için, sanki çok yanlış bir şey."

"Farkındayım, neden bu kadar kasıyorsun kendini? Daha on sekiz yaşında-... Pardon... Ben on sekizim, sen hâlâ on yedisin."

İstemsiz bir şekilde güldüğümde "İşte böyle," dedi benim gibi gülerek. "Güleceksin, hepsine iyi olduğunu göstereceksin. Anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı."

"Oh be," diyerek ayağa kalktı. "Sen, ben ve Esra bu okulun aydınlık yüzüyüz. Asılmasın o yüzün."

"Ezgi," dedim çekinerek. "Yarın öleceğimi bilsen bile benimle bir şeyler yapmak ister miydin?"

"Tabii ki," dedi hiç düşünmeden. "Seni bırakıp gidecek hâlim yok, son saniyeye kadar kullanırım verilen süreyi."

"Utku ve seni aynı kişi mi yetiştirdi?"

"Evet," dedi kıkırdayarak. "Annemiz ve babamız hep çok çalışıyordu, bizi babaannem ve Esma abla büyüttü."

"Esma abla?"

"Bizimle kalan bir kadındı, her şeyimizle ilgileniyordu dadı gibi."

"Anladım."

Coraline Yok Olmak İstiyorWhere stories live. Discover now