Merhaba, günün ikinci bölümünü atıyorum. Diğerbölümü atlamamak için kontrol etmeyi unutmayın, beğenip yorum yaparsanızçok mutlu olurum. Keyifli okumalar 🩷
CORALINE YOK OLMAK İSTİYOR
Önümdeki resme odaklanmışken "Günaydın," dedi Ezgi lanet eder gibi. Çantasını sıraya fırlatır gibi bırakarak sıkıntılı bir nefes verdi. "Nefret ediyorum erken kalkmakt-... Oha, okula mı geldin?"
Yanaklarımı sıktığında şaşkın bir şekilde yüzüne bakmaya başladım. Daha önce hiçbir arkadaşım bana böyle bir sevgi göstermemişti, garip hissediyordum kendimi. Biraz da çıplak... Hiç bilmediğim bir yola girmişim gibi korkuyordum, oysaki insanın arkadaşı olması çok normaldi. Hele de okulda belki de arkadaşlık, derslerden bile önde geliyordu. İlk kez deneyimlediğim bu duyguya hâlâ alışmış değildim, kafamı geri çekerek "Günaydın." dedim sakince.
"Neden gelmedin okula?"
"Hastaydım."
"Yaa... Balım benim, geçmiş olsun."
"Teşekkür ederim." diyerek kulaklığımı geri takıyordum ki gözleri önümdeki deftere kaydı. "Yuh, sen mi çizdin?"
¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.
"Evet," dedim kapatma gereği duymadan. Görmüştü zaten. "Güneş kadar güzel."
"Evet... Çok güzel."
"Teşekkürler." dedim anlamamasını umursamayarak. Nereden bilecekti ki Coraline'in güneş kadar güzel olduğunu?
"Hemen sergi düzenlemeliyiz."
"Ne?" diye sordum bu sefer ben anlamayarak.
"Geçen sene on ikinci sınıfa giden bir kız için hazırlanmıştı, onunki kara kalem değildi ama önemli değil. Senin için de yapabiliriz."