🌠yirmi bir

1.8K 184 110
                                    

Uyuyacaktım ama bir önceki bölüme oy verip yorum yaptığınız için hemen bir tane daha atmak istedim. Umarım uyanıksınızdır... Teşekkür ederim desteğiniz için, bu bölümü de beğenip yorum yaparsanız çok mutlu olurum!!! Multi Lâl bu arada 🩷

CORALINE YOK OLMAK İSTİYOR

Belki de gerçekler, gün yüzüne çıkmayı beklerken karanlığın dibinde yok olmayı hak ediyordu.

En azından benim gerçeğim öyleydi.

Sakin olmam gereken bir durumda, sakin olamayacak kadar öfkeliydim. "Durdur şu aptal arabayı," dedim kendimi tutamayarak. Aksi olmalıydı, tutmalıydım. Öfkem sakladığım gerçeğime hasar verecekti sadece. "İnsanları zorla yanında tutamazsın."

"Seni yanımda tutmuyorum, sıcakta tutmaya çalışıyorum."

"Senden iyilik istemedim, iyilik istemeyen birine iyilik yaptığında kahraman olmazsın."

Araba durduğunda kendimi dışarı atarak kapısını sert bir şekilde çarptım. Önce bana, sonra arabasına baktı. "Aşk olsun," dedi dudaklarını büzerek. "Oldu mu şimdi?"

Onu beklemeyerek getirdiği kafeye girdiğimde tam ortadaki masaya oturuyordum ki kolumdan çekiştirerek cam kenarına geçti. "Lütfen," dedi sabır çeker gibi. "Cam kenarı boşken ortaya oturur mu bir insan?"

Yan sandalyede duran şalı omuzlarıma koyduğunda şalı çıkararak sandalyeye geri koydum, inat ederek tekrar üzerime koydu. "Buz gibisin, ısınana kadar kalsın."

"Montum va-..."

"Sen hiç montunu çıkarmıyorsun musun?"

"Okulda görmüyorsun herhalde, çıkarıyorum ya."

"Poların oluyor, üşüyor musun sürekli? Kansızlık mı var?"

"Hayır, okulun soğuk," dedim ters bir şekilde. "Yakmıyorsunuz herhalde, cimriler."

"Yerim kız seni," dedi gülerek. "Yaktırayım mı?"

"İstemez," dedim utanarak gözlerimi kaçırırken. "Kış olmuş okul buz gibi, siz düşünseydiniz."

"Bence senin kesinlikle kansızlığın var," dedi yüzümü incelerken. "Hem okul yeterince sıcak hem de kaloriferin yanında o yünlü polarınla oturuyorsun."

"Sus sus," dedim garson yanımıza gelirken. "Okulu yakmamışlar, hâlâ konuşuyor."

"Hoş geldiniz efendim, karar verdiniz mi?"

"Hanımefendiye papatya çayı," diyerek gülen Utku'yu sadece ben duymuştum. "Ben filtre kahve alayım."

Bana soru soran gözlerle baktığında "Papatya çayı." dedim.

"Evet, papatya çayı," diyerek onayladı beni. Sırıtıyordu. Garson gittiğinde "Papatya tarlası lazımdı aslında." dedi.

"Keşke almasaydım," dedim aklıma düşenle. "Uykumu getirir şimdi."

"Kalsın, içme. Başka bir şey söyleyelim mi?"

"İstemiyorum."

"İç o zaman, sarı kafa."

"Bana sarı deme, ben sana kahverengi diyor muyum?"

Kahkaha attığında gözlerimi kaçırdım. Bu çocuk neden her söylediğime gülüyordu?

Coraline Yok Olmak İstiyorWhere stories live. Discover now