5🍀

40 6 0
                                    





🌲

~Benim annem! Benim babam!
Zaman geçti, büyük bir hızla!
Yalnızlık beni, perişan etti.
Tek başına, soğuk kardan çıkmaya çalışan.
Küçük bir kardelen gibiyim.~

Bu şarkıyı dinledikçe, kendisinin psikomanyak türü bir şey olduğunu düşündü. Kim, bir ballad müziği sabah uyanma alarmı yapardı ki? Böyle bir şarkı ile uyanan insanın gününün güzel geçme ihtimali neredeyse sıfırdı ancak Holly son günlerde ballad müziklere kendini adamıştı adeta. Öyle bile olsa şu an tam da uykudan yeni uyandığı esnada bu parçanın sözleri kafasını kurcalamaya başladı. Cidden neden böyle bir şarkı sabah uyanma alarmıydı ki? Gün geçtikçe garip zevkleri karşısında kendine şaşırmaktan alamıyordu. Üstelik bunu sonradan fark ediyordu.

Gözlerini açmadan komodinin üzerinde çalmakta olan telefonunu kapatmaya çalıştı ancak uzattığı eli, değil telefonu kapatmak, onun daha fazla ileri gitmesine sebep olmuştu. Görünmez biri tarafından kendisine şaka yapılıyordu sanki.

Holly, hâlâ kapalı olan gözleri ile kaşlarını çatıp, ayağından destek alarak komidinin biraz daha ilerisine gitmeye çalıştı. Yattığı yerden uzanmaya çalıştığı telefona ulaşmayı her şeyden çok istiyordu çünkü artık şarkı çok daha acıklı bir hale bürünmüştü. Genç kız kolunu biraz daha uzatmıştı ki gerçekten başarılı olarak telefona dokunmayı başardı.  Lakin bu sefer de tutmayı başaramadı ve telefon yere düşmeye başladı. Her şey sinir bozucu bir şekilde aksiliklerle ilerlerken genç kız pes etmedi ve şimşek gibi bir hızla düşmekte olan telefonun peşinden elini, sonra tüm vücudunu uzattı ancak çok geç kaldığı için telefon yere düştü. Mesafeyi ayarlayamayan Holly de telefonun peşinden büyük bir gürültü ile yataktan yere serildi. Şu görünmez kişi tarafından istenilen şey olmuşçasına genç kız yere kapaklandığında telefon dalga geçercesine sustu. Böyle bir sarsıntıdan dolayı tahta kulübe sanki biraz sallanır gibi olmuştu. Mayhoş gözlerini nefretle açan Holly, eline aldığı telefonu sert bir şekilde yatağın üstüne attı ve yere çarpan kafasını yavaş yavaş ovuşturdu. Canı çok yanmıştı. İçinden lanetler okurken bir an önce şu müziği kaldırmayı planlıyordu. Adeta sabah sabah dramatik bir sahnenin açılışını yapmıştı.

Tahta kulübenin alt katında Holly için yaz çorbası yapan büyükannesi yukarıdan gelen patırtı ile irkilmişti. Fazlaca yaşlı olduğu için merdivenleri tırmanamayacağını biliyordu, bu yüzden hırıltı ile çıkan sesi ile Holly'e seslendi.

"Holly! Sevgili kızım, bir şey mi oldu? İyi misin?"

Sesi telaşlı geliyordu yaşlı kadının. Üstelik ulaşamamanın verdiği çaresizlik ile olabildiğine hüzünlüydü de. Genç kız, büyükannesinin sesini duyar duymaz elini başından çekip ayağa kalktı. Yapacağı son şey yaşlı büyükannesini endişelendirmek olurdu. Holly koşarak merdivenlerin oraya ulaştığında nefes nefese kalmıştı. Başını korkuluklardan uzattı ve büyükannesinin onu görebileceği yere kadar eğildiğinde seslendi.

"Merak etme büyük anne, bir şeyim yok!"

"Oh şükürler olsun."

Holly gülümseyerek merdivenleri üçer üçer inerken "Sadece uçuş denemesi yaptım," diye kıkırdadı. Evet böylesi bir açıklama gerçekten inandırıcı olurdu çünkü tam da birkaç dakika önce uçmuş ve yere kapaklanmıştı.

Ellerini önüne bağladığı önlüğe silmeyi bırakan yaşlı kadın "Şahane! İşte benim torunum," dedi yavaş yavaş mutfak tezgahına yürürken.
Holly, büyükannesine gülümseyerek lavaboya yöneldi. İlerleyen yaşına rağmen onunla çok iyi anlaşıyor ve tıpkı akranları gibi her derdini paylaşıyordu. Tamamen ağaran saçları, kırışıklar içinde olan yüzü ve sarkan kollarına rağmen büyükannesi her yaz Holly'e ev sahipliği yapıyor, bu ayları da hoş bir şekilde geçirmesini sağlıyordu. Masaldan fırlama kulübesi iki katlıydı. Ahşap yapının her eşyası akıllara La fontaine masallarındaki hoş kulübeleri anımsatıyordu. Sallanan tahta sandalyeler, külü içinde birikmiş bir şömine, duvara monte edilmiş doldururmuş hayvanlar ve elbette ki hoş çinilerle bezeli porselen takımları. Holly'nin en sevdiği vakitlerden biri büyükannesi ile karşılıklı karamelli süt içtikleri akşam üzeriydi. Bu vakitte etraf hoş çiçek kokuları ile bezenir ve içilen sütün tadı on kat daha leziz gelirdi. Büyükannesi yine sevgili torunu için yiyecek bir şeyler hazırlarken genç kız lavaboya giriş yapıp buz gibi olan musluk başlığını açıp soğuk su ile ellerini ve yüzünü yıkadı. Aynanın hemen yanında bulunan havlu ile yüzünü kurularken  aynadaki görüntüsüne bakmayı ihmal etmedi. Saçları birbirine girmiş, yüzünde uzun yatıştan dolayı izler oluşmuştu. Doğrusu ne zaman buraya gelse uykunun kollarında kendisini kaybetmekten alamıyordu. Çok tatlı bir uykusu vardı bu yerin. Kulübenin bulunduğu yerin civarındaki çam ağaçları ufak bir rüzgarla bile sallanır ve iç okşayan uğultusu ile insanın uykusunu getirirdi. Temiz havanın da etkisi ile bayılırcasına geçirilen saatler kaçınılmaz oluyordu.

ELENOR'UN SİHİRLİ ORMANIWhere stories live. Discover now